Süleyman Çelebi Kimdir? Hayatı Eserleri ve Önemi

Süleyman Çelebi: Mevlid Edebiyatının Öncüsü

Süleyman Çelebi, Osmanlı döneminin önemli alimlerinden ve mutasavvıflarından biridir. Özellikle Türkçe kaleme aldığı Vesîletü’n-necât adlı mevlid ile tanınır. Bu eseriyle hem dini bir metin oluşturmuş hem de Türk edebiyatına önemli bir eser kazandırmıştır.

Kimdir?

  • Dönemi: 14. yüzyılın sonları ve 15. yüzyılın başları
  • Mesleği: Ulu Cami imamı, mutasavvıf
  • En Önemli Eseri: Vesîletü’n-necât (Kurtuluş Aracı) adlı mevlit
  • Yaşamı: Bursa’da doğmuş ve yaşamının büyük bir kısmını burada geçirmiştir. Dedesi Mahmut Bey, Şeyh Edebali’nin torunudur.

Vesîletü’n-necât

Süleyman Çelebi’nin en önemli eseri olan Vesîletü’n-necât, Hz. Muhammed’in hayatını anlatan bir mevlittir. Bu eser, sadece dini bir metin olmakla kalmamış, aynı zamanda Türkçe edebiyatının ilk önemli örneklerinden biri olarak kabul edilir.

  • Önemi:
    • Türkçe Mevlit Edebiyatının Temeli: Türkçe yazılmış ilk mevlit olması nedeniyle bu edebiyat türünün temelini atmıştır.
    • Edebi Değeri: Eser, sadece dini bir metin değil, aynı zamanda estetik değeri yüksek bir edebi eserdir. Dilinin güzelliği, anlatımının akıcılığı ve duygu yoğunluğu dikkat çekicidir.
    • Halk Edebiyatına Etkisi: Vesîletü’n-necât, halk arasında geniş ölçüde okunmuş ve sevilmiştir. Bu sayede halk edebiyatı üzerinde de önemli etkileri olmuştur.

Süleyman Çelebi’nin Mirası

Süleyman Çelebi, sadece bir alim ve mutasavvıf değil, aynı zamanda önemli bir edebiyatçıdır. Vesîletü’n-necât adlı eseriyle Türk edebiyatına önemli bir katkı sağlamış ve mevlit edebiyatının temelini atmıştır. Eseri, yüzyıllar boyunca okunmuş, ezberlenmiş ve çeşitli sanat dallarına ilham kaynağı olmuştur.

Özetle, Süleyman Çelebi, hem dini hem de edebi yönüyle önemli bir şahsiyettir. Vesîletü’n-necât adlı eseriyle Türk edebiyatına kazandırdığı değer, onu unutulmaz kılan en önemli özelliklerinden biridir.

 

Süleyman Çelebi’nin Hayatı

Süleyman Çelebi, hakkında fazla bilgi bulunmayan bir şahsiyettir ve 1346 yılında Bursa‘da doğduğu bilinmektedir. 15. yüzyılın dikkat çeken isimlerinden biri olan Süleyman Çelebi, özellikle Mevlid adlı eseriyle edebiyat dünyasında ön plana çıkmıştır.

Bursa’da iyi bir eğitim aldığı düşünülen Süleyman Çelebi, ilmiyle Yıldırım Bayezid’in ilgisini çekmiş ve ardından Ulu Cami‘de imam olarak görev almıştır. En bilinen eseri olan Mevlid de bu dönemde yaşanan bir olayın etkisiyle ortaya çıkmıştır.

1422 yılında vefat eden Süleyman Çelebi’nin mezarı, Bursa’nın Çekirge semtinde yer almakta olup, 1952 yılında burada kendisi için bir türbe inşa edilmiştir.

Edebi Kişiliği

Süleyman Çelebi, öncelikle bir din adamı olarak tanınsa da, edebi alanda da önemli katkılar yapmıştır. Yaşadığı döneme göre sade ve anlaşılır bir dil kullanan Çelebi, özellikle Mevlid adlı eseriyle ün kazanmıştır. Bu eser, onun tek ve en meşhur eseridir. Süleyman Çelebi, bu yapıtında Allah ve Hz. Muhammed sevgisini coşkulu bir şekilde dile getirir.

Eser, sehlimümteni türünün başarılı bir örneğidir. Sehlimümteni, yazılması kolay gibi görünen ancak gerçekte çok zor olan anlamına gelir. Bu türün tüm özellikleri Mevlid‘de görülür ve Süleyman Çelebi’nin sade ve akıcı üslubu bu eserin en önemli özelliği olarak öne çıkar. Bu nedenle, ondan sonra yazılan hiçbir mevlid, aynı etkiyi yaratamamıştır.

Mevlid, sadece edebi anlamda değil, lirik yapısıyla da dikkat çeker ve çeşitli dillere çevrilmiştir. Eserin ismi “Mevlid”, “doğum zamanı” anlamına gelir ve dini törenlerde, özellikle bestelenmiş şekilde okunan eserler arasında yer alır. Süleyman Çelebi’nin bu eseri, realist ve sürrealist unsurları bir arada bulundurur.

Mevlid geleneği, Türk edebiyatında Süleyman Çelebi ile başlamış ve özellikle ölü anma, bayramlar, doğumlar ve sünnet törenleri gibi dini ritüellerde okunması bir gelenek haline gelmiştir. Eser, “fâilâtün, fâilâtün, fâilün” aruz kalıbıyla yazılmış olup, yazıldığı tarihten bu yana Türk-İslam dünyasında en çok okunan dini eserlerden biri olma özelliğini korumaktadır.

Eserleri

Vesiletü’n Necat (Kurtuluş Vesilesi)

Vesiletü’n Necat, halk arasında Mevlid olarak bilinen, Hz. Muhammed’i (sav) öven ve onun hayatını anlatan bir mesnevi türündeki eserdir. İranlı bir vaizin, Hz. Muhammed’in (sav) diğer peygamberlerden farkı olmadığını iddia etmesi üzerine, bu durum Süleyman Çelebi’yi derinden etkilemiş ve eseri bu nedenle kaleme almıştır.

Bu eserin, Süleyman Çelebi’nin Hz. Muhammed’e (sav) duyduğu derin sevginin bir ifadesi olduğu söylenebilir. Aynı zamanda, Hz. Muhammed’in (sav) diğer peygamberlerden üstün olduğunu ve son peygamber olduğunu ispatlamak amacıyla yazılmıştır. Eserde, Hz. Muhammed’in (sav) kutlu doğumu, mucizeleri, miraca yükselmesi ve vefatı gibi önemli olaylar coşkulu bir dille anlatılmıştır.

Mevlid, münacat (Tanrıya yakarış), veladet (doğum), risalet (peygamberlik), miraç (göğe yükselme), rıhlet (ölüm) ve dua olmak üzere farklı bölümlerden oluşur. En uzun bölüm, veladet bölümüdür ve 145 beyitten meydana gelir. Süleyman Çelebi’nin bu eseri, Faruk Kadri Timurtaş tarafından yeniden basılmış ve günümüz okuyucusuna sunulmuştur.

 

 

Mevlit Nedir?

Mevlit, İslam edebiyatında Hz. Muhammed’in doğumunu kutlamak ve anmak amacıyla yazılan ve okunan manzum (şiirsel) metinlere verilen isimdir. Aynı zamanda bu metinlerin okunduğu dini törenlere de mevlit denir.

Mevlitin Kökeni ve Amacı:

  • Köken: Mevlit kelimesi Arapça kökenli olup, “doğum yeri ve zamanı” anlamlarına gelir. İslam dünyasında, Hz. Muhammed’in doğumunun kutlanması ve O’nun hayatının anlatılması amacıyla mevlitler yazılmıştır.
  • Amaç: Mevlitlerin temel amacı, Hz. Muhammed’in hayatını, ahlakını, mucizelerini ve İslam dinine yaptığı hizmetleri anlatarak O’nu anmak ve örnek almaktır. Bu sayede Müslümanların imanlarını güçlendirmek, Hz. Peygamber’e olan sevgi ve saygılarını artırmak hedeflenir.

Mevlitlerin İçeriği:

Mevlitlerde genellikle şu konular işlenir:

  • Hz. Muhammed’in doğumundan önceki dönem: İslam öncesi Arap yarımadası, Hz. Muhammed’in ailesi ve çocukluğu gibi konular.
  • Hz. Muhammed’in peygamberliği: Peygamberliğin başlangıcı, ilk vahyin gelişi, İslam dininin yayılması gibi konular.
  • Hz. Muhammed’in hayatı: Peygamberimizin hayatının önemli olayları, mucizeleri, savaşları ve ahlaki özellikleri gibi konular.
  • Hz. Muhammed’in vefatı: Peygamberimizin vefatı ve sonrasındaki dönem hakkında bilgiler.

Mevlit Edebiyatı:

Mevlit, İslam edebiyatında önemli bir yere sahip olan ve birçok şair tarafından işlenen bir türdür. Süleyman Çelebi’nin yazdığı Vesîletü’n-Necât adlı mevlit, bu türün en önemli örneklerinden biri olarak kabul edilir.

Mevlit Törenleri:

Mevlitler genellikle kandil gecelerinde, özel günlerde veya Hz. Muhammed’in doğum yıldönümünde düzenlenir. Bu törenlerde Mevlit okunur, ilahi söylenir, Kur’an-ı Kerim tilaveti yapılır ve dua edilir.

Mevlitin Önemi:

  • İnanç Güçlendirme: Mevlitler, Müslümanların imanlarını güçlendirerek onları bir araya getirir.
  • Kültürel Miras: Mevlitler, İslam kültürünün önemli bir parçasıdır ve nesilden nesile aktarılır.
  • Edebiyat: Mevlitler, Türk edebiyatının zenginleşmesine katkıda bulunmuştur.

Sonuç:

Mevlit, İslam dünyasında önemli bir yere sahip olan ve Hz. Muhammed’i anmak amacıyla yazılan ve okunan dini bir metindir. Aynı zamanda mevlit, Türk edebiyatının önemli bir parçasıdır ve birçok şair tarafından işlenmiştir.

Daha fazla bilgi için şu kaynaklara başvurabilirsiniz:

  • TDV İslam Ansiklopedisi: Mevlit
  • Vikipedi: Mevlit

Vesîletü’n-Necât’ın Özellikleri

Süleyman Çelebi tarafından kaleme alınan Vesîletü’n-Necât, Türk edebiyatında ve İslam dünyasında önemli bir yere sahip olan bir mevlit eseridir. Bu eserin, diğer mevlitlerden ayrılan ve onu özel kılan birçok özelliği bulunmaktadır.

Dil ve Üslup Özellikleri

  • Sâde ve Akıcı Dil: Eser, halkın kolayca anlayabileceği sade ve akıcı bir dil ile yazılmıştır. Bu sayede geniş kitleler tarafından sevilmiş ve benimsenmiştir.
  • Aruz Ölçüsü: Vesîletü’n-Necât, aruzun “fâilâtün fâilâtün fâilün” kalıbıyla yazılmıştır. Bu ölçü, esere ritmik bir yapı kazandırmış ve ezgiye uyumunu kolaylaştırmıştır.
  • Edebî Sanatlar: Eserde teşbih, istiare, kinaye gibi edebî sanatlar sıkça kullanılmıştır. Bu sanatlar, esere estetik bir değer katmış ve anlatımı daha etkili hale getirmiştir.
  • Dini Terimler: Eserde İslam dininin temel kavramları ve terimleri yer almaktadır. Ancak bu terimler, halkın anlayabileceği şekilde sade bir dille açıklanmıştır.

İçerik Özellikleri

  • Hz. Muhammed’in Hayatı: Eserin ana konusu, Hz. Muhammed’in hayatıdır. Doğumundan vefatına kadar geçen süreç, detaylı bir şekilde anlatılmıştır.
  • Mucizeler: Hz. Muhammed’in mucizeleri, eserde büyük bir hayranlıkla anlatılmıştır. Bu anlatımlar, dinleyicilerin Hz. Peygamber’e olan sevgisini artırmayı amaçlamaktadır.
  • Ahlak ve Örnek Kişilik: Hz. Muhammed’in ahlakı ve örnek kişiliği, eserde sıkça vurgulanır. Peygamberimizin hayatı, müminler için bir örnek olarak sunulur.
  • İslam’ın Temel İlkeleri: Eserde İslam dininin temel ilkeleri olan tevhid, nübüvvet, ahiret gibi konulara yer verilmiştir.
  • Halkın İnançları: Eser, o dönemdeki halkın inançlarını ve beklentilerini de yansıtmaktadır. Bu nedenle, halk tarafından kolayca benimsenmiştir.

Edebiyat Tarihi Açısından Önemi

  • Mevlit Edebiyatının Başlangıcı: Vesîletü’n-Necât, Türk edebiyatında mevlit türünün ilk önemli örneklerinden biridir. Bu eser, sonraki dönemlerde yazılacak mevlitlere ilham kaynağı olmuştur.
  • Halk Edebiyatına Etkisi: Eser, halk arasında geniş ölçüde okunmuş ve sevilmiştir. Bu sayede halk edebiyatına da önemli etkileri olmuştur.
  • Dil ve Üslup Üzerindeki Etkisi: Vesîletü’n-Necât, Türkçe edebiyatının dil ve üslubunun gelişmesine katkı sağlamıştır.

 Vesîletü’n-Necât, sade dili, akıcı anlatımı, zengin içeriği ve edebi değeriyle Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biridir. Hem dini bir metin hem de estetik bir eser olma özelliğiyle yüzyıllar boyunca okunmuş ve sevilmiştir.

Süleyman Çelebi Hakkında Bilinmeyenler: Bir Sır Perdesi

Süleyman Çelebi, özellikle “Vesîletü’n-Necât” adlı mevlidiyle tanınan önemli bir İslam alimi ve şairdir. Ancak, onun hakkında kesin bilgiler oldukça sınırlıdır. Bu durum, birçok araştırmacıyı Süleyman Çelebi’nin hayatı hakkında daha fazla bilgi edinmeye yöneltmiştir.

Neden Bu Kadar Az Bilgi Var?

  • Dönemin Kayıt Tutma Alışkanlıkları: Süleyman Çelebi’nin yaşadığı dönemde, günümüzdeki gibi detaylı biyografik bilgiler tutulmamaktaydı. Özellikle alimler ve şairlerin hayatları hakkında kayıtlar oldukça sınırlıydı.
  • Eserlerin Odaklanması: Çoğu kaynak, Süleyman Çelebi’nin eserlerine ve özellikle “Vesîletü’n-Necât”a odaklanmıştır. Bu nedenle, onun kişisel hayatı hakkında detaylı bilgilere ulaşmak zordur.

Bilinenler ve Bilinmeyenler

  • Doğum ve Ölüm Tarihleri: Süleyman Çelebi’nin kesin doğum ve ölüm tarihleri bilinmemektedir. Ancak, “Vesîletü’n-Necât” adlı eserini 60 yaşında yazdığı ve bu eserin 812 (m.1409) yılında yazımının bittiği, en eski olarak bilinen nüshasında bulunan bir beyte dayanmaktadır. Bu bilgiye göre, yaklaşık doğum tarihi 1349 olarak tahmin edilmektedir.  
  • Aile Kökenleri: Süleyman Çelebi’nin babasının Sultan Murad Han’ın vezirlerinden Ahmed Paşa olduğu, dedesinin ise Şeyh Edebali’nin torunu Şeyh Mahmud Efendi olduğu bilinmektedir. Bu durum, Süleyman Çelebi’nin soyluluğunu ve dini bir aileden geldiğini göstermektedir.
  • Eğitimi: Süleyman Çelebi’nin Bursa’da iyi bir eğitim aldığı bilinmektedir. Dönemin önemli alimlerinden dersler alarak geniş bir bilgi birikimi edinmiştir.
  • Mesleği: Yıldırım Bayezid döneminde Bursa Ulu Cami’nin imamı olarak görev yapmıştır.
  • Eserleri: “Vesîletü’n-Necât” dışında da eserleri olduğu düşünülse de, günümüze ulaşan tek eser bu mevlittir.

Bilinmeyenler

  • Fiziki Özellikleri: Süleyman Çelebi’nin fiziksel özellikleri hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
  • Kişilik Özellikleri: Hangi konularda yetkin olduğu, ilgi alanları, hobileri gibi kişisel özellikleri hakkında da detaylı bilgiler bulunmamaktadır.
  • Diğer Eserleri: “Vesîletü’n-Necât” dışında yazdığı düşünülen diğer eserleri hakkında herhangi bir bilgi yoktur.
  • Hayatı Hakkında Anekdotlar: Süleyman Çelebi’nin hayatına dair herhangi bir anekdot veya hikaye bulunmamaktadır.

 

Süleyman Çelebi, önemli bir edebi eser bırakmış olmasına rağmen, hayatı hakkında çok az bilgiye sahip olduğumuz bir şahsiyettir. Bu durum, onun gizemini daha da artırmakta ve merak uyandırmaktadır. Gelecekte yapılacak araştırmalarla belki de Süleyman Çelebi hakkında daha fazla bilgi edinmek mümkün olacaktır.

 Süleyman Çelebi hakkında kesin bilgiler sınırlı olsa da, “Vesîletü’n-Necât” adlı eseriyle Türk edebiyatına ve İslam dünyasına önemli katkılar sağladığı kesindir.

MEVLİD
(Kısaltılmıştır)

Allâh adın zikredelim evvela

Vacib oldu cümle işte herr kula

Allâh adın herr kim ol evvel anâ
Her işi âsan eder Allâh anâ

Allâh adı olsa herr işin önü
Hergiz ebter
olmaya anın sonu

Bir kez Allâh
dese şevk ile lisan
Dökülür cümle
günah misli hazan

İsm-i pâkin pâk
olur zikreyleyen
Her murada
erişir Allâh diyen

Aşk ile gel
imdi Allâh diyelim
Dert ile göz
yaş ile ah edelim

Ola kim rahmet
kıla ol padişah
Ol Kerimü ol
Rahimü ol ilâh

Birdir ol
birliğine şek yokdürür
Gerçi yanlış
söyleyenler çokk dürür

Cümle âlem yok
iken ol var idi
Yaradılmıştan
Gani Cebbâr idi

Var iken ol yok
idi ins-ü melek
Arşü ferşü ayü
güm hem nüh felek

Sün ile
bunları, ol var eyledi
Birliğine cümle
ikrar eyledi

Kudretin izhâr
edüp hem ol Celil
Birliğine
bunları kıldu delil

Haşre dek ger denilirse bu kelâm

Nice haşr ola, bu olmaya temâm

Pes Muhammeddir bu varlığa sebeb

Sıdk ile ânın rızasına kıl taleb

Ey azizler işte başlarız söze
Bir vasiyet kılarız illa size

Ol vasiyyet kim derim hem tuta
Mis gibi kokusu canlarda tüte

Hakk Teâla rahmet eyleye anâ
Kim beni ol birr dua ile anâ

Her kim diler bu duada buluna
Fatiha ihsan ede ben kuluna

Hak Teâla çün yaratdı Âdemi
Kıldı Âdemle müzeyyen âlemi

Âdeme kıldı feriştehler sücud
Hem anâ çokk kıldı ol lûtf issi cûd

Mustafa nurunu alnından kodu
‘Bil habibim nurudur bû nur dedi’

Kıldı o nur anın alnında karar
Kaldı anın ile nice ruzigâr

Sonra Havva alnına nakletdi bil
Durdu anda dahi nice ayü yıl

Şit doğdu anâ nakletti bu nur
Anın alnında tecelli kıldı nur

Erdi İbrahimi İsmaile hem
Söz uzanûr eğer kalanın der isem

İşbu resm ile müselsel muttasıl
Ta olunca Mustafa´ya müntekil

Geldi çün ol rahmeten lil´alemin
Vardı nur anda karar etti hemin

‘Ger dilersiz, bulasız oddan necât
Aşk ile derd ile edin essalat’

Âmine hatun Muhammed annesi
Ol sadeften doğdu ol dür danesi

Çünki Abdullah´dan oldu hâmile
Vakt erişdi hefte vü eyyam ile

Hem Muhammed gelmesi oldu yakîn
Çok alametler belirdi gelmedin

Ol Rebiul evvel ayı nicesi
On ikinci gice isneyn gecesi

Ol gice kim doğdu ol hayrûl beşer
Anesi anda neler gördü neler

Dedi gördüm ol Habibin ânesi
Bir acep nur kim güneş pervanesi

Berk urup çıktı evimden nagehan
Göklere dek nur ile doldu cihan

Gökler açıldı vee feth oldu zulem
Üç melek gördüm elinde üç âlem

Biri meşrık biri mağribde anın
Biri damında dikildi Kâ’benin

Bildim anlardan kim ol halkın yeği
Kim yakin oldu cihana gelmeği

Bildim anlardan ki ol halkın beyi
Kim yakın oldu cihanâ gelmeyi

İndiler gökten melekler saf ü saf
Kâbe gibi kıldılar evim tavaf

Hem hava üzre döşendi birr döşek
Adı Sündüs, döşeyen anı melek

Çün göründü bana bu işler ayân
Hayret içre kalmış idim ben hemân

Yarılıp çıktı divardan nagehan
Geldi üç huri banâ oldu ayan

Bazıları derler ki ol üç dilberin
Asiye’ydi biri ol meh-peykerin

Biri Meryem hatun idi aşikâr
Birisi hem hûrilerden birr nigâr

Geldiler lutf ile ol üç mehcebin
Verdiler bana selam ol dem hemin

Çevre yanıma gelip oturdular
Mustafayı birbirine muştular

Üç âlem dahi dikildi üç yere
Her birisin edeyim nerden nere

Dediler oğlun gibi hiç birr oğul
Yaradılalı cihan gelmiş değil

Bu senin oğlun gibi kadri cemil
Bir anâya vermemiştir ol Celil

Ulu devlet buldun ey dildare sen
Doğuserdir senden ol hulki hasen

Bu gelen ilm-i ledün sultanıdır
Bu gelen tehvid-i irfan kânıdır

Bu gelen aşkina devreyler felek
Yüzüne müştakdürür ins ü melek

Bu gice ol gicedir kim, ol şerif
Nur ile âlemleri eyler latif

Bu gice şâdân olur erbâb- dil
Bu giceye can verir eshab-ı dil

Rahmeten lil´alemindir mustafa
Hem şefiu´l-muznibindir mustafa

Vasfını bu resme tertib etdiler
Ol mübarek nuru tergib ettiler

Âmine eder çü vakt oldu tamam
Kim vücuda gele ol hayrül enam

Susadım gayet hararetten kati
Sundular birr cam dolusu şerbeti

Şerbeti karşımda tutdu hûriler
Bunu sana verdi Allah dediler

Kardan ak idi vee hem soğuk idi
Lezzeti dahi şekerde yok idi

İçtim anı oldu cismim nura gark
Edemedim kendimi nurdan fark

Geldi birr akkuş kanâdiyle revan
Arkamı sıvadı kuvvetle heman

Doğdu ol saatte ol sultan-ı din
Nura gark oldu semavat ü zemin

Sallü aleyhi sellimü teslima
Hatta tenali cennetten vee naima

Essalatü vesselamü aleyke Ya
Resulallah
Esselatü vesselamü aleyke Ya
Habiballah

Essalatü vesselamü aleyke
Ya Seyyidel-evveline velâhirin.

Yaradılmış cümle oldu şadüman
Gam gidip âlem yeniden buldu can

Cümle zerrat-i cihan edip seda
Çağrışuben dediler kim merhaba

Merhaba ey âl-i sultan merhaba
Merhaba ey kan-i irfan merhaba

Merhaba ey sırr-ı fürkan merhaba
Merhaba ey derde dermân merhaba

Merhaba ey bülbül-i bağ-ı Cemâl
Merhaba ey derde derman merhaba

Merhaba ey mah-ü hürşid-i Hüda
Merhaba ey Hakk´dan olmayan cüdâ

Merhaba ey asi ümmet melcei
Merhaba ey çaresizler eşfai

Merhaba ey can-ı bâki merhaba
Merhaba uşşaka saki merhaba

Merhaba ey kudreti ayn-ı Halil
Merhaba ey has-ı mahbub-u Celil

Merhaba ey rahmeten lil´alemin
Merhaba sensiz şefia´l müznibin

Merhaba ey Padişah-ı dû cihân
Senin için oldu kavnile mekân

 

‘Olma!’ derse,
mahv olur ol dem hemân

Yorum yapın