Sözcükte Mecaz Anlam Nedir? Örneklerle Açıklama

Mecaz anlam, bir sözcüğün ya da ifadenin gerçek anlamından farklı olarak, benzetme yoluyla veya ilişkili bir anlamda kullanılmasıdır. Mecaz anlamlar, dilin estetik ve ifade gücünü artıran, konuşma ve yazı diline renk katan ögelerdir. Bir sözcük mecaz anlamda kullanıldığında, okuyucu ya da dinleyici o sözcüğü yeni bir bağlamda algılar ve bu da anlatıma derinlik katar.

Mecaz Anlam Örnekleri

  1. Aslan:
    • Gerçek Anlam: Yırtıcı bir hayvan türü.
    • Mecaz Anlam: Cesur, korkusuz kişi.
    • Kullanım: Sınıfın aslanı yine birinci oldu.
  2. Yıldız:
    • Gerçek Anlam: Gece gökyüzünde parlayan gök cismi.
    • Mecaz Anlam: Ünlü ve parlak kariyere sahip insan.
    • Kullanım: O, sinemanın yıldızlarından biridir.
  3. Ateş:
    • Gerçek Anlam: Yanma olayı sırasında ortaya çıkan alev, ışık ve ısı.
    • Mecaz Anlam: Çok yüksek ateş, hararet, ateş gibi yanmak gibi ifadelerle çok sıcak veya öfke durumunu ifade eder.
    • Kullanım: Konuşurken yüzü ateş gibi kızardı.
  4. Dil:
    • Gerçek Anlam: Ağız boşluğunda bulunan, tat alma ve konuşmaya yarayan organ.
    • Mecaz Anlam: Bir topluluğun konuştuğu lisan veya söz.
    • Kullanım: Bu şiir Türkçe’nin ne kadar güzel bir dil olduğunu gösteriyor.
  5. Köprü:
    • Gerçek Anlam: İki yeri birbirine bağlayan yapı.
    • Mecaz Anlam: İki farklı durum, dönem veya düşünce arasında bağlantı kuran öge.
    • Kullanım: O kitap, eski ile yeni arasında bir köprü kuruyor.

Mecaz anlamlar, dilin şiirsel ve imgeli yönünü ortaya çıkarır. Aynı zamanda, mecaz kullanım, edebi metinlerde ve günlük dilde derinlik, duygusal ifade ve görsellik sağlar. Dilin bu esnek kullanımı, iletişimi daha etkili ve akılda kalıcı hale getirir. Mecazlar, sözcüklerin çok yönlülüğünü ve dilin zenginliğini sergiler, dilin sadece haber vermekten öte, duygu ve düşünceleri aktarmada ne kadar güçlü bir araç olduğunu gösterir.

 

Mecaz Anlamlı Kelime Örnekleri

  1. Dağ gibi sorunlarla boğuşuyordu. (Dağ gibi: Çok büyük, aşılması zor.)
    • Büyük ve zor sorunlarla uğraşıyordu.
  2. Onun için kanatlarını kırmak çok zordu. (Kanatlarını kırmak: Umutlarını yitirmek, cesaretini kaybetmek.)
    • Onun için umutlarını yitirmek çok zordu.
  3. İşlerin rayına oturması uzun sürdü. (Rayına oturmak: Düzenli ve sorunsuz bir hale gelmek.)
    • İşlerin düzenli ve sorunsuz bir hale gelmesi uzun sürdü.
  4. Bu olay, onun canına tak etti. (Canına tak etmek: Çok sıkılmak, dayanamaz hale gelmek.)
    • Bu olay, onun çok sıkılmasına ve dayanamaz hale gelmesine neden oldu.
  5. Söylediklerine kulak asmadı. (Kulak asmamak: Dikkate almamak, önemsememek.)
    • Söylediklerine dikkat etmedi ve önemsemedi.
  6. Onun yüzünden elim ayağım titredi. (Elim ayağım titremek: Çok korkmak veya heyecanlanmak.)
    • Onun yüzünden çok korktum ve heyecanlandım.
  7. Başarısızlık kapıda bekliyor. (Kapıda: Çok yakın, eli kulağında.)
    • Başarısızlık çok yakında bekliyor.
  8. İşi bırakma kararı yüreğimi burktu. (Yüreğimi burkmak: Üzüntü vermek, acı vermek.)
    • İşi bırakma kararı bana üzüntü ve acı verdi.
  9. Kendi yağında kavrulmayı öğrendi. (Kendi yağında kavrulmak: Kendi imkanlarıyla geçinmek.)
    • Kendi imkanlarıyla geçinmeyi öğrendi.
  10. İşlerinin çığırından çıktığını fark etmedi. (Çığırından çıkmak: Kontrol edilemez hale gelmek.)
    • İşlerinin kontrol edilemez hale geldiğini fark etmedi.
  11. Çocuklarıyla sudan çıkmış balık gibi kaldı. (Sudan çıkmış balık: Ne yapacağını bilemez halde olmak.)
    • Çocuklarıyla ne yapacağını bilemez halde kaldı.
  12. Ona güvenmekle göz göre göre hata yaptı. (Göz göre göre: Bilerek ve görerek.)
    • Ona güvenmekle bilerek ve görerek hata yaptı.
  13. Çalışmaları göz doldurdu. (Göz doldurmak: Çok beğenilmek, dikkat çekmek.)
    • Çalışmaları çok beğenildi ve dikkat çekti.
  14. Onun sözleri ciğerimi yaktı. (Ciğerimi yakmak: Çok üzmek, acı vermek.)
    • Onun sözleri beni çok üzdü ve acı verdi.
  15. Yeni proje ona ilaç gibi geldi. (İlaç gibi gelmek: Çok iyi gelmek, faydalı olmak.)
    • Yeni proje ona çok iyi geldi ve faydalı oldu.
  16. Sorunları dilinde tüy bitmek gibi anlattı. (Dilinde tüy bitmek: Sürekli aynı şeyi söylemekten bıkmak.)
    • Sorunları sürekli aynı şeyi söylemekten bıkarak anlattı.
  17. Yaşananlardan sonra kafası allak bullak oldu. (Kafası allak bullak olmak: Çok karışmak, ne yapacağını bilememek.)
    • Yaşananlardan sonra ne yapacağını bilemez hale geldi.
  18. Çalışmalarıyla adını altın harflerle yazdırdı. (Adını altın harflerle yazdırmak: Çok başarılı olup, unutulmaz olmak.)
    • Çalışmalarıyla çok başarılı oldu ve unutulmaz hale geldi.
  19. İşlerin bu kadar darmadağın olmasını beklemiyordu. (Darmadağın: Çok karışık, düzensiz.)
    • İşlerin bu kadar karışık ve düzensiz olmasını beklemiyordu.
  20. Onunla konuşmak, dertleşmek gibiydi. (Dertleşmek: İçini dökmek, samimi bir şekilde konuşmak.)
    • Onunla konuşmak, içini dökmek ve samimi bir şekilde konuşmak gibiydi.

Yorum yapın