Sözcüklerde Anlam Aktarmaları

 

Sözcüklerde Anlam Aktarmaları

Kavramın doğrudan kendisi yerine dolaylı yoldan başka bir ifade ile anlatılması anlam aktarmaları olarak bilinir. Bu tür anlatımlar, sözcüklerin doğrudan anlamlarının ötesinde, başka bir bağlamda kullanılması yoluyla anlamın aktarılmasını içerir. Anlam aktarmalarının çeşitli türleri bulunmaktadır. İşte bu türlerden bazıları:

  1. Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel, Düz Değişmece): Bir sözcüğün, benzetme amacı gütmeden başka bir sözcüğün yerine kullanılmasıdır. Ad aktarmaları birkaç farklı ilişkide sıralanabilir:
    • İç-Dış İlişkisi: Bir kavramın içsel özelliği dışsal bir ifade ile aktarılır. Örneğin, “Sobayı yaktım” ifadesinde yakılan şey, sobanın kendisi değil, içindeki yakıt olabilir. Benzer şekilde, “Bütün okul beni alkışlıyordu” ifadesinde okuldan kasıt, okulun kendisi değil, okuldaki öğrenciler ve çalışanlardır.
    • Yer-Halk İlişkisi: Yer adı kullanılarak o yerde yaşayan halk ifade edilir. Örneğin, “Bütün Eskişehir toplandı” ifadesinde toplanan şey, ilin kendisi değil, Eskişehir’de yaşayan insanlar olabilir.
    • Yer-Yönetim İlişkisi: Yer adı kullanılarak yönetim birimi ifade edilir. “Avrupa bizi desteklemiyor” örneğinde Avrupa kıtası değil, kıtadaki yönetim organları kastedilmektedir. Benzer şekilde, “Ankara müzakereler hususunda kararlı görüntü çiziyor” ifadesinde Ankara kenti değil, ülkenin yönetim birimi belirtilmektedir.
    • Neden-Sonuç İlişkisi: Sonuç söylenir, neden anlaşılır. Örneğin, “Tarlalarımıza bereket yağıyor iki gündür” ifadesinde bereketin nedeni tarlalara düşen yağmur olabilir.
    • Nitelik ve Nicelik İlişkileri: Bir nitelik veya nicelik bir başka sözcükle ifade edilir. Örneğin, “Üzerindeki kazağı iki yüze almış” ifadesinde “iki yüz” ifadesi, iki yüz lirayı ifade eder. “Törende herkes lacivertlerini giymek zorundadır” ifadesinde “lacivert” ifadesi, lacivert takım elbiseyi anlatır.
    • Yön, Medeniyet ve Kıta İlişkileri: Bir yön veya medeniyet kastedilir. Örneğin, “Batı ile aramızda derin görüş ayrılıkları var” ifadesinde Batı, Batı medeniyetini ifade eder.
    • Parça-Bütün İlişkisi: Bir parça bir bütünü temsil eder. Örneğin, “Vapur an önce Eminönü’nden ayrıldı” ifadesinde vapur, Eminönü İskelesi’nden ayrılmıştır. “Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl” ifadesinde hilâl ile bayrak anlatılır. “Beyin göçü önlenemiyor” ifadesinde beyin ile eğitimli insanlar kastedilmektedir.

Dolaylama

Bir kavramı birden fazla sözcükle ifade etmek dolaylama olarak bilinir ve anlatımı estetik hale getirebilir. Dolaylama örnekleri şunlardır:

  • Aslan yerine “ormanların kralı”,
  • Hagi yerine “Karpatların Maradonası”,
  • Turizm yerine “bacasız sanayi”,
  • Metin Oktay yerine “taçsız kral”,
  • İzmir yerine “Ege’nin incisi”,
  • Sezen Aksu yerine “minik serçe”,
  • Sigara yerine “tabut çivisi”.

Not: Eğer dolaylaması yapılan ad ile dolaylama aynı cümlede birlikte kullanılırsa, bu kullanım dolaylama değerini kaybeder. Örneğin, “Ulu Önder Atatürk’ü andık” ve “Ege’nin incisi İzmir’e gittik” örneklerinde “Ulu Önder” ve “Ege’nin incisi” söz öbekleri dolaylama değerlerini yitirmiştir.

Anlam ve Deyim (Deyiş) Aktarmaları

İki ilgili sözcük arasında var olan benzerlik ilişkisine dayanarak birinin adının diğerine verilmesi anlam aktarmaları arasında yer alır. Örnekler:

  • İnsana özgü niteliklerin doğaya aktarılması: Edebiyatın kişileştirme (teşhis) sanatıyla paraleldir. “Gelecek nesle hasta bir çevre bırakmayalım” ve “Çılgın nehir her şeyi sürüklemiş” gibi.
  • Organ adlarının doğaya aktarılması: “Çam yarması rakip”.
  • Doğaya özgü niteliklerin insana aktarılması: “Aslan yürekli kadın”.
  • Duyular arası aktarmalar: “Yumuşak bakışlar” ve “Acı bir çığlık”.

Güzel Adlandırma

Söylendiğinde üzüntü, korku veya tiksinti uyandıran durumları daha güzel ve anlamlı sözlerle ifade etmeye “güzel adlandırma” denir. Örneğin, “Bugün o kadar çok çalışmış ki kitapları bomboş öylece duruyor” veya “Zayıflığından olsa gerek hiçbir kapıdan kolayca geçemiyor” gibi.

İkileme

Anlatımı güçlendirip pekiştirmek amacıyla, aralarında farklı anlam ilişkileri olan sözcüklerin art arda kullanılmasıyla oluşturulan söz öbeklerine “ikileme” denir. İkilemeler anlatımı daha ilgi çekici hale getirir ve akıcılık kazandırır. İkilemelere “yinelemeler” veya “tekrar grupları” da denir. Örneğin, “Eciş bücüş”, “şırıl şırıl”, “aşağı yukarı” gibi.

Deyim

Birden fazla sözcüğün anlamca birleşerek kalıplaşmasıyla oluşan, ilgi çekici ve genellikle mecazî anlam taşıyan sözlere “deyim” denir. Deyimlerin bazı özellikleri şunlardır:

  • Sözcük öbeği veya cümle şeklinde olup en az iki sözcük içerir.
  • Genellikle yargı bildirmez, ancak istisnalar vardır.
  • Genellikle mastar biçiminde olup kişi ve zamana göre çekimlenebilir.
  • Mecaz anlam içerir, ancak gerçek anlam taşıyanlar da olabilir.
  • Anonim halk ürünüdür.
  • Abartma, alay, yergi ve karşılaştırma gibi anlam ilişkileri taşır.
  • Zıt anlamlı veya anlamdaş olabilirler. Anlamları birbirleriyle çelişebilir.

Bazı gerçek anlamlı deyimler şunlardır:

  • “İyi gün dostu” (insan),
  • “Özrü kabahatinden büyük” (öğrenci),
  • “Âdet yerini bulsun” (davranış),
  • “Çoğu gitti azı kaldı” (cümle biçiminde bir deyim),
  • “Yükte hafif pahada ağır” (hediyeler),
  • “Dostlar alışverişte görsün” (cümle biçiminde bir deyim),
  • “Dağ fare doğurdu” (cümle biçiminde bir deyim),
  • “Atı alan Üsküdar’ı geçti” (cümle biçiminde bir deyim).

Atasözü

Uzun bir gözlem ve deneyim sonucunda ortaya çıkan, kısa ve özlü, halk arasında yaygın olan sözlere atasözü denir. Atasözleri, halkın tecrübelerinden doğar, kültürü yansıtır ve yol gösterir. Atasözlerinin özellikleri şunlardır:

  • Kalıplaşmış sözlerdir, sözcükleri değiştirilemez.
  • Kısa ve özlü bir anlatıma sahiptir; az sözle çok şey anlatılır.
  • Uzun bir gözlem ve tecrübe ürünüdür.
  • Bazı atasözleri doğa olaylarına dair bilgi verir, bazıları doğrudan ahlâk dersi ve öğüt verir.
  • Genellikle mecaz anlamlıdır; nadiren gerçek anlamlı olabilir.
  • Anlamdaş veya tezatlı atasözleri bulunabilir.

Öbekleşen Sözcükler

Birden fazla sözcüğün anlamca kaynaşarak kalıplaşmasıyla oluşan ifadelere “öbekleşen sözcükler” denir. Örnekler:

  • “Bir meşale gibi ışımak”,
  • “Geçmişe demir atmak”,
  • “Çağları delen ses”,
  • “Kendi gibi kalmak”.

 

 

Argo

Kullanılan dilden bağımsız olarak aynı meslek veya sosyal sınıftan insanların kullandığı özel dile argo denir. Argo, toplumun genel düşüncesine göre küfür veya çirkin ifadeler içerebilir, ancak bu her argo sözcük için geçerli değildir. Argo kelimeler günlük dilde veya özel bağlamlarda kullanılır. Örnekler:

  • Çakozlamak: Sezmek, anlamak, kavramak .
  • Araklamak: Çalmak, aşırmak .

Somutlama

Soyut anlamları somutlaştırarak anlatmaya “somutlama” denir. Somutlama, soyut kavramları daha anlaşılır hale getirir ve somut ifadeler kullanılarak anlatımı güçlendirir. Örneğin:

  • “Can kafeste durmaz uçar” ve “Dünya bir han konan göçer” gibi ifadelerde, ölüm kavramı somutlaştırılmıştır.
  • “Uslan artık deli gönül, Bak gelip geçiyor ömür” ifadesinde, gönül kavramı kişileştirme yoluyla somutlaştırılmıştır.
  • “Bir kara trendir ölüm” ifadesinde, ölüm kavramı benzetme yoluyla somutlaştırılmıştır.
  • “Onun sözleri bizi yaraladı” ifadesinde, sözler somutlaştırılmıştır.
  • “Yaptığı iyiliklere karşı hepimiz ezildik” ifadesinde, mahcup olmak kavramı somutlaştırılmıştır.

Not: Somutlamanın geçerli olabilmesi için bir soyut kavramın yer alması gerekmektedir. Aksi halde sadece teşhis ve teşbihler veya istiareler söz konusu olabilir. Örneğin, “Zekanın kılıcı keskindir” cümlesinde hem soyut hem somut sözcükler bir arada bulunmaktadır; bu nedenle somutlamadan söz edilebilir.

Soyutlama

Somut bir kavramı soyut bir anlama gelecek şekilde kullanmaya “soyutlama” denir. Soyutlama, somut kavramları soyut bir biçimde ifade eder ve anlamın soyutlaşmasını sağlar. Örnekler:

  • “Mangal yürekli adam” ifadesinde, cesurluk (soyut) anlatılmaktadır.
  • “Taş kalpli insan” ifadesinde, acımasızlık (soyut) anlatılmaktadır.
  • “Zavallı kızı bir odunla evlendirdiler” ifadesinde, anlayışsızlık (soyut) anlatılmaktadır.
  • “Bir ateş düştü içime yanarım” ifadesinde, hüzün (soyut) anlatılmaktadır.

Bu açıklamalar, sözcüklerin anlam aktarımı, dolaylama, deyim, atasözü, öbekleşen sözcükler, argo, somutlama ve soyutlama gibi dilbilgisel ve anlamsal kullanımlarını detaylı bir şekilde ele alarak, dilin çeşitli yönlerini anlamanıza yardımcı olabilir. Bu tür anlatımlar, dildeki zenginlikleri ve ifadelerin derinliğini keşfetmenize olanak sağlar.

Yorum yapın