Sözcük Türleri

**Sözcük, dilin anlamlı ya da görevli en küçük birimidir. Dilimizde, sekiz temel türde sözcük bulunmaktadır: isim (ad), sıfat (ön ad), zamir (adıl), edat (ilgeç), bağlaç, ünlem, ve fiil (eylem). Bu türlerden fiiller dışındaki kalanlar, isim (ad) soylu sözcüklerdir. Esasen, dilimizdeki tüm sözcükler, ad ve eylem olarak iki gruba ayrılabilir.

Önemli Not: Bir sözcüğün türü, etkilediği sözcüğe ve yaptığı göreve göre belirlenir.

Adlar:

Adlar; varlıkları karşılar. Örneğin, “ağaç”, “ev”, “kitap” gibi kelimeler ad olarak kullanılır.

Sıfatlar:

Sıfatlar; adları niteler veya belirtir. Örneğin, “büyük” ve “kırmızı” sıfatları, “büyük ev”, “kırmızı elma” gibi adları nitelendirir.

Zarflar:

Zarflar; eylemleri anlamca etkiler. Örneğin, “hızla”, “güzelce” gibi zarflar, eylemlere yön verir.

Edatlar:

Edatlar; cümlede görev ve anlam kazanır. Örneğin, “ile”, “bu”, “için” gibi edatlar, sözcükleri ve cümleleri bağlar.

Bağlaçlar:

Bağlaçlar; iki unsuru birbirine bağlar. Örneğin, “ve”, “ama”, “çünkü” gibi bağlaçlar, cümlelerde bağlayıcı rol oynar.

Ünlemler:

Ünlemler; duyguları yansıtır. Örneğin, “hey!”, “ah!” gibi kelimeler, duygusal tepkileri ifade eder.

Ad soylu sözcüklerden edat, bağlaç ve ünlemler, cümle dışında, kendi başlarına anlam ifade etmezler.

Eylemler (Eylem Soylu Sözcükler):

Eylemler; varlıkların hareketlerini karşılar. Örneğin, “koşmak”, “yüzmek”, “gülmek” gibi fiiller, eylemleri ifade eder.

Ad soylu sözcüklerle eylemlerin farkı: Fiillerin sonuna mastar ekleri veya şimdiki zaman eki getirilebilir. Ancak ad soylu sözcüklere bu ekler getirilemez. Mastar ekleri, cümle içerisinde eklendiği sözcükleri isimleştirir.

Türkçede bir sözcüğün türünü kesin olarak belirlemek, tek başına zor olabilir. Bu nedenle, cümle içindeki anlam ve işlevine bakmak gereklidir.

Adlar (Genel Bilgiler):

Adlar; doğadaki canlı ve cansız tüm varlıkları, kavramları tek veya toplu olarak karşılayan, onları tanımaya ve diğerlerinden ayırmaya yarayan sözcüklerdir.

Varlıklara Verilişlerine Göre:

  1. Tür (Cins) Adı: Birden fazla varlığın ortak adıdır. Bazen türün tamamını, bazen de türden sadece birini karşılar. Dar ve geniş kapsamlı olabilir. Örneğin, “şehir”, “dil”, “ırmak”, “kedi”, “insan”, “kalem” gibi kelimeler tür adı olarak kullanılır.
  2. Özel Ad: Söylendiğinde spesifik bir kavramı dile getiren adlardır. İlgili varlığın tanıtıcı ve ona özgü ismidir. Kişi, ülke, millet, hayvan, dil, din, gazete, dergi, kitap, makale, dağ, deniz, dere, tepe, ova, boğaz, körfez, kurum, dernek, sendika, gök cisimleri, meslek adları özel adlar içinde değerlendirilir. Özel adlar büyük harfle başlamalıdır.

    Not: Özel isimlere gelen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılır, yapım ekleri ayrılmaz.

    Not: Bir sözcük, kullanıldığı yere göre farklı cümlelerde hem cins adı hem özel ad özelliği kazanabilir.

Varlıkların Oluşlarına Göre:

  1. Somut Ad: Varlığını duyu organları vasıtasıyla hissedebildiğimiz varlıkları karşılayan adlardır. Örneğin, “ses”, “koku”, “rüzgâr”, “ışık”, “sis”, “cadde”, “ülke”, “kitaplık” gibi kelimeler somut adlardır.
  2. Soyut Ad: Var olduğunu mantıkça veya mental yollardan kabul ettiğimiz; ancak duyularımızla algılayamadığımız kavramları karşılayan sözcüklerdir. Örneğin, “uyku”, “rüya”, “huy”, “mutluluk”, “hüzün”, “vicdan”, “irade”, “aptallık” gibi kelimeler soyut adlardır.

    Not: Somut isimler mecazlaşarak soyut bir anlam kazanabilir. Örneğin, “Onun fikirleri geçmişten beri yolumuzu aydınlatıyor.” cümlesinde “aydınlatmak” normalde somut bir anlam ifade ederken, burada soyut bir anlama gelmektedir.

Varlıkların Sayılarına Göre:

  1. Tekil Ad: Sayıca sadece bir kavramı karşılayan adlardır. Örneğin, “elma”, “ev”, “masa” gibi tekil adlar.
  2. Çoğul Ad: Birden fazla varlığı bildiren, çoğul eki almış adlardır. Örneğin, “elmalar”, “evler”, “masalar” gibi çoğul adlar.
  3. Topluluk Adı: Biçimce tekil olduğu hâlde, birden çok varlığı karşılama anlamı taşıyan adlardır. Aynı türden varlıkların toplu hâlde bulunduklarında aldıkları isimdir. Örneğin, “alay”, “tabur”, “orman”, “halk”, “meclis”, “aile”, “koro”, “ordu”, “bölük”, “dizi”, “sürü”, “ekip”, “düzine”, “takım”, “deste” gibi kelimeler topluluk adlarıdır.

    Topluluk adları çoğul eki aldıklarında hem topluluk adı hem de çoğul ad olmuş olurlar. Örneğin, “ormanlar”, “ekipler”, “ordular”, “takımlar” gibi.

    “-ler” Ekinin Cümleye Kattığı Anlamlar:

    • Çokluk anlamı katar: “Kalemlerin ucunu açtım.”
    • Abartma anlamı katar: “Dünyalar benim oldu.”
    • Saygı anlamı katar: “Cumhurbaşkanımız geldiler.”
    • Sürerlik anlamı katar: “Akşamları kitap okurdu.”
    • Yaklaşık anlamı katar: “Elli yaşlarında bir adam dolmuştan indi.”
    • Aile, grup anlamı katar: “Annemler katiyen buna izin vermez.”

    Not: Özel adlara “–gil” anlamı veren “-ler” eki kesme işaretiyle ayrılmaz. Sadece “benzerleri” ve “adaşları” anlamı veren “-ler” eki kesme işaretiyle ayrılır. Yapım ekleri ayrılmaz.

Adıllar (Zamirler):

Adıllar; adların yerini tutan ve adlar yerine kullanılabilen sözcüklerdir. Adılların özellikleri:

  • Adın yerini tutar.
  • Adın aldığı tüm ekleri alabilir ve cümlede üstlendiği görevleri yapabilir.
  • Yerini tuttuğu adı cümlede gereksiz kılar.
  • Bir cümlenin yerini de tutabilir: Örneğin, “İyi duygularınız olsun; bu bana yeter.” cümlesindeki “bu” adılı, kendisinden önceki cümlenin yerine kullanılmıştır.

Kişi (Şahıs) Adılı: Sadece kişi (insan) adlarının yerine kullanılan sözcüklerdir. İnsan dışı adlar için kullanıldığında sıfat olur. Örneğin, “ben”, “sen”, “o”, “biz”, “siz”, “onlar” gibi.

Not: Şahıs adılları, adın tüm durum (hâl) eklerini alabilir.

Dönüşlülük Adılı: Dönüşlülük adılı, “kendi” sözcüğüdür. Eylemin yapana döndüğünü gösterir ve çoğu kez kişi adılları yerine kullanılır. Kişi adlarıyla birlikte kullanıldığında özneyi pekiştirir. Tüm iyelik eklerini alır. Tamladığı sözcük, aldığı iyelik ekiyle “kendi” sözcüğünün kaçıncı kişiyi karşıladığını belirtir. “Kendi” sözcüğü hem tamlayan hem de tamlanan durumunda kullanılabilir.

İşaret (İm) Adılı: Adların yerini işaret yoluyla tutar. Örneğin, “bu”, “şu”, “o”, “bunlar”, “şunlar”, “onlar”, “öteki”, “beriki”, “bura”, “şura”, “ora”, “öyle”, “böyle”, “şöyle” gibi sözcükler işaret adılı olarak kullanılabilir. “O” ve “onlar” sözcükleri kişi adı yerine kullanıldığında kişi adılı, insan dışı varlıkların (hayvanlar dahil) yerine kullanıldığında işaret adılı olur. “Böylesi”, “şöylesi”, “öylesi” sözcükleri de tarz anlamlı işaret adılıdır. Örneğin, “Böylesi daha güzel.”

Belgisiz (Belirsiz) Adıl: Hangi ismin yerini tuttuğu kesin olarak belli olmayan adıllardır. Örneğin, “biri”, “birisi”, “birçoğu”, “birkaçı”, “bazı”, “başkası”, “hepsi”, “hiçbiri”, “kimse”, “hiç kimse”, “kimi”, “kimisi”, “çoğu”, “şey” gibi sözcükler belgisiz adıl olarak kullanılabilir.

Not: “Şey” sözcüğü daima ayrı yazılır ve cümlede her zaman adıl türünde kullanılır.

Soru Adılı: İsimlerin yerini soru yoluyla tutar. Örneğin, “kim”, “kimi”, “kime”, “kimde”, “kimden”, “kimin”, “neye”, “neyi”, “neyde”, “neyden”, “ne”, “nereye”, “nerede”, “nereyi”, “neresi”, “hangisi”, “hangimiz”, “hanginiz”, “kaçı”, “kaçımız”, “kaçınız” gibi sözcükler soru adılı olarak kullanılır.

Ek Durumunda İyelik Adılı: Varlığın, kime ya da neye ait olduğunu bildirir. Örneğin, “-im”, “-in”, “-i”, “-imiz”, “-iniz”, “-leri” ekleri iyelik adılı olarak kullanılabilir. Bu ekleri alan sözcüklerin başına “benim”, “senin”, “onun”, “bizim”, “sizin”, “onların” sözcükleri getirilerek ad tamlaması grubu oluşturulabilir.

Not: İyelik ekleri tamlanan durumundadır. Örneğin, “Benim öğretmen-im”.

Not: “-im” eki ekeylem görevi de yapabilir. Örneğin, “Yıllardır burada öğretmen-im.”

Not: 3. tekil kişi iyelik eki ve 2. tekil kişi iyelik eki bazen aynı durumda bulunabilir. Bu durum anlatım bozukluğu nedenidir. Örneğin, “Kardeş-ini gördüm.” cümlesinin başına hem “onun” hem “senin” sözcüğü getirilebilir, bu cümleden hangi kişinin kastedildiği anlaşılamamaktadır. Bu nedenle, bu durum anlatım bozuklukları içerisinde değerlendirilebilir.

Not: İyelik ekleri ilgi eki olarak sayılamaz. Türkçede yalnızca bir ilgi eki vardır; o da “-ki” ekidir.

İlgi Adılı: Ad tamlamasında, tamlananın yerini tutan eke ilgi adılı denir. İlgi adılı, “-ki” ekidir. Sözcüğe bitişik yazılır ve tamlayandan sonra kullanılır.

Ek Bilgi: Türkçede Kullanılan Diğer “-ki” Ekleri:

  1. Bağlaç Olan “ki”: İki unsuru birbirine bağlar ve bir sözcük olduğu için daima ayrı yazılır. Örneğin, “Uyarıları önemsemiyor ki kendini düzeltsin.”, “Neşeli ol ki genç kalasın.”, “Anladım ki hiç kimse sen değil.”
  2. Sıfat Yapan “ki”: Yer ve zaman anlamı taşıyan sözcüklere gelerek onları sıfat yapar. Örneğin, “dünkü maç”, “yarınki toplantı”, “sokaktaki adam” gibi.

Adılların Yapısı (Basitlik, Türemişlik ve Bileşiklik Açısından Adıllar):

  1. Basit Adıllar: Yapım eki almamış tüm adıllardır. Örneğin, “ben”, “bu”, “kim” gibi.
  2. Türemiş Adıllar: En az bir yapım eki almış adıllardır. Genellikle türemiş adıl yoktur, ancak örnekler arasında “şuncağız”, “oncağız” gibi sözcükler bulunur.
  3. Bileşik Adıllar: İki adet ismin birleşmesiyle oluşur. Örneğin, “hiçbiri”, “birçoğu”, “birkaçı”, “birtakım” gibi.

Sıfatlar: Adlardan önce gelerek onları çeşitli yönlerden niteleyen veya belirten sözcüklerdir. Bir sözcüğün sıfat olabilmesi için, mutlaka bir adı nitelemesi ya da belirtmesi gerekir. Örneğin, “Ben sıfata sıfat demem; yanında isim olmayınca.”

 

Niteleme Sıfatları

Niteleme sıfatları, varlıkların rengini, biçimini, durumunu veya kısaca “nasıl” olduklarını ifade eder. Bir sıfatın niteleme sıfatı olup olmadığını belirlemek için, ilgili isme “Nasıl?” sorusu sorulur.

Örneğin:

  • okul öncesi eğitim
  • ekmek arası döner
  • sahibinden satılık araba

Not: Unvan sıfatları da niteleme sıfatı olarak kabul edilir. Unvan kelimeleri büyük harfle yazılır.

Adlaşmış (İsimleşmiş) Sıfat

Niteleme sıfatlarının nitelediği isim bazen cümle içerisinde düşebilir. Bu durumda, niteleme sıfatına isimdeki çekim ekleri eklenir ve adlaşmış sıfat halini alır.

Örnekler:

  • “Güzeller içinden bir seni seçtim.” Bu örnekte “güzeller” sözcüğü, “güzel kadınlar” veya “güzel erkekler” .
  • “Doktor, hastaları muayene etmek için odaya geldi.” Burada “hastalar” ifadesi, “hasta insanlar” anlamını taşır.

Belirtme Sıfatları

Belirtme sıfatları, adları sayı, soru, belirsizlik veya işaret yönünden belirler.

İşaret (İm) Sıfatı

Varlıkları işaret ederek belirtir. İşaret sıfatlarını bulmak için genellikle “Hangi?” sorusu kullanılır.

Asıl İşaret Sıfatları:

  • “Bu”, “şu”, “o”, “öteki”, “beriki”, “dünkü”, “yarınki”, “akşamki”.

Tarz Anlamlı İşaret Sıfatları:

  • “Böyle”, “şöyle”, “öyle”.

Not: Yakın varlıklar için “bu”, biraz uzakta olan varlıklar için “şu”, daha uzaktaki veya konuşma esnasında orada olmayan varlıklar için ise “o” sıfatı kullanılır.

Belgisiz (Belirsiz) Sıfat

Adları tam olarak değil, ancak yaklaşık bir biçimde belirten sıfatlardır.

Örnekler:

  • “Bütün”, “hiçbir”, “her”, “çoğu”, “başka”.

Not: “Bir” sözcüğü kesin sayı anlamı veriyorsa sayı sıfatı, vermiyorsa belgisiz sıfat olarak kullanılır. Sayı sıfatı olan “bir” yerine “iki”, “üç”, “on” gibi sayılar getirilirse anlam bozulmaz.

Soru Sıfatı

Adların sayısını, sırasını veya ölçüsünü belirten sıfatlardır. “Kaç?” sorusu ile bulunur.

Asıl Sayı Sıfatları:

  • “Üç”, “beş”, “on”.

Sıra Sayı Sıfatları:

  • “Üçüncü”, “ilk”, “son”.

Üleştirme Sayı Sıfatları:

  • “Birer”, “ikişer”.

Kesir Sayı Sıfatları:

  • “Beşte iki”, “yüzde doksan”, “yarım”, “çeyrek”, “tam”.

Sıfatlarda Anlam Özellikleri

  • Eşitlik Derecesi: “-kadar”, “-gibi”.
  • Üstünlük Derecesi: “-den daha”.
  • En Üstünlük Derecesi: “en”.
  • Aşırılık Derecesi: “pek”, “çok”, “oldukça”, “epey”, “az”, “gayet”.

Not: Bu ekler, iki nesne arasında niceliğin veya niteliğin karşılaştırılmasını sağlar.

Küçültme: “-cik”, “-ce”, “-imsî”, “-imtrak”, “-cek” ekleriyle yapılır.

Tekrar (İkileme) Yoluyla Pekiştirme: Örneğin, “iri iri gözler”.

“-mi” Eki Yardımıyla Pekiştirme: Örneğin, “güzel mi güzel yemek”.

“Ama” Sözcüğü Yardımıyla Pekiştirme: Örneğin, “nefis ama nefis tatlı”.

“m”, “p”, “r”, “s” harfleri yardımıyla pekiştirme: Örneğin, “yemyeşil”, “sapsarı”, “tertemiz”, “masmavi”, “sapasağlam”, “gepegenç”, “karmakarışık”, “abuk sabuk”, “rengarenk”.

Not: Sıfatlar, zamirleri de niteleyebilir. Örneğin, “Hiçbir şey senden daha önemli değildir.”

Not: Bir sıfat birden fazla ismi niteleyebilir. Örneğin, “Yeni evimizin geniş odaları, salonları, koridorları vardı.”

Not: Bir isim, hem niteleme hem de belirtme sıfatı alabilir. Örneğin, “Yaşlı bir adam yolun kıyısından yürüyordu.”

Not: Bir sıfatın olduğu her yerde bir sıfat tamlaması oluşur.

Zarflar

Zarflar, eylemleri, eylemsileri, sıfatları veya kendi türünden sözcükleri çeşitli yönlerden belirten sözcüklerdir. “Daha” ve “en” gibi üstünlük zarfları, miktar zarfları olarak kabul edilir.

Durum (Niteleme) Zarfı

Eylemin, eylemsinin, sıfatın veya zarfların niteliğini belirtir. “Nasıl?” sorusuyla bulunur.

Örnekler:

  • “Belki bir gün özlersin.”
  • “Onu mutlaka aramalısın.”
  • “Yorgun görünen öğrencilere izin verildi.”
  • “Polisi gören hırsız koşarak uzaklaştı.”

Zaman Zarfı

“Ne zaman?” sorusunun yanıtıdır.

Örnekler:

  • “Önceleri bu durumdan mustaripti.”
  • “Şimdi gelebilirsin.”
  • “Otobüs birazdan burada olacak.”
  • “Artık sevmeyeceğim.”

Miktar (Azlık-Çokluk) Zarfı

Eylemlerin anlamlarını miktar yönünden tamamlar. “Ne kadar?” sorusuyla bulunur.

Örnekler:

  • “Gayet”, “oldukça”, “epey”, “biraz”, “az”.
  • “Çok düşün, az söyle.”

Yer-Yön Zarfı

Eylemlerin yerini ve yönünü belirtir.

Örnekler:

  • “Yukarı”, “aşağı”, “ileri”, “geri”, “dışarı”, “içeri”, “öte”, “beri”.

Not: Yer-yön belirteçleri ikileme biçiminde kullanıldığında, yer-yön belirteci olarak kabul edilmez.

Örnekler:

  • “Kamyon geri geri gidiyor.” (Bu örnekte “geri geri” durum zarfıdır.)
  • “İleri geri konuşuyor.” (Bu örnekte “ileri geri” durum zarfıdır.)

Soru Zarfı

Soru zarfları, diğer zarfları bulmak için sorduğumuz soruların cümlede yer almış biçimleridir.

Örnekler:

  • “Nasıl?”, “Ne zaman?”, “Ne kadar?”, “Neden?”, “Ne?”

Soru Anlamı Katma Yöntemleri:

  • Soru Zamiriyle: “Bu kuş sesleri nereden geliyor?”
  • Soru Sıfatıyla: **”Bu resmi hangi öğrenci yapmış?”

 

Edatlar ve Bağlaçlar

Edatlar

Edatlar, cümle içinde isim veya zamirlerin anlamını belirten ve diğer kelimelerle ilişkilerini düzenleyen önemli dil unsurlarıdır. İşte başlıca edatlar:

  • “gibi”: Bu edat, bir şeyin benzerliğini ifade eder. “Bunu bir şair gibi düşündü.”
  • “sanki”: Bir durumu gerçek dışı veya hayali olarak anlatır. “Sanki hiç gitmeyecekmiş gibi davranıyordu.”
  • “göre”: İki şey arasında kıyaslama yapar. “Hava durumu, sizin hava raporunuza göre değişebilir.”
  • “kadar”: Bir şeyin sınırını veya ölçüsünü belirtir. “Bu sorun, büyüklük açısından o kadar önemli değil.”
  • “için”: Amaç veya neden ifade eder. “Bu hediye, senin için seçildi.”
  • “üzere”: Belirli bir amaçla kullanılır. “Yaz tatilini, çalışmak üzere değerlendiriyor.”
  • “ile”: İki varlık arasındaki ilişkiyi belirtir. “Arkadaşı ile sinemaya gitti.”
  • “sade”: “Bu proje sade ve anlaşılır olmalı.”
  • “sadece”: Tek ve sınırlı olduğunu ifade eder. “Sadece bu dosyayı getirdim.”
  • “bir”: Tekil bir nesneyi ifade eder. “Bir kitap bulmam gerek.”
  • “tek”: Yalnızca bir tane olduğunu belirtir. “Tek bir yanlış bile kabul edilemez.”
  • “denli”: Miktar veya derece belirtir. “Onun başarısı, zorluk derecesine denli.”
  • “değin”: Sınır veya ölçü belirtir. “Gün batımına değin burada kalacağız.”
  • “-e doğru”: Yön belirler. “Yola çıktı, evine doğru ilerliyor.”
  • “-e karşı”: Bir şeyin karşısında olduğunu ifade eder. “Onun bu davranışları, benim fikirlerime karşı.”
  • “-e karşın”: Zıtlık belirtir. “Yüksek fiyatlarına karşın, bu mağazayı tercih ediyorum.”
  • “-e rağmen”: Bir engelle karşılaşılmasına rağmen. “Yağmura rağmen dışarı çıktık.”
  • “-e değin”: Sınır belirtir. “Gün batımına değin burada kalacağız.”
  • “-den dolayı”: Neden belirtir. “Bu başarısızlık, yetersiz çalışma nedeniyle.”
  • “-den başka”: Alternatif belirtir. “Bu yoldan başka bir alternatif yok.”
  • “yalnız”: Tek başına olduğunu belirtir. “Bu iş, yalnızca senin sorumluluğunda.”
  • “yoksa”: Alternatif veya soru anlamı taşır. “Bu yüzden mi bu kadar üzgünsün, yoksa başka bir neden mi var?”

Not: “Sadece” anlamına gelen tüm sözcükler ilgeçtir. Örneğin, “sade”, “yalnız” gibi.

Not: “değil” ve “mi” sözcükleri her durumda ilgeç olarak kullanılır. “Bu kitabın dili yalın değil.”

Not: “Yoksa” ve “sanki” sözcükleri cümle başında kullanıldığında edat olarak işlev görür. “Sanki kazandı da kazanmış gibi konuşuyor.”

Not: Cümlede edat çıkarıldığında anlam bozulur, ancak bağlaç çıkarıldığında anlam bozulmaz.

Bağlaçlar

Bağlaçlar, cümle içindeki sözcükleri, sözcük gruplarını, cümle öğelerini ve cümleleri birbirine bağlayan dil unsurlarıdır. İşte başlıca bağlaçlar:

  • “ve”: Eşitlik ve ilgi belirtir. “Ali ve Ayşe sinemaya gidecek.”
  • “ile”: İlişki belirtir. “Onunla konuşacağım.”
  • “ki”: Açıklama ve neden belirtir. “Öyle düşündüm ki, başka bir seçenek göremiyorum.”
  • “de”: Ek bilgi veya ilgi belirtir. “Ben de aynı fikirdiyim.”
  • “oysa”: Zıtlık belirtir. “Konu bu kadar basit, oysa sen çok karışık düşünüyorsun.”
  • “halbuki”: Zıtlık veya çelişki belirtir. “O kitap çok kalın, halbuki okuması çok keyifli.”
  • “lâkin”: Zıtlık veya çelişki belirtir. “Bunu yapabilirsin, lâkin dikkatli olmalısın.”
  • “fakat”: Zıtlık belirtir. “Hava güzel, fakat soğuk.”
  • “üstelik”: Ek bilgi veya ilgi belirtir. “Onu aldım, üstelik hediye de verdim.”
  • “hatta”: Ek bilgi veya ilgi belirtir. “Evde temizlik yaptım, hatta yemek de pişirdim.”
  • “çünkü”: Neden belirtir. “Bu proje çok önemli çünkü işimizi kolaylaştıracak.”
  • “kaldı ki”: Ek bilgi veya ilgi belirtir. “Bu iş zor, kaldı ki senin deneyimin var.”
  • “ama”: Zıtlık veya çelişki belirtir. “Çalıştım ama başarılı olamadım.”
  • “ya da”: Alternatif belirtir. “Sinema ya da tiyatroya gitmek istiyorum.”
  • “gel gör ki”: Çelişki belirtir. “Tüm hazırlıklar yapıldı, gel gör ki ekip eksik.”
  • “gelgelelim”: Çelişki belirtir. “Hava güzel, gelgelelim trafik oldukça yoğun.”
  • “veya”: Alternatif belirtir. “Tatile bu yıl yurt içi veya yurt dışı gitmek istiyorum.”
  • “dahi”: Ek bilgi veya ilgi belirtir. “Bu konuyu dahi konuşabiliriz.”
  • “bile”: Ek bilgi veya ilgi belirtir. “Yapabilirsin, bu bile bir çözüm.”

Duygular ve Çağrılar

Duyguları, çağrıları, buyrukları ve yasaklamaları ifade eden sözcüklerdir. Tek başlarına genellikle anlam bildirmezler:

  • “A!”
  • “Aaa!”
  • “Ah!”
  • “Eh!”
  • “Aman!”
  • “Hey!”
  • “Haydi!”
  • “Hişt!”
  • “Of!”
  • “Eyvah!”

Eylemler (Fiiller)

Eylemler veya fiiller, bir eylemi, durumu veya oluşu bildiren ve kip ile kişi ekleri alabilen dil unsurlarıdır. Eylemler kılış, durum ve oluş olarak üç gruba ayrılır.

Kılış (İş) Eylemleri

Kılış eylemleri, öznenin yaptığı işten başka bir varlığın etkilendiği eylemlerdir ve nesne alabilirler. Örnekler:

  • “boyamak”: “Resmi boyamak zorundayım.”
  • “delmek”: “Kapıyı delmek gerekiyor.”
  • “bozmak”: “Duvardaki tabloyu bozmuş.”
  • “yapmak”: “Ödevleri yapmalısın.”
Durum Eylemleri

Durum eylemleri, öznenin içinde bulunduğu koşulları anlatır ve genellikle insanlar için kullanılır. Bu eylemler nesne almazlar. Örnekler:

  • “oturmak”: “Sandalye üzerinde oturuyor.”
  • “uyumak”: “Geceyi yatağında uyuyarak geçirdi.”
  • “dikilmek”: “Ağaç dikilmekte.”
  • “gelmek”: “Arkadaşım eve geliyor.”
Oluş Eylemleri

Oluş eylemleri, bir varlığın değişimini veya farklılaşmasını bildirir. Örnekler:

  • “solmak”: “Çiçekler soldu.”
  • “morarmak”: “Gözüm morarmış.”
  • “yeşermek”: “Bitkiler yeşermeye başladı.”
  • “uzamak”: “Gölge uzuyor.”

Not: Bir kök eyleme getirilen yapım ekleri, o eylemi kılış, durum veya oluş eylemlerinden birine dönüştürebilir. Örneğin:

  • “uzatmak”: “Bir eşyayı uzatmak” bir kılış eylemidir.
  • “uzanmak”: “Bir yere uzanmak” bir durum eylemidir.
  • “uzamak”: “Bir şeyin uzaması” bir oluş eylemidir.

Not: Eylemler -yor ve mastar eklerini alabilirler; bu durum, onları ad soylu sözcüklerden ayırır. Örneğin, “gelmek” ve “konuşmak” biçimindeki eylemler, eylemsi olarak kabul edilir.

Not: Eylemler çekimlenebilir. Çekimli fiil, kip ve kişi ekleri alarak durumunu belirtir. “Eylem + Kip Eki + Kişi Eki” genel çekimleme kuralıdır.

Kipler, eylemin zamanını veya dilek durumunu belirten eklerdir. İki gruba ayrılır:

Haber (Bildirme) Kipleri

Eylemin hangi zamanda yapıldığını belirtirler:

  • Görülen (Belirli) Geçmiş Zaman Kipleri: “geldim, geldin, geldi” gibi. Anlatılan kişi eylemi görmüştür veya biliyordur.
  • Öğrenilen (Belirsiz, Rivayet) Geçmiş Zaman Kipleri: “gelmişim, gelmişsin, gelmiş” gibi. Sonradan öğrenme anlamı taşır.
  • Şimdiki Zaman Kipi: “gidiyorum, gidiyorsun, gidiyor” gibi. Eylemin söylenme ve gerçekleştirilme zamanı aynıdır.
  • Gelecek Zaman Kipi: “geleceğim, geleceksin, gelecek” gibi. Eylem henüz gerçekleşmemiştir.
  • Geniş Zaman Kipi: “gelirim, gelirsin, gelir” gibi. Eylem, tüm zamanlar için geçerlidir.
Dilek (Tasarlama) Kipleri

Eylemin gerçekleşmesi için koşul veya istek bildirirler:

  • Dilek-Şart Kipi: “Ah bir zengin olsam.”
  • Gereklilik Kipi: “Yemeğini bitirmelisin.”
  • İstek Kipi: “Allah razı ola.”
  • Emir (Buyruk) Kipi: “Lütfen gidiniz.”

Not: Kipler zaman anlamı bildirip bildirmemelerine göre ayrılır. Haber kipleri zaman anlamı bildirirken, dilek kiplerinde zaman kavramı yoktur.

Not: Eylemler çekimlenebilir. Çekimli fiil, kip ve kişi ekleri ile belirtilir. Kip ekleri sadece eyleme ve ek eyleme gelebilir.

 

Dilek (Tasarlama) Kipleri:

Dilek-Koşul (Şart) Kipi: Bu kip, eylemin gerçekleşmesinin belirli bir ön koşula bağlı olduğunu ifade eder. Bu anlamı oluşturmak için kullanılan ekler (-se) ve (-sa) şeklindedir. Örneğin, “Ah bir zengin olsam.” cümlesinde eylemin gerçekleşmesi, zengin olma koşuluna bağlı olarak belirtilmiştir.

Gereklilik Kipi: Eylemin yapılmasının zorunlu olduğunu belirtir. Bu anlamı ifade etmek için kullanılan ekler (-meli) ve (-malı) şeklindedir. Örneğin, “Yemeğini bitirmelisin.” cümlesinde, yemek yeme zorunluluğu vurgulanmıştır. Gereklilik kipinin bazı durumlarda ihtimal anlamı da katabileceğini belirtmek önemlidir. Örneğin, “Yanındaki babası olmalı.” cümlesinde, babanın yanındaki kişi ihtimali öne çıkmaktadır.

İstek Kipi: Bu kip, eylemin bir dilek ya da isteği ifade etmek amacıyla kullanılır. İstek kipini oluşturmak için (-e) ve (-a) ekleri kullanılır. Örnek olarak, “Allah razı ola.” veya “Hadi rast gele!” cümlelerinde eylemler bir dilek ya da isteği ifade etmektedir.

Emir (Buyruk) Kipi: Emir kipi, herhangi bir ek kullanmadan eylemin bir buyruk ya da talimat olarak ifade edilmesini sağlar. Örneğin, “Lütfen gidiniz.”, “Bizi bekleyin.”, veya “Dur, oturma oraya!” cümlelerinde eylemler bir emir veya buyruk olarak ifade edilmiştir.

Eylemlerde Anlam Kayması: Bir eylem kipinin kendi anlamının dışında, başka bir kipin anlamını vermesi durumudur. Örneğin, “Yarın seni burada bekliyorum.” cümlesinde şimdiki zaman kipi, gelecek zaman anlamında kullanılmıştır. Başka bir örnek olarak, “Sanatçı, yıllar önce burada doğar.” cümlesinde geniş zaman kipi, geçmiş zaman anlamında kullanılmıştır.

Ek Eylem: Kök hâlindeki eylemlere eklenen eklerin, eylemi farklı bir biçimde kullanma işlevi vardır. Ek eylemin iki temel görevi bulunmaktadır:

  1. Basit çekimli eylemleri, bileşik çekimli hale getirir. Örneğin, “Bek-li-yor-du” ve “Gel-ecek-miş” örneklerinde “-du” ve “-miş” ekleri ek eylemdir.
  2. Ad soylu sözcükleri yüklem yapar. Örneğin, “Bugün hava çok serindi.” cümlesinde “serin” sıfat olarak kullanılmaktadır.

Basit Çekimli Eylem: Tek bir kip eki içeren eylemdir ve “eylem + kip eki + şahıs eki” şeklindedir. Örnekler: “gittim, geldim, gördüler, yapacaklar…”

Bileşik Çekimli (Zamanlı) Eylem: Birden fazla kip eki içeren eylemler olup, “eylem + kip eki + kip eki + şahıs eki” şeklindedir. Örnekler: “biliyordum, gelecektin, yapacakmış, giderdiniz…”

Hikâye Bileşik Zamanlı Eylem: İkinci kip “-di” kipidir. Örnekler: “tanışmıştım, buluşacaktınız, seviyorduk, otursaydınız…”

Rivayet Bileşik Zamanlı Eylem: İkinci kip “-miş” kipidir. Örnekler: “buluşacakmışsınız, seviyormuş, otursaymışlar…”

Şart Bileşik Zamanlı Eylem: İkinci kip “-sa” kipidir. Örnekler: “tanışmışsak, buluşacaksalar, seviyorsa, kalırsak…”

Katmerli Bileşik Zaman: Üçlü kiptir ve Türkçede sık karşılaşılmaz. Örnek: “Gel-ecek-idi-ise” (gelecek zamanın hikâyesinin koşulu).

Ek Eylemin Görülen Geçmiş Zaman Çekimi: “-idi” ile yapılır. Örnekler: “mutluydum, mutluydun, mutluydu, mutluyduk, mutluydunuz, mutluydular (mutlulardı)”

Ek Eylemin Öğrenilen (Rivayet) Geçmiş Zaman Çekimi: “-imiş” ile yapılır. Örnekler: “mutluymuşum, mutluymuşsun, mutluymuş, mutluymuşuz, mutluymuşsunuz, mutluymuşlar (mutlularmış)”

Ek Eylemin Şart Kipi Çekimi: “mutluysam, mutluysan, mutluysa, mutluysak, mutluysanız, mutluysalar”

Ek Eylemin Geniş Zaman Kipi Çekimi: “mutluyum, mutlusun, mutludur, mutluyuz, mutlusunuz, mutlular”. Geniş zaman kipinde “-dir” ekinin yazımı isteğe bağlıdır. Örnekler: “Türkiye’nin başkenti Ankara’dır.” ve “Türkiye’nin başkenti Ankara.” cümlelerinin ikisi de doğrudur.

Ek Eylemin Olumsuzu: “değil” sözcüğüyle yapılır. Örnekler: “görevli değil, mutlu değilim…” Ek eylemin olumsuzu olan “değil” sözcüğü cümlede edat görevinde kullanılabilir.

Eylemsiler: Eylemlerden belirli eklerle türetilip isim, sıfat veya zarf görevinde kullanılan sözcüklerdir. Eylemsiler eylem gibi çekimlenemez ancak olumsuzluk eki alabilirler. Eylemsiler çekimlenemez.

İsim-Fiil (Adeylem): Eylemlere “-mak, -me, -iş” ekleri eklenerek ad görevinde kullanılan sözcüklerdir. Örnekler: “Kapının açılışı, öğrencinin çalışması, Türkçenin dirilişi, seni özlemek…” Bazı eylemler, adeylem eklerini alarak kalıplaşmış ve eylemsi özelliklerini kaybederek bir varlığa ad olmuştur. Örnekler: “Bu pastanenin dondurması çok güzeldir, yemelisin.”, “Çakmak almak için markete gitti.”, “Annemin dolmasını herkes çok beğenir.”, “Döner, Türklere has yemeklerdendir.”

Sıfat-Fiil (Ortaç): Eylemlerden “-an, -esi, -mez, -ar, -dik, -ecek, -miş” ekleriyle türetilip sıfat görevinde kullanılan sözcüklerdir. Örnekler: “koşar adım, baş eğmez kar çiçeği, okumuş insan, kırılan cam, öpülesi el…” Ortaçlar diğer sıfatlar gibi adlaşabilir. Örnek: “Durakta bekleyenler şimdi otobüse bindi.” Bazı ortaçlar tamlanan (iyelik) eki alabilir. Örnekler: “Yazdığım mektup, okuduğumuz kitap, aradıkları adres…” Ayrıca, sıfat-fiil eklerini alan bazı sözcükler eylemsi özelliğini kaybederek kalıcı isim olabilir. Örnek: “Evde hiç yiyecek kalmamış.” Ortaçların tamladığı isim bazen düşebilir. Örnek: “Çalışan kazanır.”

Bağ-Fiil (Ulaç, Zarf-Fiil): Zarf (belirteç) görevinde kullanılan eylemsilerdir ve “-ıp(ip), -erek, -e … -e, -meden, -meksizin, -ince, -(r) … -mez, -eli, -inceye dek, -dikçe, -ken, -den beri, -den sonra, -di mi, -den önce, -esiye…” ekleri bağ-fiil ekleri olarak kullanılır. Ulaçlar, “Ne zaman?”, “Niçin?”, “Ne kadar?” gibi sorulara cevap verir. Ancak bazı sözcükler ulaç eki almış gibi görünebilirken ulaç olmayabilir. Örnekler: “Bu görüşmeden sonuç çıkmaz.” (isim)

Yorum yapın