Sayısal Verilerden Yararlanma

Bir düşünceyi, herhangi bir şekilde tartışma yaratmayacak şekilde belgelerle ya da sayısal verilerle destekleyerek açıklamaya sayısal verilerden yararlanma yöntemi adı verilir. Bu yöntem, genellikle bilimsel verilere dayanarak bir düşüncenin daha inandırıcı hale getirilmesi için tercih edilir. Sayısal verilerden yararlanma yönteminde; istatistikler, anket sonuçları, araştırmalar, tarihler ve yüzdelik değerler kullanılarak bir konu hakkında somut ve net bilgiler verilir. Bu bilgiler sayesinde okuyucuların ikna edilmesi, konunun anlaşılması daha kolay olur.

Sayısal verilerden yararlanmanın özellikleri şunlardır:

  • Sayılar, istatistikler ve yüzdelik değerler anlatımda kullanılarak konunun daha inandırıcı hale getirilmesi hedeflenir.
  • Bu yöntem aynı zamanda bilimsel verilerden yararlanma olarak da adlandırılır, çünkü bilimsel çalışmalar genellikle sayısal ya da istatistiksel veriler içerir.
  • Sayısal verilerden yararlanma yönteminde, okuyucunun güvenini kazanmak amacıyla anket sonuçları, araştırmalar, istatistiki bilgiler gibi kanıtlardan faydalanılır.
  • Paragraflarda rakamlar, tarihler, yüzdelik değerler (% simgesiyle ifade edilen oranlar) sıkça kullanılarak konunun nicel yönü vurgulanır.
  • Sayısal verilerden yararlanma yöntemi kullanılan metinlerde, genellikle nicelik ön plandadır ve verilen sayılar düşünceyi somutlaştırmak için ana unsurlar arasında yer alır.

Sayısal Verilerden Yararlanma Yöntemi ile İlgili Örnekler

Örnek 1

İstatistikler, ülkemizdeki kitap okuma oranlarıyla ilgili yapılan yanlış algıyı ortadan kaldırmıştır. Geçen yıl, toplamda 480 milyon 257 bin 824 kitap üretilirken, e-kitap satışları da %100 artış göstermiştir. Türkiye Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri Kenan Kocatürk, kişi başına düşen kitap sayısının 6,4 olduğunu belirterek, bu verinin “Türkiye kitap okumuyor” algısını yıktığını ifade etmiştir. Ayrıca, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre, geçtiğimiz yıl Türkiye’de 42 bin 626 yeni kitap basılmıştır. Bu kitapların 14 bin 726’sını edebiyat ve retorik, 14 bin 542’sini toplum bilimleri, 2 bin 826’sını din, 2 bin 867’sini tarih ve coğrafya, bin 933’ünü psikoloji, 651’ini dil ve dil bilimi, 656’sını doğa bilimleri ve matematik, 2 bin 104’ünü teknoloji, bin 420’sini güzel sanatlar ve 901’ini genel konular üzerine yazılan eserler oluşturmaktadır. (milliyet.com.tr)

Açıklama: Sayısal verilerden yararlanma yöntemi, düşüncelerin somut verilere dayandırılması ve tartışmaya kapalı hale getirilmesi için kullanılır. Yukarıdaki paragrafta da bilimsel veriler ve istatistikler ile desteklenen sayılar, düşüncenin inandırıcılığını artırma amacını taşımaktadır. Verilen rakamlar ve yüzdelik değerler, bu anlatım biçiminin temel unsurlarını oluşturur. Bu sayede okuyucu, sunulan bilgilerin doğruluğuna daha fazla inanma eğilimi gösterir.

Örnek 2

Türkiye’de çalışan insanların az mesai yaptığı fikri, hiçbir temele dayanmayan bir yanılgıdır. Aksine, ülkemizdeki işçiler dünya standartlarına göre daha fazla mesai yapmaktadır. Mercer İnsan Kaynakları Danışmanlık Firması tarafından gerçekleştirilen Haftalık Çalışma Saatleri Analizi raporuna göre, 16 farklı ülkenin haftalık çalışma saatleri karşılaştırılmıştır. Raporda Fransa, haftada 35 saatlik çalışma süresi ile en alt sırada yer alırken, Almanya ise 38 saatlik çalışma süresi ile Fransa’yı takip etmektedir. Diğer ülkelerde ise haftalık çalışma saatleri şu şekildedir: Çin, Çek Cumhuriyeti, İtalya, Japonya, Meksika ve Amerika Birleşik Devletleri’nde çalışma süresi 40 saat olarak belirlenmiştir. (ntv.com.tr)

Açıklama: Bu örnekte de sayısal verilerden yararlanma yöntemi ile insanların çalışma saatleri hakkındaki yanlış algılar düzeltilmiştir. Rakamlar ve yüzdelik oranlar, düşünceyi destekleyerek inandırıcılığı artırma işlevi görmektedir. Bu paragrafta kullanılan sayısal veriler, insanların çalışma süreleri hakkında daha net bilgi sahibi olmalarını sağlar.

Örnek 3

Dünya genelinde akıllı telefon kullanım oranları her geçen gün artmaktadır ve Türkiye de bu artışın görüldüğü ülkeler arasındadır. 40 farklı ülkede yapılan bir araştırmaya göre, iPhone ve Android gibi internet erişimi olan telefonlara sahip olma oranı %43 olarak belirlenmiştir. Akıllı telefon sahipliği oranı en yüksek olan ülkeler şunlardır: %88 ile Güney Kore, %77 ile Avustralya, %74 ile İsrail, %72 ile Amerika Birleşik Devletleri ve %71 ile İspanya. Türkiye ise %59 ile akıllı telefon sahipliği oranında dünyada 12. sırada yer almaktadır. Afrika ve Güney Asya ülkeleri ise bu sıralamada daha alt sıralarda bulunmaktadır. Örneğin, Pakistan‘da bu oran %11, Uganda ve Etiyopya‘da ise %4 seviyesindedir. Türkiye’de 2013 yılında akıllı telefon sahiplik oranı %17 iken, 2015 yılına gelindiğinde bu oran %59’a yükselmiş, sadece iki yıl gibi kısa bir süre içinde 42 puanlık bir artış yaşanmıştır. (Pew Research Feb. 2016)

Açıklama: Yukarıdaki paragrafta, sayısal veriler kullanılarak akıllı telefon sahiplik oranlarındaki değişim gösterilmiş ve bu verilerle düşünce daha somut hale getirilmiştir. Rakamlar, yüzdelik değerler ve istatistikler bu anlatım biçiminin temel unsurlarıdır. Bu sayede düşünceler, inandırıcı ve gerçekçi bir şekilde okuyucuya aktarılmaktadır.

Bu örneklerde de görüldüğü üzere, sayısal verilerden yararlanma yöntemi, düşüncelerin somut verilere dayandırılması, tartışmaya kapalı hale getirilmesi ve inandırıcılığın artırılması amacıyla sıkça kullanılan bir anlatım biçimidir.

Yorum yapın