Klasisizm: Akıl ve Düzenin Edebiyattaki Yansıması
- yüzyılda Fransa’da filizlenen klasisizm, edebiyat dünyasında büyük bir etki yaratan bir akımdır. Bu dönemde Fransa’da siyasi alanda sağlanan istikrar, toplumsal düzenin de şekillenmesine olanak tanımıştır. Descartes’in akılcı felsefesi ve kurulan Fransız Akademisi, bu düzenin edebiyat üzerindeki yansımalarının temelini oluşturmuştur.
Klasisizmin Temel İlkeleri ve Konuları
Klasisizm, akıl, sağduyu ve doğayı esas alarak, konularını eski Yunan ve Latin kaynaklarından beslemiştir. Bu akım, “kuralcılık” olarak da bilinir ve mitoloji ile tarih, başlıca işlenen temalar arasındadır. Rönesans aristokrasisi, klasisizmin temel taşlarını oluşturarak, özellikle tiyatro ve deneme türlerinde kendini göstermiştir. “Sanat sanat içindir” anlayışı bu dönemin sanatsal felsefesini belirlerken, Boileau’nun “Aklı seviniz, yapıtlarınız değerini akıldan alsın” sözü, klasisizmin esasını net bir şekilde ifade eder.
Klasisizmin Başlıca Özellikleri
- Klasisizm, eserlerinde ahlaki bir amaç güder; bu nedenle kahramanları, fiziksel ve ruhsal sorunları olmayan seçkin bireylerdir. Sıradan insanlara bu eserlerde yer verilmez, kahramanlar genellikle soylu kişilerden oluşur.
- Klasik eserlerde mükemmellik arayışı, geçmişteki türlerden esinlenmeyi beraberinde getirir; bu nedenle Yunan mitolojisindeki karakterler sıkça işlenir.
- Eserlerin konularının gerçek değil, gerçeğe benzer olması önem taşır; bu bakımdan gerçekçilikten ziyade idealize edilmiş bir tasarım benimsenir.
- Klasisizmde insan dışındaki unsurlar genellikle önemsenmez; doğa, giysi ve dekor unsurları ikincil planda kalır.
- Biçimsel mükemmellik, klasik yapıtlarda ana hedeflerden biridir. Sanat, doğanın taklidi olarak algılanır; fakat bu doğa, insanın iç doğasıdır.
- Klasik akımda konu değil, konunun işleniş biçimi önemlidir. Türk edebiyatındaki gibi aynı olay birden fazla şekilde anlatılabilir.
- Dil ve üslup, klasik eserlerde kusursuz bir biçimde işlenmiştir. Dili açık, yalın ve soylu olan klasikçiler, gereksiz sözlerden kaçınarak sade ve ağırbaşlı bir üslup benimsemişlerdir.
- Klasisizmde sanatçılar, eserlerinde kişiliklerini gizleyerek ortak duygulara yönelmişlerdir; bireysel tutkularını bir kenara bırakarak toplumsal duyguları yansıtırlar.
- Sosyal ve fiziksel çevre klasik eserlerde genellikle yer bulmaz.
- Klasik yapıtlarda değişmeyen karakter tipleri oluşturulur; bu tipler her zaman, her yerde geçerli olarak anlatılmak istenir.
- Klasik kahramanlar, dış görünüşleriyle değil, ruhsal özellikleriyle öne çıkar. Cimrilik, hırs gibi insani özellikler, bu kahramanların temel nitelikleri arasındadır.
- Klasisizmde komedi ve tragedya türleri önemli bir yer tutar; bu türlerde üç birlik kuralı (yer, zaman, olay) titizlikle uygulanır.
- Roman türü, klasisizmde gelişim göstermemiştir. Klasisizmin temel ilkeleri arasında akılcılık, soyluluk, açıklık, evrensellik, ölçülülük ve idealizm bulunur.
- Klasisizmde ana dil esas alınır; sıradan insanlar değil, soylu ve eğitimli bireyler bu akımda temsil edilir.
- Klasik eserlerde aklın denetiminden geçmeyen hiçbir duyguya yer verilmez; kaba ve çirkin sözcüklere de asla yer yoktur.
- Din dışı temalar, klasisizmde önemli bir yer kaplar; Descartes’in akılcılığı, klasisizmin düşünsel temellerini oluşturur.
Dünya Edebiyatında Klasisizm ve Temsilcileri
Boileau: Eleştiri ve yergi konusunda yetkin bir kalem olan Boileau, Şiir Sanatı adlı eseriyle dikkat çeker.
Molière: Dünya edebiyatının en ünlü komedi yazarlarından biridir. Eserlerinde gülünç karakterler ve gelenekler üzerine yoğunlaşır. Gülünç Kibarlar, Tartuffe, Don Juan, Zoraki Tabip, Cimri gibi eserleri onun ustalığını yansıtır.
La Fontaine: Hayvanların hikâyeleri aracılığıyla insanın kusurlarını irdeleyen La Fontaine, 12 ciltlik Fabllar eseriyle büyük bir şöhret kazanmıştır.
Racine: Trajedi türünde öne çıkan bir yazar olan Racine, derin duygusal temalarla eserlerini zenginleştirir.
La Bruyère: Roman türünde önemli eserler vermiş bir yazardır; karakter derinliği ve sosyal gözlemleriyle dikkat çeker.
Madame de La Fayette: Fransız edebiyatının önemli kadın yazarlarından biri olan Madame de La Fayette, en çok Princesse de Clèves adlı eseriyle tanınır.
Bossuet: Ahlakçı bir yazar olan Bossuet, hitabet yeteneğiyle öne çıkar.
Fénelon: Klasik akıma bağlı kalarak yazan Fénelon, Tercüme-i Telemak adlı eseriyle dikkat çekmiştir.
Descartes: Felsefede akılcılığın önde gelen temsilcilerindendir; eserleri, klasisizmin düşünsel temellerini oluşturur.
Pascal: Düşünceler adlı eseriyle felsefi tartışmalara katkı sağlamıştır.
Corneille: Fransız trajedisinin öncüsü olan Corneille, eserlerinde güçlü kahramanları işlemiştir. Le Cid, Horace, Cinna gibi eserleri bu akımın öne çıkan örneklerindendir.
Türk Edebiyatında Klasisizm ve Temsilcileri
Klasisizmin Türk edebiyatındaki yansımaları sınırlı kalmıştır. Şinasi, Ahmet Vefik Paşa ve Direktör Ali Bey, klasisizmi Türk edebiyatına tanıtan önemli isimlerdir.
Şinasi: Şair Evlenmesi adlı eseri, klasik tiyatro anlayışına önemli bir katkıda bulunur. Bu eser, Şinasi’nin La Fontaine’den çevirdiği bir eserdir.
Ahmet Vefik Paşa: Molière’den yaptığı çevirilerle tanınan Ahmet Vefik Paşa, Türk edebiyatında klasisizmin temsilcilerindendir.
Direktör Ali Bey: Molière’den çevirdiği Kokana Yatıyor adlı eseriyle ön plana çıkmış, klasisizmin Türk edebiyatındaki önemli temsilcileri arasında yer almıştır.
Klasisizm, akıl, düzen ve estetiği ön plana çıkararak, edebiyatı evrensel bir düzleme taşımıştır. Bu akım, insanın ruhunu ve karakterini anlamak için yapılan derin gözlemleri, insanın doğasına dair bir sorgulama ile birleştirerek edebi dünyaya büyük katkılarda bulunmuştur.
Klasisizm (Kuralcılık) Nedir?
Klasisizm, 17. yüzyılda Fransa’da ortaya çıkan ve antik Yunan ile Roma sanatını ve edebiyatını örnek alan bir sanat ve edebiyat akımıdır. Klasisizm, akla, mantığa ve ölçülülüğe büyük önem verir; sanat eserlerinin belli kurallar ve ölçütler çerçevesinde şekillenmesi gerektiğini savunur. Bu akım, özellikle tiyatro, şiir ve nesirde etkili olmuş, sanatın ve edebiyatın insanın ahlaki gelişimine katkı sunması gerektiği fikrini benimsemiştir.
Klasisizmin Özellikleri
- Akıl ve Mantık Ön Plandadır: Klasisizmde duygusallık ve bireysel tutkular yerine akıl ve mantık ön plandadır. Sanatın amacı, insanı eğitmek ve doğruyu göstermek olarak kabul edilir.
- Kuralcılık ve Ölçülülük: Klasisizm, sanat ve edebiyatın belirli kurallar çerçevesinde oluşturulmasını savunur. Eserlerde düzen, denge, simetri ve ahenk aranır. Klasik sanatçılar, konuları işlerken kurallara uygun hareket ederler.
- İdealize Edilen Karakterler: Klasisizmde karakterler, insan doğasının en erdemli ve idealize edilmiş hallerini temsil eder. Kahramanlar, genellikle ahlaki olarak üstün, mantıklı ve örnek teşkil eden kişilerdir.
- Evrensel İnsan Doğası: Klasisizmde insan doğasının zaman ve mekândan bağımsız olduğu, evrensel olduğu kabul edilir. Bu yüzden eserlerde bireysel ve özel hayatlar yerine, genel ve evrensel insan özellikleri işlenir.
- Sadeliğe ve Sade Anlatıma Önem Verilir: Klasik eserlerde dil sade ve anlaşılır olmalıdır. Sanatın bir süs unsuru değil, insana doğruyu ve güzeli göstermek için bir araç olduğuna inanılır.
- Sanatta Ahlakî Bir Amaç: Klasik sanatın amacı, toplumu eğitmek ve insanı ahlaki olarak doğruya yönlendirmektir. Bu nedenle eserlerde ahlaki değerler sık sık vurgulanır.
- Tiyatroda Üç Birlik Kuralı: Klasik tiyatroda zaman, mekân ve olayın birliğine büyük önem verilir. Bu kurala göre, bir tiyatro eserinin tek bir olay etrafında, tek bir mekânda ve 24 saat içinde geçmesi gerekmektedir.
- Doğanın Taklidi: Klasisizmde sanat doğayı taklit eder, ancak bu taklit doğrudan değil, idealize edilmiş bir doğadır. Sanatçılar, doğada var olan güzellikleri ve kusurları ayıklayarak, evrensel güzelliği bulmaya çalışırlar.
Klasisizmin Temsilcileri
1. Pierre Corneille (1606-1684)
Fransız tiyatro yazarı Corneille, klasisizmin tiyatroda en önemli isimlerinden biridir. “Le Cid” adlı eseriyle tanınan Corneille, eserlerinde erdemli karakterleri ve ahlaki çatışmaları işler.
2. Jean Racine (1639-1699)
Racine, Fransız tiyatrosunun en önemli klasisizm temsilcilerinden biridir. Eserlerinde güçlü karakterler ve duygusal çatışmalar işlenir. “Andromaque” ve “Phèdre”, onun önemli trajedilerinden bazılarıdır. Racine, eserlerinde trajik bir bakış açısı sunarken aynı zamanda akılcılığı ve düzeni ön planda tutar.
3. Molière (1622-1673)
Fransız komedi yazarı Molière, klasisizmin tiyatrodaki en önemli isimlerinden biridir. “Cimri”, “Tartuffe” ve “Hastalık Hastası” gibi komedilerinde insan karakterinin zaaflarını eleştirel ve mizahi bir dille işlemiştir. Molière’in eserlerinde akılcı bir yaklaşım ve ahlaki dersler ön plandadır.
4. Nicolas Boileau (1636-1711)
Fransız şair ve eleştirmen Boileau, klasisizmin kuramsal temellerini oluşturmuştur. “Sanatın Kuralları” (L’Art poétique) adlı eseri, klasisizmin estetik kurallarını belirleyen önemli bir manifestodur. Sanatçının eserlerinde kurallara sadık kalması gerektiğini savunur.
5. Jean de La Fontaine (1621-1695)
Fransız fabl yazarı La Fontaine, “Fabllar” adlı eseriyle tanınır. Fabllarında insan doğasını alegorik bir dille anlatan La Fontaine, didaktik ve ahlakçı bir anlatı tarzını benimsemiştir. Onun fablları, ahlakî dersler verirken aynı zamanda sadelik ve doğallık ilkelerine bağlıdır.
6. René Descartes (1596-1650)
Descartes, Fransız filozof ve matematikçi olarak klasisizmin düşünsel zeminini hazırlayan isimlerden biridir. “Düşünüyorum, öyleyse varım” (Cogito ergo sum) sözüyle tanınan Descartes, akılcılığı ön plana çıkaran felsefesiyle klasisizmin temel ilkelerinin oluşmasına katkıda bulunmuştur.
Türk Edebiyatında Klasisizm
Klasisizm, Batı edebiyatında olduğu kadar Türk edebiyatında yaygın olarak etkili olmasa da, Tanzimat döneminde klasik anlayışın izleri görülmüştür. Tanzimat Dönemi’nde Batı’ya yönelen Türk edebiyatçılar, özellikle tiyatroda klasisizmin etkisi altında kalmışlardır.
- Şinasi, Türk edebiyatında akılcılığı ve ölçülülüğü savunan bir isim olarak klasisizme yakın bir duruş sergilemiştir. “Şair Evlenmesi” adlı eseri, klasisizmin etkilerini taşıyan bir tiyatro örneği olarak kabul edilir.
Klasisizmin Etkisi
Klasisizm, sanat ve edebiyatın kuralcı ve mantık odaklı bir yaklaşım geliştirmesine öncülük etmiştir. Aydınlanma Çağı’nın da temelini oluşturan akılcılık anlayışı, klasisizmin pek çok sanatçı ve düşünürü etkilemesine neden olmuştur. Bu akımın etkisi, özellikle Rönesans ve Aydınlanma dönemlerinde zirveye ulaşmıştır ve sanatın yanı sıra felsefeyi, bilimi ve toplumu derinden etkilemiştir.
Klasisizm, sanatı ve edebiyatı belli kurallara göre düzenlemeyi, akıl ve mantıkla hareket etmeyi, ölçülü ve dengeli bir anlatım sergilemeyi savunan bir akımdır. Bu akım, insanın doğasını idealize etmeyi, eserlerin topluma ahlaki dersler vermesini ve sanatta evrensel bir güzellik arayışını ön plana çıkarmıştır. Klasisizm, sanatın sadece estetik değil, aynı zamanda öğretici bir amacı olması gerektiğini savunan önemli bir akım olarak edebiyat tarihine geçmiştir.