Gevheri Kimdir? Şiir Örnekleri ve Edebi Kişiliği

Gevheri: Türk Şiirinde İz Bırakan Bir Şair

Gevheri (?-1720), doğum ve ölüm tarihleri hakkında kesin bilgiler bulunmayan bir şairdir. 17. yüzyılın ikinci yarısı ile 18. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olduğu düşünülmektedir. Asıl adı Mehmet olan Gevheri’nin Kırımlı olduğu tahmin edilmektedir.

Seyahatleri ve Ünü

Gevheri’nin şiirlerinden anlaşıldığına göre, Arabistan, Şam ve Rumeli gibi yerler dahil olmak üzere yurt içinde geniş bir coğrafyada seyahat etmiştir. Kendisi, en yüksek mekanlarda bile adını duyurmuş tanınmış bir şair olarak bilinir.

Eğitim ve Şiir Anlayışı

Medrese eğitimi aldığı anlaşılan Gevheri, aruz ölçüsüyle yazdığı şiirlerinde hece ölçüsüne göre daha az başarılı olmuştur. Şiirlerinde hece veznini semai ve koşma türlerinde kullanırken, divan, kalenderi, semai ve gazel türlerinde ise aruz veznini tercih etmiştir.

Şiirlerinin Teması

Gevheri, toplumsal olaylara pek ilgi göstermemiştir; onun şiirlerinde aşk, sevgili, ayrılık ve doğanın güzellikleri ön plandadır. Divan Edebiyatı‘nın özellikle Fuzuli‘nin etkisinde kalarak kaleme aldığı şiirlerinde aruz ölçüsü, yabancı kelimeler ve mazmunlar sıkça görülmektedir. Arapça ve Farsça kelimelerin bolca kullanılması dikkat çekmektedir.

Hece Ölçüsü ve Sanatı

Gevheri, sanatında en büyük gücünü hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerde göstermektedir. Bu türdeki eserleri, saz şairleri için birer örnek teşkil etmektedir. Koşma, türkü ve semai türlerinde divan şiirinin izleri bariz bir şekilde görülmektedir.

Musiki ile İlişkisi

Gevheri, ince bir üslup benimsemiş olup, musikiyle yakından ilgilenen bir şairdir. Pek çok makam kullanan Gevheri’nin, adını taşıyan bir müzik makamı da bulunmaktadır.

Gevheri: 17. Yüzyılın Önemli Halk Ozanlarından Biri

Gevheri, Türk halk edebiyatının en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilir. 17. yüzyılda yaşamış olan Gevheri, hem aruz hem de hece ölçüsüyle şiirler yazmış, geniş bir kitleye hitap etmiştir.

Hayatı Hakkında Bilinmeyenler

Gevheri hakkında kesin doğum ve ölüm tarihleri bilinmemektedir. Hatta asıl adının bile kesin olarak bilinmemesi, onun hakkında merak uyandıran bir figür olmasını sağlamıştır. Bazı kaynaklarda Mustafa, bazı kaynaklarda ise Mehmet olarak geçmektedir. Nereli olduğu konusunda da kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, İstanbul, Kırım veya devşirme olduğu yönünde tahminler bulunmaktadır.

Eserleri ve Özellikleri

Gevheri, hem divan şiirleri hem de halk şiirleri yazmıştır. Özellikle koşma, türkü ve mani türündeki şiirleriyle tanınır. Şiirlerinde aşk, ayrılık, doğa, sosyal eleştiri gibi birçok temaya yer vermiştir.

  • Aruz ve Hece Ölçüsü: Gevheri, hem aruz hem de hece ölçüsüyle şiirler yazmıştır. Ancak daha çok hece ölçüsüyle yazdığı şiirler ile tanınır.
  • Halk Dili: Şiirlerinde halkın günlük konuşma dilini kullanmış, bu sayede şiirleri herkes tarafından kolayca anlaşılır hale getirmiştir.
  • Geniş Tematik Düşünce: Aşk, ayrılık, doğa gibi klasik temaların yanı sıra, dönemin siyasi ve sosyal olaylarına dair de şiirler yazmıştır.
  • Musiki İlişkisi: Gevheri, sadece bir şair değil, aynı zamanda musikiyle de yakından ilgilenmiştir. Hatta kendi adını taşıyan bir de musiki makamı bulunmaktadır.

Neden Önemli?

Gevheri, Türk halk edebiyatında önemli bir yere sahiptir çünkü:

  • Üretkenliği: Çok sayıda şiir yazmış ve geniş bir şiir repertuvarına sahip olmasıyla bilinir.
  • Dil Kullanımı: Halk dilini şiire başarıyla yansıtarak, halkın gönlünde taht kurmuştur.
  • Çok Yönlülüğü: Hem divan şiirleri hem de halk şiirleri yazmasıyla Türk edebiyatına önemli katkılar sağlamıştır.
  • Musikiyle İlişkisi: Şiirlerini müziğe uyarlayarak, halk arasında daha yaygın bir şekilde bilinmesini sağlamıştır.

Sonuç olarak, Gevheri, 17. yüzyılın önemli halk ozanlarından biridir. Hem aruz hem de hece ölçüsüyle yazdığı şiirler, geniş bir kitleye hitap etmiş ve Türk edebiyatının zenginleşmesine katkıda bulunmuştur.

 

Gevheri’nin Şiirlerinden Örnekler

Örnek 1

NE KAÇARSIN BENDEN EY YÜZÜ
MÂHIM

Ne kaçarsın benden ey yüzü mâhım

Seni seven var mı benden ziyâde

Rûz u şeb durmayıp alırsın âhım

Âşıkım ağlatma bundan ziyâde

Gece gündüz birr visâle ermedim

Bülbül olup gonce gülün dermedim

Bu cefâlar nedir ben de bilmedim

Var mı ki birr zâlim senden ziyâde

Söyle murâdını ben de bileyim

İnsaf eyle çokk ağlattın güleyim

Kabul eyle sözüm kurban olayım

Haddim yoktur sana bundan ziyâde

Hercâisin gonce gülüm kokulmaz

Geçer gider hatırcığım sorulmaz

Der Gevherî mâh yüzüne bakılmaz

Yakar hüsnün beni nârdan ziyâde

Gevheri

 

Örnek 2

BUGÜN BEN BİR BAĞA GİRDİM

Bugün ben birr bağa girdim

Ne bağ duydu ne bağbancı

Gülün, şeftalisin derdim

Ne bağ duydu ne bağbancı

Bağın duvarından aştım

Kırmızı gülüne koştum

Öptüm sardım helallaştım

Ne bağ duydu ne bağbancı

Bağın kapışını açtım

Sanasın cennete düştüm

Doldurdum badesin içtim

Ne bağ duydu ne bağbancı

Seherin tan yeri attı

Bülbül elvan elvan öttü

Gevheri yükünü tuttu

Ne bağ duydu ne bağbancı

Gevheri

 

Örnek 3

BUGÜN BEN BİR GÜZEL GÖRDÜM

Bugün ben birr güzel gördüm

Hilal kaşı keman olmuş

Dili bülbül saçı sümbül

Yanağı erguvan olmuş

Dedim dilber ne ağlarsın

Sabah akşam ne inlersin

Âşık gibi ne söylersin

Gözün yaşı revan olmuş

Gonca gülün açılmakta

Hal-i hindu saçılmakta

Hep dilberler kocalmakta

Senin vasfın civan olmuş

Gevherî’yim sözüm haktır

Methedecek yerin çokk tur

Dilberlerde vefa yoktur

Bildim ahiri kan olmuş

Gevheri

 

Örnek 4

BÜLBÜL NE YATARSIN YAZ BAHAR OLDU

Bülbül ne yatarsın yaz bahar oldu

Çağrışup ötmenin zamanı geldi

Serviler yeşerdi çiçekler doldu

Cana can katmanın zamanı geldi

Benim yârim yanakları allıdır

Ak elleri deste deste güllüdür

Dertli olan bakışından bellidir

Her derdi atmanın zamanı geldi

Firkatle ağlayup şevkle gülünce

Gözümden dökülen yaşı silince

Bir dilberin elin ele alınca

Yaylaya çıkmanın zamanı geldi

 

Âşık Gevheri de gider dostuna

Gidi rakiplerin bize kastı ne

Evvelbahar çayır çemen üstüne

Sarılıp yatmanın zamanı geldi

Gevheri

 

Örnek 5

GARİP TURNA BİZİ SENDEN SORANA

Garip turna bizi senden sorana

Şimdi birr yavruya kuldur diyesin

Aşkın zincirini takmış boynuna

Devr içinde Mecnun oldur diyesin

 

Gece gündüz ağlar hiç birr dem gülmez

Unutmuş eşini dostunu bilmez

Sevmiş birr güzeli artık vaz gelmez

Âşık olmak müşkül haldir diyesin

 

Terk eylemiş eşi ile dostunu

Abdal olmuş eğne almış postunu

Gelen geçen çiğner oldu üstünü

Ayaklar altında yoldur diyesin

 

A zalim engeller yolumu bağlar

Yarimin hasreti ciğerim dağlar

Ab-ı revan olmuş durmayıp çağlar

Şol akan yaşları seldir diyesin

 

Gevheri der bilmem ben ne olduğum

Gurbet illerinde durup kaldığım

Aceplemem beyim şimdi solduğum

Bülbülün mekânı güldür diyesin

Gevheri

Yorum yapın