Gazete ve Dergi Etrafında Oluşan Yazılar
Deneme
Yazarın herhangi bir konu üzerine, samimi bir üslupla ve kesin bir sonuca varmadan kendisiyle konuşuyormuş gibi yazdığı yazılara deneme denir.
- İddiası bir şeyi kanıtlamak değildir.
- İnsan doğallığına dayanan eserlerdir.
- Eski dönemlerde denemeye “musahabe” denirdi.
- Denemeler, toplumsal meselelerden ziyade bireysel, soyut dünyalara ve içsel hesaplaşmalara odaklanır; bu yönüyle fıkralardan ayrılır.
- Fıkralar toplumsal meseleleri kişisel bir bakış açısıyla ele alırken, deneme daha çok iç dünyaya yönelik samimi bir anlatıdır.
- Deneme her konuda yazılabilir.
- Öğretici ve düşünsel yönleri vardır.
- Düşünsel bir planla yazılsa da makalelerden daha kısa olur.
- Yazar, bilimsel gerçeklerden çok kişisel görüşlerine yer verir, okuru kendi düşüncesine ikna etme kaygısı taşımaz.
- Günübirlik yazılar olup, en iyi olanları bile birkaç gün içinde unutulabilir.
- Deneme, derin bir düşünceden çok, kişinin dış dünyadaki nesnelerle girdiği bireysel bir diyaloğun ürünüdür.
- Denemelerde bilimsel yazıların sertliğine ve şematikliğine yer verilmez. Halk dili kullanılır.
- Düşünceler şiirsel, akıcı ve samimi bir dille sunulur.
- Deneme, Avrupa’da Montaigne ile başlamıştır.
- Türk edebiyatında Tanzimat sonrası, özellikle Servet-i Fünun döneminde görülür.
- Asıl gelişimini Cumhuriyet Dönemi’nde tamamlamıştır.
NOT
Dünya edebiyatında Montaigne denemenin öncüsü kabul edilir. Bizim edebiyatımızda ilk deneme örnekleri Ahmet Haşim’in “Gurabahane-i Laklakan” ve “Bize Göre” adlı eserleridir.
Türk edebiyatındaki ilk deneme kitapları:
- Ahmet Haşim: Bize Göre, Gurabahane-i Laklakan
- Refik Halit Karay: Bir Avuç Saçma, Bir İçim Su, İlk Adım, Üç Nesil Üç Hayat, Makyajlı Kadın, Tanrıya Şikayet
- Falih Rıfkı Atay: Eski Saat, Niçin Kurtulmak, Çile, İnanç, Pazar Konuşmaları, Kurtuluş, Bayrak
- Mahmut Sadık: Takvimden Yapraklar
Eleştiri
- Eleştiri düşünce temeline dayanan bir yazı türüdür.
- Konu sınırlaması yoktur, her şey eleştirinin konusu olabilir.
- Eleştiri, sanat ve düşünce yazılarının içeriğini, işlenişini ve değerini ortaya koyar.
- Eleştirinin amacı güzellik yaratmak değil, var olan güzelliği yargılayıp okuyucuya tanıtmaktır.
- Eleştiriler, okuyucuya, topluma, sanatçıya ve yapıya dönük olarak ayrılabilir.
- Bir yapıtın doğru ve yanlış yönlerini tanıtmayı ya da değerlendirmeyi amaçlar.
- Eleştiriler düşünsel bir planla yazılır.
- Konu, yazının sonuna kadar değerlendirilen esere bağlı kalmalıdır ve yargılar örneklerle desteklenmelidir.
- Eleştirmen öznel yargılardan kaçınmalı, uzman olduğu alanda yazmalıdır.
- Türk edebiyatında eleştirinin ilk örneklerine Divan edebiyatındaki şuara tezkerelerinde rastlanır.
NOT
Tanzimat Dönemi’nde, Namık Kemal’in “Lisan-ı Osmani’nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahazatı Şamildir” adlı yazısı, Batılı anlamda ilk eleştiri yazısıdır. Tahrib-i Harabat, yine Namık Kemal tarafından yazılan, edebiyatımızdaki ilk eleştiri örneğidir.
Eleştiri alanında eser vermiş bazı önemli yazarlar: Mehmet Kaplan, Nurullah Ataç, Cemil Meriç ve Hüseyin Cahit Yalçın
Dünya Edebiyatı
Boileau, A. France
Röportaj
Bir konuyu daha inandırıcı hale getirmek için yapılan incelemelerin fotoğraflarla desteklenip, yazarın kendi görüşleriyle harmanlandığı yazılara röportaj denir.
- Düşünsel bir planla yazılır.
- Toplumsal ya da sanatsal olaylar ele alınır.
- Yazılanlar mantık çerçevesine oturtulmalı ve önceki anlatılanlarla çelişmemelidir.
- Röportaj yazarı açıklayıcı, öyküleyici, betimleyici ve tartışmalı anlatım yollarından yararlanır.
- Örnekleme, karşılaştırma ve tanık gösterme gibi nesnel verilere yer verilir.
- Röportajlar tarihsel belge niteliği taşıyabilir.
- Fotoğraf veya belge kullanılabilir.
Sohbet (Söyleşi)
Yazarın okuyucuyla karşılıklı bir konuşma havasında içten bir şekilde yazdığı yazılara sohbet denir.
- Sohbetler samimi, doğal bir üslupla yazılır.
- Yazar, sorularla okuyucuyla konuşuyormuş hissi verir.
- Günlük konuşma havasında yazılır, kolay okunur.