Bir varmış, bir yokmuş, ormanın derinliklerinde kurnaz bir tilki yaşarmış. Bu tilki her zaman hızına ve zekâsına güvenirmiş, ama bir gün başı büyük bir derde girmiş. Avcıların köpekleri onu yakalamak üzereymiş. Kaçacak bir yer ararken, gözüne uzak bir dağ evinde yaşayan bir oduncu ilişmiş.
Tilki, büyük bir telaşla oduncunun yanına koşmuş:
“Lütfen bana yardım et, avcılar peşimde! Eğer yakalanırsam işim biter,” demiş.
Oduncu bir süre düşünmüş, ardından tilkiye kulübesinin arkasındaki büyük fıçının içine saklanmasını önermiş. “Oraya gir, kimse seni bulamaz,” demiş. Tilki hemen saklanmış. Birkaç dakika geçmemiş ki, avcılar çıkagelmiş. Köpekleri tilkinin izini kaybetmiş, ama avcılar oduncuya tilkiyi görüp görmediğini sormuşlar.
Oduncu soğukkanlılıkla, “Burada hiç tilki görmedim,” demiş, ama aynı anda eliyle gizlice fıçıyı işaret ediyormuş.
Avcılar oduncunun söylediklerine inanıp gitmişler. Bir süre sonra avcıların uzaklaştığını fark eden tilki fıçıdan çıkmış. Kendi güvenliği için mutlu olsa da, oduncunun bu ikiyüzlü tavrına içerlemiş.
Oduncu, tilkinin sessizce uzaklaştığını görünce arkasından bağırmış: “Sana yardım ettim, teşekkür etmeyi unuttun mu yoksa?”
Tilki durup başını çevirerek oduncuya bakmış:
“Teşekkür mü? Senin sözlerin başka, davranışların başkaydı. Gerçekten yardım etmek, sadece sözde değil, her hareketinle bana yardımcı olmandır. Sen bana yardım eder gibi yaptın ama gerçekte beni ele verdin,” demiş ve hızlıca ormanın derinliklerine dalmış.
Masaldan çıkarılacak ders: İyilik yapmak, sadece sözlerle değil, samimi bir kalple ve tutarlı eylemlerle gerçekleşir. Gerçek yardım, birini tehlikeden kurtarmak için sözlerinle ve hareketlerinle dürüst olmaktır.