Fabl Oku Fabl Örnekleri

Fabl 1: Keçi ile Kurt

Bir zamanlar, yemyeşil bir merada bir keçi yaşarmış. Keçi, sürüsünü bir yana bırakıp tek başına otlamak için ormanın derinliklerine gitmiş. O sırada, kurnaz bir kurt onu görmüş ve düşündü: “İşte ağzıma layık bir lokma!”

Keçi, kurtun geldiğini görünce endişelendi. “Demek ki sonum buraya kadarmış,” dedi. “Ama, madem öyle, bana biraz müzik çal ki, neşelenip sonumu kabul edeyim.”

Kurt, “Son isteği de neymiş,” diyerek bir kaval bulmuş ve çalmaya başlamış. Keçi, müziğin ritmiyle dans ederken, ötelerdeki köpekler bu sesi duymuş ve koşarak gelmiş. Kurt, köpeklerin geldiğini görünce korkup kaçmaya çalışmış ama köpekler onu yakalamış.

Kurt, kaçarken dönüp şöyle demiş: “Suç sende değil bende. Neden bu kavalı çalmaya başladım ki? Benim canım, senin oyununa kurban oldu!”

Sonuçta, zamansız bir işe kalkışmanın bedelini ödemiş oldu. Dikkat etmeden hareket edenler, başlarına ne geleceğini bilemezler.


Fabl 2: Horoz ile Tilki

Bir gün, bir horoz ağaçta tünemiş, güneşin tadını çıkarıyormuş. O sırada kurnaz bir tilki, yumuşak bir sesle ona seslenmiş: “Kardeşim, barış oldu hayvanlar arasında! Gel, bir öpüşelim!”

Horoz, bu durumu merakla dinlemiş. “Güzel haberlerin için teşekkür ederim,” demiş. “Ama dikkat et, iki tazı burada koşuyor. Hızlıca inmemiz gerek.”

Tilki, “Ah, yolum uzun. Buluşmak için başka bir zaman,” diyerek oradan uzaklaşmış. Horoz, bu durumu anladığı için gülümsemiş. “Kurnaz tilki, seni oyununa getirdim,” demiş içinden.

Kurnazlık her zaman işe yaramaz; bazen beklemek, en iyi hamle olabilir.


Fabl 3: Aslan ile Fare

Bir gün, ormanda bir aslan toprakla oynarken, pençesiyle bir fareyi fark etmiş. Aslan, onu yakalamak yerine, bırakmaya karar vermiş. “Büyüklüğümün bir önemi yok; her canlı değerlidir,” demiş.

Bir süre sonra, aslan bir tuzağa düşmüş. Feryat ederken, fare yardıma gelmiş. “Kükreme, yalnızca kemirerek kurtulabilirsin,” demiş fare.

Fare, ince dişleriyle ipleri kemirmeye başlamış. Birkaç saniye içinde aslan, tuzaktan kurtulmuş. Aslan, bu yardımdan çok etkilenmiş. “Hiç aklıma gelmezdi ki, bu kadar küçük bir dostum beni kurtaracaktı!” demiş.

Bu hikaye, herkesin herkese yardım edebileceğini, büyüklüğün küçüklüğü belirlemediğini gösteriyor. Herkesin kendi gücüne göre bir katkısı vardır.

 

 

Fabl 1: Karga ile Tilki

Bir gün, karga yüksek bir dala konmuş ve koca bir peynirle ağzını doldurmuş. O sırada kurnaz bir tilki, peynirin kokusunu alarak yanına gelmiş.

“Günaydın, Sayın Karga,” demiş tilki, “Ne güzel görünüyorsunuz! Tüyleriniz pırıl pırıl parlıyor. Sesinizin de renginiz kadar güzel olduğunu düşünüyorum. Ormanda sizin kadar güzel bir yaratık yok!”

Karga, bu sözlerden çok hoşlanmış ve övülmekten mutluluk duyarak, “Şuna bir gak diyeyim de sesimi duyun,” demiş. Ama daha sesi çıkar çıkmaz, peynir dalından düşmüş ve tilki onu kapmış.

Tilki gülümseyerek demiş ki: “Unutma, kaptırdığın peynirin bedeli büyüktür. Dalkavuklar her zaman çıkarı için över, yüzüne gülerken, yedikleri de senin gibidir.”

Karga, başına gelenleri anladığında iş işten geçmişti.


Fabl 2: Kurnaz Karga’nın Oyunu

Bir yaz günü, karga serinlemek için bir dereye gitmiş. Suya girdiğinde, yanlışlıkla bir yengecin ayağına basmış. Yengeç, öfkeden deliye dönerek karganın ayağına yapışmış.

“Bırak beni, canım acıyor!” diye yalvarmış karga.

“Sen benim ayağıma bastın, şimdi seni yiyeceğim!” demiş yengeç.

Karga, “Özür dilerim, bu isteyerek olmadı. Eğer beni bırakırsan sana bir geyik getireceğim,” diye yalvarmış.

Yengeç bu teklifi kabul edince, karga hızla uçarak dere kenarına inmiş. O sırada aç bir tilki, karganın yanına gelmiş. “Burada ne arıyorsun?” demiş.

Karga, “Su içiyorum,” demiş ve tam havalanacağı sırada tilki üzerine atlayıp yakalamış.

“Senin etin, dişimi bile doldurmaz. Beni bırakırsan sana balık dolu bir yere götüreyim,” demiş karga.

Tilki, “Ama ben yüzme bilmiyorum,” demiş.

Karga, “Kıyıda durursan balıklar kuyruğuna yapışır. Yeter ki beni bırak!” demiş. Tilki bunu kabul etmiş ve birlikte yengecin yaşadığı yere gitmişler.

Karga, “İşte geldik. Kuyruğunu suya daldır,” demiş. Tilki kuyruğunu suya daldırırken, karga yengece, “Bir geyik getirdim. Hadi kuyruğuna yapış,” demiş. Yengeç hemen kuyruğa yapışınca, tilki acı içinde ormana doğru kaçmaya başlamış.

İkisi de yaptıkları kötülüklerin cezasını çekmiş olmuş.


Fabl 3: Çiftçi ile Kartal

Bir zamanlar, avcılar ormanda bir tuzak kurmuş. Bu büyük tuzak, kartalın gözünden kaçmış ve yakalanmış. Ne kadar çabalasa da tuzaktan kurtulamamış.

Zaman geçmiş, kartal yorgun düşmüş. O sırada oradan geçen bir çiftçi, kartalın bu halini görünce ona acımış ve onu kurtarmış. Kartal, özgürlüğüne yeniden kavuşmuş.

Çiftçi, biraz dinlenmek için bir duvarın dibine oturmuş. Kartal, gökyüzünde süzülürken çiftçinin oturduğu duvarın yıkılmak üzere olduğunu görmüş. Hemen gidip çiftçinin başındaki külahı kapmış.

Çiftçi şaşırmış ve külahını almak için kartalın peşinden koşmuş. Kartal, bir süre sonra külahı yere bırakmış. Çiftçi, külahını alıp tekrar oturduğu yere döndüğünde, duvarın büyük bir gürültüyle yıkıldığını görmüş.

Çiftçi, kartala yaptığı iyiliğin karşılığında kendi hayatını kurtardığını anlamış. Bu olay, yardımlaşmanın ve iyilik yapmanın ne kadar önemli olduğunu göstermiştir.

 

Kargalar ve Leylek

Bir gün, kargaların lideri bir leyleği davet etti. Masada çeşitli yiyecekler vardı, fakat kargalar uzun gagalı leyleğin yemek yiyemeyeceğini düşündükleri için ona hiç yemek vermediler. Leylek, karnını doyuramadan masadan ayrıldı. Birkaç gün sonra leylek, kargaların davetini kabul etti ve yanında uzun bir şişe getirdi. İçindeki suyu yalnızca leylek içebilirdi. Kargalar, suya ulaşamayınca pişman olup özür dilediler.

Ders: Başkalarını dışlamak, sonunda kendi başınıza da sorun yaratabilir. Empati ve yardımlaşma her zaman önemlidir.


Aslan ve Fare

Bir gün, bir fare aslanın ayakları arasında uyumaya başladı. Aslan, uyandığında farenin varlığını fark etti ama ondan zarar gelemeyeceğini düşünerek serbest bıraktı. Bir süre sonra aslan, avlanırken bir tuzağa yakalandı. Fare, tuzağın ipini küçük dişleriyle keserek aslanı kurtardı. Bu olaydan sonra aslan ve fare iyi arkadaş oldular.

Ders: Küçük yardımların bile büyük sonuçları olabilir. Herkesin, boyutuna bakılmaksızın, değerli bir katkı sağlama potansiyeli vardır.


Sincap ve Köpekbalığı

Bir sincap, denize düştü ve köpekbalıkları tarafından kovalanmaya başladı. Kendini kurtarmak için bir kütük bulup ona sarıldı ve denizde yüzmeye başladı. Köpekbalıkları, kütüğü sincabın sığınma yeri olarak düşündüler ve peşini bıraktılar. Sincap, kütükle güvenli bir şekilde kıyıya ulaşmayı başardı.

Ders: Zor durumlarla karşılaştığınızda, akılcı çözümler bulmak önemlidir. Hayatta kalmak için yaratıcılık ve sezgi kullanmalıyız.


Karınca ve Çekirge

Bir yaz günü, karınca yiyecek biriktirirken, çekirge ona güldü ve eğlendi. Kış geldiğinde, karınca bol yiyeceğe sahipken çekirge aç kaldı. Karınca, çekirgeye yardım etmeye karar verdi ama artık karşılık beklemiyordu.

Ders: Çalışkanlık ve hazırlıklı olmak, gelecekteki zorluklar için çok önemlidir. İhtiyaç anında yardım etmek, iyi bir erdemdir.


Tilki ve Horoz

Bir tilki, bir horozu avlamak istedi. Ancak horoz, tilkiyi kandırmayı başardı. Tilki, horozdan zıplamasını istedi. Horoz zıplarken tilkinin onu yakalamaya çalıştığını fark etti ve planını bozarak kurtulmayı başardı.

Ders: Kurnazlık, bazen geri tepebilir. Düşünmeden hareket edenler, sonunda kendi planlarını gerçekleştiremezler. Zeka ve dikkatlilik her zaman kazanır.

 

Tilki ile Çoban Köpeği Masalı

Bir gün, kurnaz bir tilki dağlarda ve çayırlarda dolaşarak kendine av arıyormuş. Yüksek bir dağın yamacına geldiğinde, bir çoban köpeğinin korumasındaki sürüyü fark etmiş. Usulca yanlarına yaklaşmış ve etine dolgun bir kuzunun yanına sokulmuş. Tilki, kuzunun başını okşayarak ona sevimli görünmeye çalışıyormuş. Ama asıl niyeti, kuzuyu sürüden ayırmak ve afiyetle yemekmiş.

Kuzucuk, tilkinin şirin davranışlarını fark etmemiş ve onun sevgisine inanmış. Tilki, bir elini kuzunun boynuna atarak onu daha da yanına çekmeye çalışıyormuş. Minik kuzu, başına gelebilecek tehlikeleri anlamadan yavaşça sürüden ayrılmaya başlamış.

Tam o sırada, çoban köpeği kuzunun ayrıldığını fark etmiş ve hemen tilkiye seslenmiş:
“Hey sen, o kuzuyla ne işin var? Nereye götürüyorsun?”

Tilki, soğukkanlı bir şekilde cevap vermiş:
“Hiç! Baksana ne kadar sevimli bir kuzu, sadece onu seviyorum.”

Çoban köpeği, bu yalanı yutmamış ve tilkiye sert bir şekilde bakarak:
“Şimdi seni elime alırım, sevmek nasıl olurmuş görürsün,” demiş.

Bu sözler, tilkiyi korkutmuş ve kaçmasına neden olmuş. Böylece minik kuzu, arkadaşlarının ve ailesinin yanına dönerek güvenli bir şekilde yaşamına devam etmiş.

Ders: Başkalarının niyetlerini iyi değerlendirmek önemlidir. Kurnazlık ve yalanlar, başkalarına zarar vermek için kullanılmamalıdır. Gerçek dostluk ve güven, tehlikelerden korur.

Yorum yapın