Enderunlu Vasıf Divan Şiirinin Parlak Yıldızı

Enderunlu Vasıf, Osmanlı Divan edebiyatının 19. yüzyılda yetiştirdiği en önemli şairlerden biri olarak kabul edilir. 1786 yılında İstanbul’da doğan Vasıf, asıl adıyla Osman, erken yaşlarından itibaren saray çevresinde yer almış ve bu nedenle “Enderunlu” ya da “Enderunî” lakabıyla tanınmıştır. Sarayın en seçkin eğitim kurumlarından biri olan Enderun Mektebi‘nde yetişen şair, bu dönemde aldığı eğitim ve çevresinin etkisiyle edebi kişiliğini şekillendirmiştir.

Saray Hayatındaki Görevleri

Enderunlu Vasıf’ın saray çevresindeki yükselişi III. Selim dönemine denk gelir. Bu dönemde çeşitli önemli görevlerde bulunmuştur. Özellikle hünkâr başlalalığı, peşkir ağalığı ve anahtar ağalığı gibi görevler, onun saray hayatındaki nüfuzunu gösterir. Saraydaki görevlerini 1818 yılına kadar başarıyla sürdüren şair, bu süreçte Osmanlı sarayının hem sanat hem de devlet işleyişine yakından tanıklık etmiştir. Bu da eserlerine yansımış ve onun sanatını şekillendiren unsurlardan biri olmuştur. Ne var ki, Enderunlu Vasıf, saray hayatından çekildikten kısa bir süre sonra, 1824 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.

Edebi Kişiliği

Enderunlu Vasıf, 19. yüzyıl Divan şiirinin en üretken isimlerinden biridir ve özellikle şarkı türünde verdiği eserlerle tanınır. Şarkı nazım biçiminde en çok eser veren Divan şairi olarak kabul edilir. Ayrıca, gazel türünde de oldukça başarılı eserler kaleme almıştır. Şiirlerinde genellikle Nedim‘in etkileri görülür; onun neşeli, samimi ve yaşamı yücelten üslubunu kendi eserlerine taşımıştır. Ancak Vasıf, Nedim’den farklı olarak eserlerinde daha çok orta sınıf halkının yaşamını, duygularını ve geleneklerini işlemiştir. Özellikle İstanbul‘un büyüleyici atmosferi, şiirlerinin ana temasını oluşturur. İstanbul’un gezinti yerleri, halkın günlük hayatı ve sosyal yaşamı, şairin eserlerinde belirgin bir şekilde yer bulur.

Vasıf’ın dil ve üslup açısından en dikkat çekici yönü, halk diline yer vermesidir. Dönemin diğer Divan şairlerinden farklı olarak, şiirlerine sokağın sesini, halkın gündelik söyleyişlerini yansıtmıştır. Bu özelliğiyle, Divan şiirine halkı ve sokak kültürünü dahil eden nadir şairlerden biri olarak bilinir. Ayrıca, eserlerinde sıkça alay, taklit ve laubalilik unsurlarına rastlanır. Bu özellikleriyle, mahallileşme akımının 19. yüzyıldaki en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilir.

Vasıf, edebi yaşamında sadece Nedim’in değil, aynı zamanda Sabit ve Enderunlu Fazıl‘ın etkilerini de taşımıştır. Özellikle şarkı ve gazel türlerindeki eserlerinde bu etkiler açıkça görülebilir. Şiirlerinde İstanbul kadınlarının konuşmalarına sıkça yer vermesi, onun dönemin sosyal yaşantısına olan duyarlılığını gösterir.

Eserleri

  • Divan: Enderunlu Vasıf’ın en bilinen eseri Divan’ı, gerçek yaşamdan manzaralar ve günlük eğlenceleri betimleyen şiirlerle doludur. Bu Divan, toplamda dört kez basılmış olup, bunlardan üçü İstanbul’da, biri ise Mısır’da yayımlanmıştır. Bu durum, eserinin Osmanlı coğrafyasındaki geniş etkisini gözler önüne serer. Divan’ında yer alan şiirler, sadece saray çevresini değil, İstanbul’un halk kültürünü de kapsayan geniş bir yelpazeyi ele alır. İstanbul’un yaşam tarzı, eğlence hayatı ve sosyal etkinlikleri, bu eserde kendine yer bulur.

Şairin Mirası

Enderunlu Vasıf, Osmanlı Divan edebiyatında halkın sesi olma çabasıyla tanınmış ve bu yönüyle edebiyat tarihimizde özel bir yer edinmiştir. Saray çevresinde yetişmesine rağmen, orta sınıf halkın yaşamını ve duygularını eserlerine başarıyla yansıtmış; onların dilini ve konuşmalarını şiirlerine taşımıştır. Mahallileşme akımının güçlü bir temsilcisi olarak, sade ve anlaşılır dili sayesinde geniş bir kitleye ulaşmıştır. Vasıf’ın şiirleri, İstanbul’un hem yüksek hem de halk kültürünü bir araya getiren bir köprü işlevi görmüştür.

  • Enderunlu Vasıf hayatı
  • Enderunlu Vasıf eserleri
  • Enderunlu Vasıf şiirleri
  • Enderunlu Vasıf Divanı
  • Enderunlu Vasıf şarkıları
  • Osmanlı Divan şairleri
  • Mahallileşme akımı temsilcileri
  • Enderunlu Vasıf biyografi
  • Nedim ve Enderunlu Vasıf
  • Enderunlu Vasıf’ın şiirlerinde İstanbul

 

Enderunlu Vasıf’ın Şiirlerinden Örnekler

Örnek 1

(Gazel)

Sâkî mey-i aşkın
ferâha dâiri yok mu
Âyâ bu humârân-ı meyin âharı yok mu

Dil neyle olur vâkıf-ı esrâr-ı mahabbet
Bu râz-ı nihânın acebâ zâhiri yok mu

Lâyık mı beyim nâil-i vaslın ola ağyâr
Uşşâk-ı felâket-zedenin hatırı yok mu

Yâ valsını va’deyle yahud bûse-i la’lin
Birden ikisi olmaz ise yâ biri yok mu

Talim-i cefâ niçin alur şûh dîğerden
Cevr ü sitemin ol perîde hâzırı yok mu

Dildâre, nihânî ne desem gûş eder ağyâr
Bu taifenin birr seme-i sâğırı yok mu

Her kime gönül versem eder bağrımı sûzan
Hûbân-ı zamanın bana birr acıeı yok mu

Vâsıf niçin evsâfını etmezler o şûhun
Üftâdelerinin acebâ şâiri yok mu

Enderunlu Vasıf

 

Örnek 2

(Gazel)

Kime mecbûrum o sîmîn-bere sor sorma bana
Derdim ol şûh perî-peykere sor sorma bana

Âşıkın kametini cevr ile kim dâl itdi
Şu duran dil-ber-i dal-hançere sor sorma bana

Doğrusu âşıkı sevmez mi sever mi bilemem
Anı sen var o kaddi ar’ara sor sorma bana

Seni sayd eyleme mümkin mi didim dil-dâra
Didi bin nâz ile sîm ü zere sor sorma bana

Pek kes-â-kes veremem sana cevâb ol şuhun
Geldi mi hatt-ı ruhu berbere sor sorma bana

Geldi mi âleme Vâsıf gibi erbâb-ı suhen
Oku dîvânını şâirlere sor sorma bana

Enderunlu Vasıf

 

Günümüz Türkçesiyle

Bana kime mecbur olduğumu sorma. O gümüş
göğüslü, gümüş bedenli güzele sor. Şu hançerini çekmiş güzele sor bakalım, kim
âşığının belini eziyetle dâl harfi gibi iki büklüm etmiş.

Âşığını sevip sevmediğini bilemem ben.
Sen, o dağ servisi gibi boyu olan güzele sor, bana sorma.

Ben, ona: “Seni avlamak mümkün
müdür?” deyip sordum. Bana bin naz ile: “Sen, onu gümüş vee altına
sor.” dedi.

Dün gece uykusunda ağzını kimin öptüğünü
bilemem. Âşığın ağzını ara, bana değil başkasına sor.

Ben kesin veremem sevgilinin yüzüne tüy
gelip gelmediğini berbere sor. Bana sorma.

Bu dünyaya Vâsıf gibi usta birr şair geldi
mi? Sen onun divanını oku sonra şair olanlara sor, bana sorma.

 

Yorum yapın