Empresyonizm (İzlenimcilik) Nedir?
Empresyonizm, 19. yüzyılın sonlarında Fransa’da ortaya çıkan ve sanat dünyasında devrim yaratan bir sanat akımıdır. Bu akım, özellikle 1870’li yıllarda ortaya çıkan ve geleneksel sanat anlayışına meydan okuyan bir yaklaşımdır. Empresyonizm, adını Claude Monet’nin Impression, Soleil Levant (İzlenim: Gündoğumu) adlı tablosundan almıştır. Bu akımın amacı, doğrudan gerçekliği değil, anlık izlenimleri ve ışık oyunlarını resmetmektir. Empresyonist sanatçılar, doğal manzaraları, gündelik yaşam sahnelerini ve şehir manzaralarını anlık etkilerle ve ışıkla oynamalarına dayanarak tasvir etmişlerdir.
Empresyonizmin Özellikleri
- Işık ve Renk Kullanımı: Empresyonistler, ışığın ve rengin doğrudan etkilerine odaklanmışlardır. Güneşin farklı saatlerindeki ışık değişimlerini, doğrudan gözlemleyerek tuvale aktarmışlardır. Bu sanatçılar, nesnelerin sabit bir biçimi olmadığını, ışığın ve atmosferin etkisiyle sürekli değiştiğini savunmuşlardır.
- Kalın ve Belirgin Fırça Darbeleri: Empresyonistler, detaylı ve düzgün çizimler yerine kalın ve belirgin fırça darbeleri kullanmışlardır. Bu sayede, resimlerine canlılık ve dinamizm kazandırmışlardır.
- Açık Hava Resimleri (Plein Air): Empresyonistler, stüdyoda çalışmaktan ziyade doğrudan doğada resim yapmayı tercih etmişlerdir. Böylece doğrudan gözlemlerle doğanın renklerini ve ışığını yakalayabilmişlerdir.
- Konu Tercihi: Günlük yaşamdan sahneler, doğa manzaraları, kent yaşamı ve sıradan insanların aktiviteleri bu akımın başlıca konularıdır. Büyük tarihi olaylar veya mitolojik temalar yerine, sanatçılar sıradan olanın güzelliğini vurgulamıştır.
- Zamanın Geçişi ve Anlık Görüntüler: Empresyonizmde, anın izlenimi ön plandadır. Resimler, belirli bir anı, ışığın ve atmosferin o andaki etkisini yakalamaya çalışır.
Empresyonizmin Temsilcileri
- Claude Monet: Empresyonizmin kurucularından biri olan Monet, özellikle doğa manzaralarına ve su yüzeyindeki ışık yansımalarına odaklanmıştır. Impression, Soleil Levant adlı eseri, akıma ismini vermiştir. Diğer ünlü eserleri arasında Nilüferler serisi ve Rouen Katedrali bulunur.
- Edgar Degas: Dansçılar ve at yarışları gibi hareketli konulara yoğunlaşan Degas, özellikle insan figürlerini ele alış biçimiyle tanınır. Hareketin ve dinamizmin betimlenmesine büyük önem vermiştir.
- Pierre-Auguste Renoir: Renoir, ışığı ve rengi kullanma konusundaki ustalığıyla tanınır. İnsan figürlerine ve portrelere odaklanmış, özellikle neşeli ve sıcak sahneleri betimlemiştir. Luncheon of the Boating Party ve Dans Eden Çiftler gibi eserleri bilinir.
- Camille Pissarro: Doğa manzaraları ve kırsal yaşam sahneleriyle tanınan Pissarro, özellikle açık hava resimleri yapmıştır. Köy sahneleri, mevsimsel değişimler ve tarım işleri onun eserlerinde sıkça görülür.
- Berthe Morisot: Kadın sanatçılar arasında önemli bir yer tutan Morisot, empresyonizmin en önde gelen isimlerinden biridir. Çoğunlukla ev içi sahneler, kadınlar ve çocukları konu almıştır.
- Alfred Sisley: Doğa manzaralarıyla bilinen Sisley, özellikle su manzaralarına odaklanmıştır. Manzara resimleriyle empresyonizmin ilkelerini başarıyla uygulayan sanatçılardan biridir.
Empresyonizmin Etkisi ve Mirası
Empresyonizm, o dönemde büyük eleştiriler almasına rağmen, sanatta devrim yaratarak modern sanata giden yolu açmıştır. Empresyonist sanatçılar, doğrudan gözlemle doğanın ve gündelik yaşamın geçici güzelliklerini resmetme konusunda yeni bir bakış açısı getirmiştir. Bu akım, daha sonra ortaya çıkan post-empresyonizm ve modern sanat akımlarını büyük ölçüde etkilemiştir.
Empresyonizm: Sanatta İzlenimlerin Gücü
Empresyonizmin Doğuşu
Empresyonizm (izlenimcilik), 19. yüzyılın sonlarına doğru Fransa’da ortaya çıkan, öncelikli olarak edebiyat ve resim sanatında gelişim gösteren ve sanat dünyasının farklı dallarında büyük etki bırakan bir akımdır. Bu akımda, sanatçılar, doğrudan gerçeği yansıtmak yerine, gördüklerinin kendilerinde uyandırdığı duygusal izlenimleri ön plana çıkarmayı tercih etmişlerdir. İşte bu kişisel izlenimler, empresyonizmin temel yapısını oluşturur.
Empresyonizmin Temel Nitelikleri
-
- yüzyılın son dönemlerinde ortaya çıkan empresyonizm, güzel sanatların neredeyse tamamını etkilemiş, sanata yeni bir bakış açısı kazandırmıştır.
- Bu akımda gerçeklik ve nesnellik ikinci planda kalırken, bireysel yorumlar ve duygusal tepkiler sanatsal ifadenin merkezine yerleşmiştir.
- Empresyonizm, bir anlamda sembolizmin gelişmiş ve daha ileri bir hali olarak değerlendirilebilir. Bu yüzden, sembolizm akımının önemli isimleri aynı zamanda empresyonizmin de temsilcilerindendir.
- Empresyonist sanatçılar, eserlerinde hem hayal gücüne hem de somut betimlemelere yer verirler. Onlara göre, dış dünyadaki varlıklar ve olaylar, sanatçının zihninde yeniden canlandırıldığı şekliyle eserlerde yer bulur.
- Gerçek olanı değil, sanatçının bu gerçeklikten aldığı izlenimleri yansıtmak esastır. Dolayısıyla sanat eserlerinde anlatılanlar, dış dünyanın birebir yansıması değil, bu dünyanın hayal dünyasında şekillenen yansımalarıdır.
- “Sanat, sanat içindir.” anlayışı, bu akımın temel felsefesini oluşturur. Bu nedenle empresyonistler, toplumsal sorunlardan ve sosyal konulardan uzak durmuşlardır.
- Şiirlerinde ölçü, uyak ve biçim kurallarına fazla önem vermemişler; sanatlarını daha serbest ve özgür bir şekilde icra etmişlerdir.
- Dış dünyaya, nesnelere ve çevreye karşı duyarsız bir tavır sergileyen empresyonistler, bu yönleriyle realizmin karşıtı olarak görülürler.
- Özellikle resim sanatında, özgür ifade biçimleri ön plana çıkmıştır. Empresyonist ressamlar, eserlerinde hiçbir kurala bağlı kalmadan, ışığın ve rengin yarattığı görsel izlenimleri serbestçe tuvale yansıtmışlardır.
- Resimde, ışık ve renk üzerine kurulu görsel izlenimler önem taşır. Günün belirli bir anında ışığın sanatçıda uyandırdığı izlenimler, manzaranın fiziksel gerçekliğinden daha önemli sayılmış ve sanatçının kişisel yorumlarıyla eserlerde yer almıştır.
- Edebiyat alanında empresyonizmin en çok geliştiği türler ise şiir ve tiyatro olmuştur.
Dünya Edebiyatında Empresyonizmin Öncü İsimleri
Empresyonizm, dünya edebiyatında büyük sanatçılar yetiştirmiştir. Bu sanatçılar arasında özellikle James Joyce, Rainer Maria Rilke, Paul Verlaine ve Arthur Rimbaud dikkat çeken isimlerdir. Onların eserleri, empresyonizmin felsefesini başarıyla yansıtmış, sanatın duygusal ve içsel dünyasını okura aktarmıştır.
Resimde Empresyonizm: Işığın ve Rengin Büyüsü
Resim sanatında empresyonizmin en büyük temsilcileri ise Claude Monet ve Camille Pissarro’dur. Monet’in doğadaki ışığı ve renkleri özgürce tuvale yansıtma konusundaki yeteneği, empresyonizmin görsel dünyasını tanımlayan en önemli unsurlardan biri olmuştur. Pissarro da resimdeki izlenimci yaklaşımlarıyla bu akıma büyük katkılarda bulunmuştur.
Türk Edebiyatında Empresyonizm
Batı edebiyatında olduğu gibi, Türk edebiyatında da tam anlamıyla bir empresyonist şair olmamakla birlikte, sembolizmin gelişmiş bir hali olarak kabul edilen empresyonizmden etkilenen isimler vardır. Özellikle Ahmet Haşim ve Cenap Şahabettin, eserlerinde empresyonist çizgilere yaklaşmışlardır. Bunun yanı sıra Cahit Sıtkı Tarancı ve Ahmet Muhip Dıranas gibi isimlerin eserlerinde de yer yer empresyonizmin izlerine rastlamak mümkündür.
Empresyonizme Bir Örnek: Sesliler
Arthur Rimbaud’nun “Sesliler” adlı şiiri, empresyonist şiir anlayışının güzel bir örneğidir. Bu şiirde, seslerin renklerle betimlenmesi ve imgeler aracılığıyla izlenimlerin ortaya konulması, empresyonizmin sanattaki etkisini açıkça göstermektedir.
“Sesliler”
A kara, E ak, İ al, U yeşil, O mavi: sesliler,
Bir gün açıklayacağım gizli doğumlarınızı da:
A, karanlık koylara ve karasineklere benzer,
O, amansız kötü kokuların çevresinde dolaşır.
E, kır çiçekleri, buhar ve çadır beyazlığındadır,
Benzer dağların buzlarına, ak kralların tacına;
İ ise, güzel kırmızı dudakların gülüşü, kana,
Sarhoş pişmanlıklar içindeki o öfkeler.
- Çeviri: İlhan Berk
Bu şiir, izlenimciliğin içsel ve duygusal dünyasına kapı aralayarak, seslerin ve renklerin bir araya geldiği büyüleyici bir dünya sunmaktadır.