Devriye Türünde Eser Veren Şairler ve Örnekler
Devriye türü, özellikle tasavvuf ve Bektaşi edebiyatında önemli bir yer tutar. Bu türde yazan şairler, Allah’tan gelen ruhun tekrar ona dönüşünü anlatan derinlikli şiirler kaleme almışlardır. Devriye şiirleri, hem felsefi anlamda zengin hem de manevi boyutta çok katmanlı mesajlar içerir.
Önemli Devriye Şairleri
- Yunus Emre (1238-1328)
Yunus Emre, Türk tasavvuf edebiyatının en önemli isimlerinden biri olup devriye türünde de eserler vermiştir. Onun devriye şiirlerinde insanın yaratılışı, Allah’tan geliş ve Allah’a dönüş temaları sıklıkla işlenmiştir. Yunus’un dili sade ve anlaşılır olmasına rağmen, şiirlerinin derin manevi anlamları vardır.- Örnek Eser: “Bir ben var benden içeri”
- Niyazi Mısrî (1618-1694)
Niyazi Mısrî, tasavvuf düşüncesini derinlemesine inceleyen ve bunu şiirlerine yansıtan bir şairdir. Devriye türündeki şiirlerinde, ruhun yolculuğu, insanın Allah ile olan ilişkisi ve varoluşun sırrı üzerine düşüncelerini dile getirmiştir.- Örnek Eser: “Ben dostun bağına vardım”
- Kaygusuz Abdal (1341-1444)
Kaygusuz Abdal, Bektaşi tarikatının önemli temsilcilerinden biri olup, devriye türünde de birçok şiir yazmıştır. Şiirlerinde özellikle insanın yüce yaratıcıya olan yolculuğu ve bu yolculuğun felsefi boyutlarını işler.- Örnek Eser: “İşit hikmetten ne söyler”
- Hacı Bektaş-ı Veli (1209-1271)
Hacı Bektaş-ı Veli, Bektaşi tarikatının kurucusu ve Türk tasavvuf düşüncesinin önemli bir ismidir. Onun devriye şiirleri, varlık ve yokluk, başlangıç ve dönüş temaları etrafında şekillenir.- Örnek Eser: “Makâlât”
- Pir Sultan Abdal (16. yüzyıl)
Pir Sultan Abdal, hem halk edebiyatı hem de tasavvuf şiirlerinde önemli bir yere sahiptir. Devriye türündeki şiirlerinde insanın Allah ile olan bağlantısı ve bu dünyadaki yolculuğu gibi temalar dikkat çeker.- Örnek Eser: “Kâdim erenler”
Devriye türü, tasavvuf edebiyatının ruhani ve felsefi boyutunu en derin şekilde yansıtan şiirlerden oluşur. Yunus Emre, Niyazi Mısrî, Kaygusuz Abdal, Hacı Bektaş-ı Veli ve Pir Sultan Abdal gibi şairler bu türde önemli eserler vermiş ve insanın Allah’tan başlayıp tekrar ona dönüşünü simgeleyen bu nazım şeklini büyük bir ustalıkla işlemişlerdir.
Devriye Türü ile İlgili Örnekler
Örnek
1
Cihan var olmadan ketm-i âdemde
Hakk ile birlikte yekdaş idim ben
Yarattı bu mülkü çünkü o demde
Yaptım tasvirini nakkaş idim ben
Anasırdan birr libasa büründüm
Nar-ı bad-ı âb- hâkten göründüm
Hayrülbeşer ile dünyaya geldim
Âdem ile bile birr yaş idim ben
Bektaşi Çelebi
Örnek
2
Ak süt iken kızıl kana karışıp
Emr-i Hak’la coşup cevlana geldim
Mâ-i carî ile akıp yarışıp
Katre-i na-çizden ummana geldim
Dokuz ay on gün batn-ı maderde
Kudretten gözüme çekildi perde
Vaktim tamam olup ahiri yerde
Çıkıp ten donundan cihana geldim
Hakikat meyinden nûş edip kanıp
Can gözlerim o gafletten uyanıp
Kudretten herr türlü renge boyanıp
Bu âlem-i nakş u elvana geldim
Bir zerreyim âfitâbımdan durum
Aşk ile mesrurum kalbi pür-nûrum
Ta ezelden zevk-ı seyre mecburum
Seyr ü sülük edip seyrana geldim
Hüsni
Örnek 3
KIRKLAR MEYDANINA VARDIM
Kırklar meydanına vardım
Gel beru ey cân dediler
İzzet ile selâm verdim
Gel işte meydân dediler
Kırklar birr yerde durdular
Otur deyu yer verdiler
Önüme sofra yazdılar
El lokmaya sun dediler
Kırkların kalbi durudur
Gelenin kalbin arıdır
Gelişin kanden beridir
Söyle sen kimsin dediler
Gir semâa bile oyna
Silinsün açılsun ayna
Kırk yıl kazanda dur kayna
Dahi çiğ bu ten dediler
Gördüğünü gözün ile
Söyleme sen sözün ile
Andan sonra bizim ile
Olasın mihmân dediler
Düşme dünyâ mihnetine
Tâlib ol Hak hazretine
Âb-ı zemzem şerbetine
Parmağını ban dediler
Şah Hatâyî’m nedir hâlin
Hakk’a şükr et kaldır dilin
Gaybetten kese gör dilin
Her kula yeksân dediler
Şah Hatayi