Bilim
Bilim, evrenin veya olayların bir bölümünü konu alarak, deneye dayanan yöntemlerle gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgidir. Bilimin temel özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:
- Evrenseldir: Bilim, tüm insanlık için geçerli olan bilgiler üretir.
- Nesneldir: Bilimsel bulgular, kişisel görüşlerden bağımsızdır; gözlem ve deneylerle doğrulanabilir.
- Akıl ve mantık ilkelerini kullanır: Bilimsel yöntem, mantıklı çıkarımlara dayanır.
- Kuşkucu ve eleştireldir: Bilim, var olan bilgilerin sorgulanmasını ve eleştirilmesini teşvik eder.
- Kendini yenileme özelliğine sahiptir: Bilimsel doğrular değişkendir. Yeni bulgular ortaya çıktıkça mevcut bilgiler güncellenir.
- Yinelenebilir: Bilimsel deneyler, sonuçların güvenilirliğini artırmak için tekrarlanabilir.
- Olgusaldır: Bilim, doğada gözlemlenen ve deneylerle elde edilen olgulara dayanır.
- Tümevarım yöntemi kullanır: Bilim, spesifik gözlemlerden genel sonuçlara ulaşmaya çalışır.
Edebiyatın Bilimlerle Olan İlişkisi
Edebiyat, ürünlerini ortaya koyarken ve bu ürünleri incelerken çeşitli bilim dallarıyla ilişki kurar. Edebiyat ve tarih arasındaki ilişkiyi şu şekilde inceleyebiliriz:
Edebiyat ile Tarih Arasındaki İlişki
- Tarihi Bağlam: Her edebi metin, içinde oluştuğu tarihi bir dönemi yansıtır. Bu bağlamda, edebi metinlerin hepsinde bu dönemlerin izleri görülebilir.
- Temalar: Edebi metinlerin temaları, tarihsel dönemlerden etkilenir. Örneğin, Göktürk Kitabeleri, bu etkileşime örnek olarak gösterilebilir.
- Bilgi Sağlama: Edebi metinler, o döneme dair bilgi verir ve insanlığın toplumsal, kültürel ve ekonomik gelişimini belgeleyerek anlatan tarih bilim dalıyla ilişkili olabilir.
Tarih ve Edebiyat Tarihinin Ortak Noktası
- Her iki alan da insanla ilgili gerçekler sunar. Edebiyat tarihçisi ve tarihçi, “geçmiş” üzerinde çalışır, ancak yöntemleri farklılık gösterir.
- Tarihçinin çalıştığı geçmiş, tamamlanmış olayları ifade ederken; edebiyat tarihçisinin konusu olan geçmiş, sanat eserleriyle canlılığını sürdürmektedir.
- Tarihçi, kişilerin olaylara olan katkılarına odaklanırken; edebiyat tarihçisi, sanat eserlerini oluşturan belirli kişilere ve onların özelliklerine odaklanır.
- Edebiyat tarihçisi, sanatçının özelliklerini, çağının dilini, zevkini ve edebi karakterini incelerken; tarihçi kişisel görüşlerini bir kenara bırakmak zorundadır.
Edebiyat ile Coğrafya Arasındaki İlişki
- Olaylar, belirli mekanlarda ortaya çıkar ve bu mekanların izlerini taşır. Bu nedenle coğrafya, edebi eserler üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Edebi metinlerdeki mekân tasvirleri, karakterlerin yaşadığı çevrenin sosyal, kültürel ve doğal özelliklerini yansıtır.
Edebiyat ile Sosyoloji Arasındaki İlişki
- Edebiyatın konusu insan ve insanın toplumsal ilişkileridir. Edebi metinler, insanı ve onun diğer insanlarla olan ilişkilerini işlerken, sosyoloji de toplum bilimidir. Bu iki alanın kesişim noktası, insanın sosyal yapısı ve dinamikleri üzerine odaklanmalarıdır.
Edebiyat ile Psikoloji Arasındaki İlişki
- Edebi eserler, yazarların yaşantılarını ve duygularını yansıtmasa da, yazarlardan izler taşır. Edebi metinler, yazarın psikolojisinden izler taşırken, insanın ruh dünyasına dair önemli bilgiler sunar. Özellikle psikolojik romanlar ve duygusal şiirler, insanın içsel çatışmalarını, hislerini ve düşüncelerini derinlemesine inceler.
Edebiyat ile Felsefe Arasındaki İlişki
- Bazı edebi metinlerin arka planında felsefi düşünceler yatar. Bu düşünceler, toplumu etkileyen önemli kavramları içerir. Edebi metinler, bu felsefi düşünceleri yalın bir şekilde değil, değiştirip dönüştürerek anlatır. Dolayısıyla, uzun bir edebi eserin arkasında birkaç kelimelik bir felsefi düşünce bulunabilir; bu da edebi metinlerin felsefi metinlerden farklı olmasını sağlar.
Edebiyat ile Bilim ve Teknik Arasındaki İlişki
- Bilim ve teknik, insan hayatını etkileyen ve değiştiren yenilikleri içerir. Edebi eserler, değişen insan yaşamını ve bu değişiklikleri yansıtır. Bir toplumun bilim ve teknik düzeyi, yazılan edebi metinler üzerinden tahmin edilebilir. Edebi eserlerdeki yenilikler, çağın bilimsel ve teknik gelişmeleriyle paralel bir şekilde ortaya çıkar.
Edebiyat ile Halk Bilimi Arasındaki İlişki
- Halk bilimi (folklor), toplumun geleneklerini, göreneklerini, inançlarını ve edebi ürünlerini inceleyen bir bilim dalıdır. Halk bilimi, bir ülkede yaşayan halkın kültürel ürünlerini, geleneklerini, törelerini, inançlarını ve diğer unsurlarını araştırır. Edebi metinlerde, halk biliminin konusu olan bu ögelere dair ipuçları bulunabilir. Örneğin, masallar, ninniler, tekerlemeler ve destanlar halk biliminin önemli unsurlarıdır.
Not: Halk biliminin ilk örneklerini Kaşgarlı Mahmut’un “Divan-ı Lügati’t-Türk” adlı eserinde görmek mümkündür. Bu eser, Türk halkının dilini ve kültürel unsurlarını incelemesi açısından önemli bir kaynaktır.
Edebiyat, insan deneyimini anlamada ve ifade etmede farklı disiplinlerle ilişki kurarak zenginleşir. Coğrafya, sosyoloji, psikoloji, felsefe, bilim ve halk bilimi gibi alanlarla olan etkileşimleri, edebi eserlerin derinliğini ve anlamını artırır. Bu bağlamda, edebiyat, sadece bireysel bir ifade aracı değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel bir ayna olarak da işlev görür.