Yaşlıca, ağırbaşlı ve temiz kalpli adamlar için kullanılan “baba adam” ifadesi, olgun ve güvenilir bir karakteri tanımlar. Birinin söz veya eylemlerini onayladığımızda “babana rahmet” deriz, yani “tam da benim düşündüğüm gibi” anlamında. Babasının oğlu ise babasına her açıdan benzeyen kişiyi tarif eder. Küçük yaşta olmasına rağmen birçok huy edinmiş çocuklar içinse “bacak kadar boyu var, türlü türlü huyu var” denir.
Ailevi sorunlar yaşayan ya da büyük bir sıkıntıya giren kişi için “bacası tütmez olmak” ifadesi kullanılırken, ördek gibi yanlara sallanarak yürüyen kişiler için “badi badi yürümek” denir. Tehlikeli bir durumu atlattığımızda ise “badireyi atlatmak” tabiri yerinde olur.
Bir yeri ya da pozisyonu terk etmeyip gelişmeyen kişiler için “bağlandığı yerde otlamak” denir. Birini çok sevmek, bağrına basmakla ifade edilirken, sessizce acılarına katlananlar için “bağrına taş basmak” kullanılır. Aşırı coşkulu davrananlar için “bahar başına vurmak” denilirken, bir konuyu konuşmaya açmak “bahis açmak” olarak ifade edilir. Şansı yaver gidenler “bahtı açık” olurken, işleri ters gidenlerin *”bahtı kara”*dır.
Bakkal çakkal, küçük esnafı küçümsemek için kullanılırken, düzensiz ve karışık defterler “bakkal defteri” ile nitelendirilir. Birinin sabrı tükenip kötü sözler söylediğinde “baklayı ağzından çıkarmak” denir. Haylaz ve başıboş kişiler için “baldırı çıplak” tabiri kullanılır. Bir konuda şüphe uyandırmak için ise “balgam atmak” deyimi kullanılır.
Sıkışık bir şekilde yerleştirilen şeyler için “balık istifi” tabiri uygunken, imkânsız olaylar karşısında “balık kavağa çıkınca” ifadesi kullanılır. Asılsız söylentiler yaymak “balon uçurmak” ile ifade edilirken, hiç bozulmamış ormanlar “balta değmemiş” olarak tanımlanır. Yanlış bir söz söyleyip hata yapan kişi “baltayı taşa vurur.”
Bir kişinin hassas noktasına dokunulduğunda “bam teline basmak” kullanılır. Yağan şiddetli yağmur için “bardaktan boşanırcasına” tabiri yerinde olur. İç karışıklık ve kaosun her an patlayabileceği yerler için “barut fıçısı gibi” denir. Çok sinirlenen kişiler için “barut kesilmek” uygunken, savaşın yaklaştığını hissettiğimizde “barut kokusu gelmek” ifadesi kullanılır.
Bir fırsatı kullanarak yükselmek isteyenler için “basamak yapmak” tabiri yerinde olurken, kötü olayları fark etse bile harekete geçmeyenlerin “basireti bağlanmıştır.” Uğursuzluk getirenler için “bastığı yerde ot bitmez” ifadesi uygun olur. Bir işi özensiz yapanlar ise “baştan savma” olarak tanımlanır.
Baba adam: Yaşını almış, olgun, hayat tecrübeleriyle dolu, güvenilir ve iyi kalpli adam.
Babana rahmet: Söylediklerin veya yaptıkların tam da benim düşündüğüm gibi. Aynı fikirdeyim, onaylıyorum.
Babasının oğlu: Tıpkı babası gibi davranan, ona karakter olarak benzeyen kişi.
Bacak kadar boyu var, türlü türlü huyu var: Yaşı küçük olmasına rağmen olgun insanların sergilediği farklı tavırları edinen çocuk için söylenir.
Bacası tütmez olmak: Aile düzeninin bozulması, evde huzurun kalmaması veya büyük sıkıntılarla karşılaşmak.
Badi badi yürümek: Ördek gibi yanlara doğru sallanarak, kısa adımlarla yürümek.
Badireyi atlatmak: Zorlu ve tehlikeli bir durumu sorunsuz bir şekilde geçmek, atlatmak.
Bağdaş kurmak: Bir ayağını diğer uyluğunun altına yerleştirerek, rahat bir oturma pozisyonuna geçmek.
Bağdat harap: Aşırı derecede aç olmak, neredeyse dayanamayacak kadar acıkmak.
Bağlandığı yerde otlamak: Olduğu yerde durup ilerleyememek, hep aynı noktada kalmak.
Bağrı yanık: Büyük acılar ve dertlerle mücadele eden, içi yanan insan.
Bağrına basmak: Birine büyük sevgi ve şefkatle yaklaşmak, onu sahiplenmek.
Bağrına taş basmak: Başına gelen olumsuzluklara sessizce katlanmak, acıya sabretmek.
Bahar başına vurmak: Coşkulu bir ruh haline bürünüp, heyecanla aşırı davranışlar sergilemek.
Bahis açmak: Bir konu veya kişi hakkında konuşmaya başlamak, söz etmek.
Bahtı açık olmak: Şansı ve talihi yanında olan, işleri hep yolunda giden kimse.
Bahtı bağlı olmak: İşlerinde bir türlü başarı elde edemeyen, şansı yaver gitmeyen kimse.
Bahtı kara olmak: Sürekli şanssızlıklar yaşayan, işleri bir türlü yolunda gitmeyen kişi.
Bahtına küsmek: Sürekli olumsuz olaylarla karşılaşan kişinin kaderine boyun eğmesi, karamsarlığa kapılması.
Bakkal çakkal: Küçük esnafa küçümseyici bir bakışla hitap etmek için kullanılır.
Bakkal defteri: Karışık, düzensiz ve yıpranmış notlar ya da evraklar.
Baklayı ağzından çıkarmak: Birinin sabrı tükenip, sakladığı olumsuz gerçekleri söylemesi.
Baldırı çıplak: Toplum tarafından hor görülen, başıboş gezen kimse.
Balgam atmak: Bir konu hakkında şüphe uyandıran, güvensiz sözler söylemek.
Balık istifi: İnsanların ya da eşyaların çok sıkışık ve üst üste istiflenmiş hali.
Balık kavağa çıkınca: Gerçekleşmesi imkansız olan olaylar için kullanılır.
Balon uçurmak: Gerçekliği olmayan dedikodular yaymak, asılsız haberler çıkarmak.
Balta değmemiş: Hiç el değmemiş, bakir kalmış ormanlar ya da doğa için kullanılır.
Baltayı taşa vurmak: Farkında olmadan, karşısındaki insanı kıracak sözler sarf etmek.
Bam teline basmak: Birinin hassas olduğu bir konuyu açarak onu kızdırmak.
Bana mısın dememek: Bir durumu hiç umursamamak, aldırış etmemek.
Bardaktan boşanırcasına: Çok yoğun bir şekilde, şiddetli yağan yağmur veya başka bir şey için söylenir.
Barut fıçısı gibi: Her an patlamaya hazır, tehlikeli ve gergin bir ortam için kullanılır.
Barut kesilmek: Ani ve aşırı öfkelenmek, kontrolsüz bir şekilde sinirlenmek.
Barut kokusu gelmek: Yakında çıkacak bir tehlike ya da kargaşayı hissetmek.
Basamak yapmak: Yükselebilmek için mevcut durumdan geçici olarak faydalanmak.
Basireti bağlanmak: Tehlikeyi ya da olumsuzlukları fark ettiği halde doğru hareket edememek.
Bastığı yerde ot bitmemek: Gittiği her yere uğursuzluk getiren kişi için kullanılır.
Baston yutmuş gibi: Dimdik, hiç eğilmeden, sert bir duruş sergileyerek yürümek.
Baş ağrıtmak: Çok konuşarak ya da sürekli aynı konuda şikayet ederek insanları bıktırmak.
Baş aşağı gitmek: İşlerin kötüye gitmesi, daha da kötü bir hale gelmek.
Baş başa vermek: Bir konu üzerinde ortaklaşa çalışmak, birlikte çözüm aramak.
Baş edememek: Bir durumun ya da işin üstesinden gelememek, gücü yetmemek.
Baş göz etmek: Birini evlendirmek, yuva kurmasını sağlamak.
Baş kaldırmak: Karşı gelmek, itaatsizlik etmek ya da ayaklanmak.
Baş koymak: Bir amacı gerçekleştirmek için her türlü fedakarlığı göze almak, bu uğurda her şeyi feda etmek.
Baş tacı etmek: Birine çok değer vermek, onu başının üstünde tutmak.
Baş yemek: Birinin ölümüne yol açacak bir olaya sebep olmak.
Başa gelmek: İstenmeyen bir durumla karşılaşmak, beklenmedik olaylar yaşamak.
Başa güreşmek: En yüksek başarıyı elde edebilmek için en önde mücadele etmek.
Başı altından çıkmak: Kötü bir olayın ya da komplonun ardındaki kişinin o olduğunun ortaya çıkması.
Başı bağlı olmak: Nişanlı ya da evli olmak.
Başı belada olmak: Büyük bir sorun ya da tehlikeyle karşı karşıya kalmak.
Başı dara düşmek: Çok ciddi ve zor bir durumda kalmak.
Başı derde girmek: Kötü ve istenmeyen bir duruma düşmek, başı sıkışmak.
Bu deyimleri yeniden ifade ederek, özgünleştirip genişletilmiş olarak sundum.
Bıçak Kemiğe Dayanmak: Artık sabrın son noktasına gelmek, bir durumun daha fazla tahammül edilemez hale gelmesi.
Bıçak Sırtı: Çok hassas bir durumda bulunmak, çok az bir yanlış hareketle kötü bir duruma düşmek.
Bıyık Altından Gülmek: Bir duruma alay ederek ya da hafife alarak gizlice gülmek, belli etmeden dalga geçmek.
Bıyığı Terlemek: Henüz genç yaşta olmak, gençliğe yeni adım atmak, bedenen ya da ruhen olgunlaşmak.
Bırakın Yağmuru, Dolu Yağsın: Olumsuz bir durumun daha kötü hale gelmesini ifade etmek, “ne olursa olsun” demek.
Bileğinin Hakkıyla: Tamamen kendi emeğiyle, çaba harcayarak başarıya ulaşmak, kimseye muhtaç olmadan başarmak.
Bilgiçlik Taslamak: Her şeyi biliyormuş gibi davranmak, ukalalık yapmak, kendini olduğundan bilgili göstermek.
Bir Ayağı Çukurda: Yaşlı ya da çok hasta bir kişi için, ölümün eşiğinde olmak.
Bir Avuç İnsan: Çok az sayıda kişi, küçük bir topluluk.
Bir Dediğini İki Etmemek: Birinin her isteğini yerine getirmek, tüm taleplerini karşılamak.
Bir Derdi Bin Para: Çok küçük bir sıkıntıyı büyüterek anlatmak, abartarak şikayet etmek.
Bir Elin Nesi Var, İki Elin Sesi Var: Tek başına bir işin üstesinden gelmek zor olabilir, ancak birlikte çalışıldığında daha büyük işler başarılır.
Bir Kalemde Silmek: Birini ya da bir durumu tamamen gözden çıkarmak, artık önem vermemek.
Bir Kulaktan Girip Diğerinden Çıkmak: Duyulan ya da söylenen şeylere hiç önem vermemek, dikkate almamak.
Bir Lokmada Yutmak: Bir işi ya da durumu hızlı ve kolay bir şekilde halletmek, çabucak başarmak.
Bir Ölüp Bin Dirilmek: Çok zorlu bir süreçten geçip daha güçlü bir şekilde hayata devam etmek.
Bir Yastıkta Kocamak: Evlilikte uzun yıllar boyunca bir arada mutlu bir şekilde yaşamak, evliliğin ömür boyu sürmesi.
Bir Yaşına Daha Girmek: Beklenmedik ya da şaşırtıcı bir olay karşısında çok şaşırmak, “Böyle bir şey mi olur?” anlamında söylenen bir söz.
Bir Yudum Suya Muhtaç Olmak: Çok zor ve çaresiz bir duruma düşmek, hiçbir imkana sahip olamamak.
Bir Zamanlar: Geçmişte kalan bir dönem, eski zamanlar, eskiden.
Bir Zamanlar Rumeli’de: Geçmiş dönemlerde Balkanlar’da ya da Osmanlı’nın Rumeli bölgesinde yaşanan olayları anlatmak için kullanılan bir ifade.
Birazdan Geliyorum: Bir işin ya da olayın çok kısa süre içinde gerçekleşeceğini ifade etmek.
Birlikten Kuvvet Doğar: İnsanların birlik olduklarında, iş birliği yaptıklarında daha güçlü olduklarını ve daha büyük işler başardıklarını anlatan bir söz.
Bit Palas: Eski, harap ya da bakımsız bir yer anlamında kullanılan bir deyim.
Bitli Bakla Kabuk Kaldırmaz: Fakir ya da zavallı biri hakkında olumsuz konuşan kişiye söylenen, “sen de aynı durumdasın, ne konuşuyorsun” anlamına gelen bir söz.
Boğaz Boğaza Gelmek: Şiddetli bir kavgaya girişmek, neredeyse birbirlerine saldırmak.
Boğazına Kadar Borçta Olmak: Çok büyük miktarda borca sahip olmak, borç batağına batmak.
Boğazından Geçmemek: Bir yiyeceğin ya da içeceğin, iştah olmamasından dolayı yenip içilememesi durumu.
Boğazı Kurumak: Çok susamak, uzun süre bir şey içmemekten ötürü susuzluk çekmek.
Boğazı Sıkışmak: Bir konuda çok sıkıntıya düşmek, çaresiz kalmak.
Bol Keseden Atmak: Olmayacak şeyleri abartarak anlatmak, boş vaatlerde bulunmak, gerçek dışı sözler söylemek.
Borcu Boynuna Binmek: Borçlarının aşırı derecede artması ve bu yükün kişiyi zor duruma sokması.
Borçtan Kurtulmak: Kişinin maddi sıkıntılarını aşması, borçlarını ödeyip rahatlaması.
Boş Boş Bakmak: Anlamsız bir şekilde, düşüncesizce bir yere ya da bir kimseye bakmak.
Boş Gezenin Boş Kalfası: Hiçbir iş yapmayan, sürekli aylak gezen kişilere söylenen alaycı bir ifade.
Boş Zamanı Olmamak: Kişinin çok meşgul olması, sürekli bir iş içinde olması ve boş vakti kalmaması.
Boyunun Ölçüsünü Almak: Yapamayacağı bir işe kalkışıp başarısız olmak ve bundan ders almak.
Boyu Boyuna, Posu Posuna Uymak: İki kişinin hem fiziksel hem de kişilik olarak birbirine çok uygun olması.
Boz Bulanık: Ne olduğu tam belli olmayan, karışık ve belirsiz bir durumu ifade eder.
Bozacının Şahidi Şıracı: Bir kişinin tanıklığının güvenilmez olduğunu ifade etmek için kullanılır, çünkü tanık da çıkar ilişkisi içindedir.
Böğrüne Taş Basmak: Büyük bir acı ya da üzüntüye dayanmak zorunda kalmak, içindeki sıkıntıyı sessizce çekmek.
Böyle Gelmiş Böyle Gider: Uzun süredir var olan bir durumu değiştirmek zordur, bu durum aynı şekilde devam eder anlamında kullanılır.
Budala Kafasına Balyoz Lazım: Akılsızca davranan birine sert bir uyarı ya da ders vermek gerektiğini ifade eden bir deyimdir.
Buğday Tanesi Kadar: Çok küçük, minicik bir şeyi anlatmak için kullanılır.
Bul Pusuyu, Devran Sürsün: Bir fırsat ya da avantajı değerlendirip keyfini çıkarmak anlamında kullanılır.
Bulaşık Suyuna Dönmek: Çok fazla yorgun düşmek ya da hastalıktan bitkin hale gelmek.
Bülbül Gibi Şakımak: Çok güzel konuşmak, tatlı dille ve etkili bir şekilde hitap etmek anlamına gelir.
Bunun Adı Konmaz: Bir olay ya da durumun tam anlamıyla tarif edilemeyecek kadar karmaşık olduğunu ifade eder.
Bunun Hesabı Sorulmaz: Karşılıklı dostluk ya da iyilik içeren bir durum için yapılan iyiliklerin ya da yardımların karşılığı beklenmez anlamında kullanılır.
Burnundan Fitil Fitil Getirmek: Bir kişiyi yaptığı bir işten ya da davranıştan dolayı pişman etmek, ona büyük bir zarar ya da sıkıntı vermek.
Burnunun Dibinde: Çok yakınında, hemen yanı başında olan bir şeyi fark edememe durumu için kullanılır.
Burnunun Direği Sızlamak: Büyük bir üzüntü ya da acı karşısında duyulan yoğun duygusal acıyı ifade eder.
Burnu Büyümek: Kibirlenmek, kendini üstün görmek ve insanlara küçümseyici bir tavırla yaklaşmak.
Burnu Kaf Dağı’nda: Kendisini çok büyük gören, başkalarına küçümseyici bakışlarla yaklaşan kişi için kullanılır.
Burnu Kanamadan Kurtulmak: Bir tehlikeli durumu ya da sorunu en ufak bir zarar görmeden atlatmak.
Burnunu Sokmak: Kendisini ilgilendirmeyen işlere karışmak, başkalarının işlerine müdahale etmek anlamında kullanılır.
Burun Buruna Gelmek: İki kişi ya da şeyin çok yakın mesafede karşı karşıya gelmesi durumu.
Burun Kıvırmak: Bir şeye ya da kişiye küçümseyici bir tavırla yaklaşmak, beğenmemek, hor görmek.
Buz Kesti: Bir ortamın ya da kişinin çok soğuk ve donuk bir hale gelmesi, adeta donmuş gibi olmak.
Bıçak sırtı: Çok yakın, çok az bir fark anlamında kullanılan bir deyimdir.
Bıyığı balta kesmemek: Hiç kimseden çekinmeyecek bir duruma ulaşmak demektir.
Bıyığı terlemek: Bıyıkları yeni yeni çıkmaya başlayan birini tanımlamak için kullanılır.
Bıyığını bulaştırmak: Yaptığı işi en yakınına dahi hissettirmeden sürdürmek anlamındadır.
Bıyık altından gülmek: Eğlenirken belli etmemeye çalışarak gülmek anlamına gelir.
Biçilmiş kaftan: Tam anlamıyla uygun, elverişli bir durumu ifade eder.
Bildiğinden şaşmamak: Kendi bildiği yolda hiçbir telkin ya da uyarıyı dikkate almadan devam etmek demektir.
Bildiğini okumak: Hiç kimseyi dinlemeden, istediği gibi davranmak anlamına gelir.
Bile bile lâdes: Kötü bir durumu bile bile kabullenmek ifadesidir.
Bilgiçlik taslamak: Kendini aşırı bilgili biri olarak göstermek anlamında kullanılır.
Bin pişman olmak: Büyük bir pişmanlık duymak demektir.
Binde bir: Çok nadir olan bir durumu ifade eder.
Bindiği dalı kesmek: Yararlı bir durumu kendi lehine zararlı hale getirmek anlamına gelir.
Bir arpa boyu yol gitmek: Çok az, önemsiz bir ilerleme kaydetmek demektir.
Bir ayağı çukurda: Yaşlılığı, ileri yaşta olmayı belirtir.
Bir ayağı üzengide olmak: Geziye çıkma aşamasında olduğunu ifade eder.
Bir baltaya sap olmak: Belirli bir meslek edinmek veya bir işte tutunmak anlamındadır.
Bir bardak suda fırtına koparmak: Küçük bir sorunu büyütmek, gereksiz bir gürültü çıkarmak anlamındadır.
Bir burnuna tuz, bir burnuna biber koymak: Bir kişiyi gereğinden fazla sıkıştırmak anlamına gelir.
Bir çuval inciri berbat etmek: Yolunda giden bir işi yanlış bir hareketle bozmak demektir.
Bir dediğini iki etmemek: Her istediğini yerine getirmek, her söylediğini yapmak anlamına gelir.
Bir dereyi bal, bir dereyi yağ etmek: Çok kazançlı bir durumu abartarak anlatmak demektir.
Bir deri bir kemik kalmak: Aşırı zayıflamak anlamına gelir.
Bir dikili ağacı olmamak: Herhangi bir mal veya mülkü olmamak anlamına gelir.
Bir dirhem bal için bir çeki keçiboynuzu çiğnemek: Büyük işler yaptığı halde çok az verim almak anlamındadır.
Bir eli yağda bir eli balda: Bolluk içinde yaşamak demektir.
Bir gömlek aşağı: Bir kıyaslama içerisinde bir derece daha düşük bir durumu ifade eder.
Bir hâl olmak: Bir şeyi sürekli yaptığı için o şeyden bıkmak, usanmak anlamındadır.
Bir iğne bir iplik kalmak: Çok aşırı zayıflamak ifadesidir.
Bir kalemde: Toptan bir işlemde bir arada anlamına gelir.
Bir kapıya çıkmak: Sonunda aynı sonuca ulaşmak demektir.
Bir kaşık suda boğmak: Gereğinden fazla birine öfkelenmek anlamındadır.
Bir Köroğlu bir Ayvaz: Bir çiftin çocuklarının olmaması ya da yakınlarının yanlarında bulunmaması durumunu ifade eder.
Bir köşeye çekilmek: Görevi bırakmak ya da bir iş yapmamak anlamına gelir.
Bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak: Söylenenleri önemsememek, dikkate almamak anlamındadır.
Bir kuş bir çalıya sinmiş: Zavallı birinin başka bir zavallının himayesine girmesi anlamına gelir.
Bir pire için yorgan yakmak: Küçük bir zarardan kurtulmak için büyük bir şeye razı olmak demektir.
Bir punduna getirmek: Bir işin en uygun zamanını kollamak anlamındadır.
Bir sıkımlık canı olmak: Oldukça cılız ve güçsüz durumda olmak demektir.
Bir tahtası eksik olmak: Normal bir insanın davranışlarından farklı davranışlar sergilemek anlamına gelir.
Bin tarakta bezi olmak: Çok fazla şeyle uğraşmak veya meşgul olmak demektir.
Bir taşla iki kuş vurmak: Tek bir eylemle iki sonuç elde etmek anlamındadır.
Bir tek atmak: Bir kadeh içki içmek anlamına gelir.
Bir tuhaf olmak: Ne yapacağını bilememek, şaşırmak ifadesidir.
Bir yastığa baş koymak: Hayatını evli biri olarak sürdürmek anlamına gelir.
Bir yastıkta kocamak: Bir çiftin uzun bir birliktelik yaşamaları anlamındadır.
Bir yaşına daha girmek: Şaşılacak yepyeni bir durumla karşılaşmak demektir.
Bire bin katmak: Bir durumu gereğinden fazla abartmak anlamındadır.
Biri eşikte, biri beşikte: Küçük çocuk sayısının fazla olduğu durumlarda kullanılır.
Birbirine düşmek: Aralarında anlaşmazlık veya geçimsizlik çıkması anlamına gelir.
Bitkin düşmek: Halsiz, yorgun bir duruma gelmek demektir.
Boğaz boğaza gelmek: Bir olumsuzlukta kavga etmek üzere bir duruma gelmek anlamındadır.
Boğaz tokluğuna çalışmak: Sadece karnını doyurmak için çalışmak demektir.
Boğazına düğümlenmek: Çeşitli nedenlerden ötürü söylemek istediklerini ifade edememek anlamındadır.
Boğazına düşkün: Yemeğe ve içmeye düşkün olan birini tanımlar.
Boğazından kesmek: Para artırmak için yiyeceğinden tasarruf etmek anlamına gelir.
Boğuntuya gelmek: Aldatılmak veya kandırılmak durumunu ifade eder.
Bohçasını koltuğuna vermek: Birini kovmak veya başından def etmek anlamındadır.
Borusu ötmek: Sözü geçen biri olmak demektir.
Borusunu çalmak: Menfaat sağladığı birisinin işine destek vermek anlamındadır.
Bostan korkuluğu: Etrafına sözünü geçiremeyen birini ifade eder.
Boşa koysam dolmaz, doluya koysam almaz: Hiçbir çözüm yolu olmadığını belirtir.
Boy atmak: Boyunun uzaması anlamına gelir.
Boy göstermek: Gösteriş amacıyla ortalıkta görünmek demektir.
Boy ölçüşmek: Birisiyle bir konuda rekabet etmek veya var olduğunu göstermek anlamındadır.
Boylu boyunca: Bütün boyuyla, tam olarak anlamına gelir.
Boynu bükük: Acınacak durumda olan birini tanımlar.
Boynu kıldan ince olmak: Verilecek karara razı olmak, kabul etmek demektir.
Boynuz isterken kulaktan olmak: Daha iyisini isterken elindekinden de olmak anlamındadır.
Boyun eğmek: Kendinden güçlü birinin emrine girmek anlamına gelir.
Boyundan büyük işlere karışmak: Üstesinden gelemeyeceği işlere kalkışmak demektir.
Boyunduruk altına girmek: Birinin hakimiyetine girmek, baskı altında yaşamak anlamındadır.
Boyunun ölçüsünü almak: Çok emin olduğu bir işi başaramayıp yetersizliğini anlamak demektir.
Bozuk çalmak: Sinirli, canı sıkılmış birini tanımlar.
Bozuntuya vermemek: Bir yanlışın farkında değilmiş gibi davranmak anlamına gelir.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu: Benimsediği ilkelere ters düşen bir davranış sergilemek demektir.
Bucak bucak aramak: Birini her yerde aramak anlamına gelir.
Bugünden tezi yok: Hemen, derhal anlamında kullanılır.
Bulanık suda balık avlamak: Karışık durumlardan yararlanarak kendi çıkarını sağlamak demektir.
Bulunmaz Hint kumaşı mı?: Çok değerli ve nadir bulunan bir şeyi ifade eder.
Buluttan nem kapmak: En küçük bir şeyden alınmak anlamına gelir.
Bundan iyisi can sağlığı: Olabilecek en güzel şekilde tamamlanmış bir durumu ifade eder.
Burnu bile kanamamak: Tehlikeli bir durumu kazasız atlatmak anlamındadır.
Burnu havada olmak: Kendini aşırı beğenmek, kibirlenmek anlamına gelir.
Burnu sürtülmek: Bir zorunluluk nedeniyle öğrenmek
Burnu sürtülmek: Bir zorunluluktan dolayı bir şeyler öğrenmek ve bu durumlardan ders almak anlamına gelir.
Burnu yere düşse almaz: Kendini gereğinden fazla beğenen ve kibirli birini tanımlar.
Burnunda tütmek: Bir şeyi çok özlemek anlamındadır.
Burnundan düşen bin parça olmak: Morali çok bozuk, hüzünlü bir durumda olmak demektir.
Burnundan fitil fitil gelmek: Güzel bir şeye kavuşmanın sevincinin, başka bir nedenle büyük bir üzüntüye dönüşmesini ifade eder.
Burnundan getirmek: Birini yaptığı bir şey için pişman etmek anlamına gelir.
Burnundan kıl aldırmamak: Kendisine yapılan eleştirileri kabul etmeyip kendi eylemlerinin doğru olduğunu savunmak demektir.
Burnundan solumak: Aşırı derecede öfkelenmek, sinirlenmek anlamına gelir.
Burnunu sokmak: Kendisini ilgilendirmeyen işlere karışmak ifadesidir.
Burnunun dibinde: Hemen yakınında olmak anlamındadır.
Burnunun dikine gitmek: Başkalarının söylediklerini önemsemeyip kendi bildiği gibi hareket etmek demektir.
Burnunun direği sızlamak: Çok aşırı üzülmek anlamındadır.
Burnunun ucunu görmemek: Sarhoşluk ya da dalgınlıktan dolayı basacağı yeri görememek anlamına gelir.
Burun buruna gelmek: Beklenmedik bir anda birisiyle karşılaşmak demektir.
Burun kıvırmak: Beğenmemek, küçümsemek ya da hor görmek anlamına gelir.
Buyurun cenaze namazına: Beklenmeyen olumsuz bir durumun ortaya çıktığını ve yapılacak bir şey kalmadığını belirtir.
Buzdolabına koymak: Sorunun çözümünü ileriki bir tarihe bırakmak anlamındadır.
Buz kesilmek: Üzücü bir olay karşısında ne yapacağını bilememek durumunu ifade eder.
Buz üstüne yazı yazmak: Süresi ve etkisi çok az olan bir şey yapmak anlamına gelir.
Büyük oynamak: Büyük bir tehlikeyi göze alarak bir işe girişmek anlamındadır.
Büyük yemin etmek: En kutsal şeyler üzerine ant içmek, onları vesile kılmak demektir.
Büyümüş de küçülmüş: Konuşma ve davranışları yaşının üstünde olan bir çocuğu tanımlar.
Büyük Laflar Etmek: Abartılı ve gerçekleşmesi zor olan şeyler söylemek, büyük iddialarda bulunmak.
Büyük Lokma Ye, Büyük Laf Etme: Çok fazla şey yemektense büyük iddialar ve vaatler ileri sürmekten kaçınmayı öğütleyen bir deyimdir. Her şeyin ölçülü yapılması gerektiğini vurgular.
Büyük Oynamak: Bir işte ya da planda çok büyük risk almak, büyük kazanç ya da başarı hedeflemek.
Büyüklük Taslamak: Kendisini başkalarından üstün görmek, kibirli bir tavır sergilemek.
Büyümüş de Küçülmüş: Küçük yaşta olmasına rağmen olgun, akıllı ya da yaşından beklenmeyecek kadar sorumluluk sahibi bir çocuk için kullanılır.