ANLATIM BİÇİMLERİ – DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI – ANLATICI TÜRLERİ

ANLATIM BİÇİMLERİ

1. BETİMLEME (TASVİR) Betimleme, varlıkların özellikleriyle resmedilerek okuyucunun zihninde canlanmasını sağlayan bir anlatım biçimidir. Gözlem esas alınarak yapılan betimlemeler, açık ve anlaşılır bir dil kullanılarak yapılır. Yazar, tasvir edeceği varlığı kendi bakış açısına göre anlatır ve kendi yorumunu ekleyebilir.

Örnek: “Bahar geldiğinde doğa yeniden uyanır. Ağaçlar tomurcuklanır, çiçekler açar ve kuşlar cıvıl cıvıl öter. Doğanın bu canlanışı insanı mutlu eder.”

2. ÖYKÜLEYİCİ ANLATIM Öyküleyici anlatımda, tasarlanmış veya yaşanmış bir olay başkalarına anlatılır. Bu anlatım biçiminde genellikle geçmiş zaman kullanılır ve olaylar belirli bir yerde ve zamanda geçer. Öyküleyici anlatımda olayların akışı, zaman içinde ilerler ve okuyucuya anlatılır.

Örnek: “Bir gün Ali, parkta top oynarken birden yağmur yağmaya başladı. Ali, hızla eve doğru koştu ve ıslanmamak için kapıyı çaldı.”

3. AÇIKLAYICI ANLATIM Açıklayıcı anlatımda, bilgi vermek amacıyla yazılan metinlerde kullanılan bir anlatım tekniğidir. Bu tür anlatımlarda sade ve anlaşılır bir dil kullanılır ve yazar duygularına yer vermez. Açıklayıcı anlatımda amaç, okuyucuyu bilgilendirmek ve öğretmektir.

Örnek: “İstanbul, Türkiye’nin en büyük şehirlerinden biridir. Tarihi ve kültürel zenginliğiyle dikkat çeken İstanbul, her yıl milyonlarca turisti ağırlar.”

4. TARTIŞMACI ANLATIM Tartışmacı anlatımda yazar, kendi doğrularını okuyucuya kabul ettirmek için çaba gösterir. Bu anlatım biçiminde yazar, kendi görüşlerini savunur ve karşıt görüşleri çürütmeye çalışır. Tartışmacı anlatımda genellikle karşıt görüş önce sunulur ve ardından yazar kendi görüşünü savunur.

Örnek: “Teknolojiye karşı çıkanlar, onun insanları yozlaştırdığını savunabilirler. Ancak teknolojinin, hayatı hızlandırdığı, kolaylaştırdığı ve rahatlattığı da bir gerçektir.”

 

DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI

1. TANIMLAMA

Bir kavram veya varlığın ne olduğunun açıklanmasına tanımlama denir. Genelde açıklayıcı ve tartışmacı anlatım tekniklerinde tanımlamadan yararlanılır. Varlık ya da kavramın okuyucunun zihninde daha belirginleşmesi amaçlanır. Tanım, “Bu nedir?” sorusuna cevap verir. Örneğin, destanlar tanımlamasında şöyle denir: “Destanlar, tarihten önce ve tarihin başlangıcı sırasında bir milletin geçirdiği maceraları, yetiştirdiği kahramanları; doğa, evren ve toplum olayları hakkında düşündüklerini ve bunlar karşısında aldığı vaziyetleri anlatan din ve kahramanlık hikâyeleridir.”

2. KARŞILAŞTIRMA

Birden fazla varlık ya da kavram arasındaki benzerlik veya farklılıkları ortaya koymak için kullanılan anlatım yoluna karşılaştırma denir. Daha çok tartışmacı ve açıklayıcı anlatım içinde kullanılan bu yöntemde, varlıkların farklı ya da ortak yönleri ele alınır. Örneğin, Adnan Baran Öner’in arı ile insanı karşılaştırdığı şu ifadeler bu yöntemi kullanır: “Arı, on binlerce yıldır aynı işi en kusursuz biçimde yapar: Düzgün, geometrik ölçülerle peteğini örer ve topladığı bin bir çiçek tozundan, bir kimya laboratuvarının imbiklerinden daha üstün biçimde balını süzer. Oysa insanoğlu uğraştığı on binlerce işi binlerce yıldır giderek geliştirmekte ve hâlâ en kusursuza ulaşmaya çalışmaktadır, işte insan budur.”

3. ÖRNEKLENDİRME

Bir düşüncenin somut hâle getirilerek daha anlaşılır kılınması için anlatılan konuyla ilgili örnekler verilmesine örneklendirme denir. Düşüncenin anlaşılır ve akılda kalıcı olması amaçlanır. Bazen önce bir örnek verilerek veya fıkra anlatılarak konuya giriş yapılır. Örneğin, Genç Kalemler hareketini açıklarken şu örnekleme yapılmıştır: “Genç Kalemler hareketi, edebiyatımıza özellikle dil konusunda yepyeni bir anlayışı getirmiştir. Türkçe kendi benliğine yavaş yavaş dönmeye başlamış; halk, aydınların yazdıklarını anlar duruma gelmiştir. 1911’li yıllarda yazan Ömer Seyfettin’i, Ziya Gökalp’i açıp okuyun, severek, anlayarak okursunuz yazdıklarını. Sözcükler, tamlamalar… hep anlayacağınız biçimdedir.”

4. BENZETME

Bir kavramı ya da varlığı başka bir kavram ya da varlığın özellikleriyle anlatmaya benzetme denir. Örneğin, birikimsiz yazarlığı benzetmeyle şöyle anlatılabilir: “Birikimsiz yazarlık saman alevi gibidir. Saman alevi çabucak tutuşup yine çabucak söner. Yazmak için yeterli donanıma sahip olmayan birikimsiz yazarlar da parlamış olsalar bile elbet bir gün saman alevi gibi sönüp giderler.”

5. TANIK GÖSTERME

Yazarın, savunduğu düşüncenin doğruluğuna okuyucuyu inandırabilmek için tanınan ve görüşlerine itibar edilen kişilerin sözlerinden alıntı yapılmasına tanık gösterme denir. Örneğin, Balzac’ın bir düşünceyi desteklemek için kullanılan tanık gösterme örneği şöyle verilebilir: “Çocuğunuz bilim insanı mı olsun istiyorsunuz; o halde ona önce edebiyatı sevdirin. Bilim insanının amacı insanların yaşamını kolaylaştırmak; dünyayı daha güzel, daha yaşanası hal aldırmaktır. Bu amaca ulaşmak için insanları sevmek; onların acılarını ve sevinçlerini yüreğimizde duyumsamak gerekir. Balzac: ‘Bilim insanı olmak için, insanları sevmek, dolayısıyla edebiyatsever olmak gerekir.’ diyor.”

6. SAYISAL VERİLERDEN YARARLANMA

Düşüncenin kanıtlanabilmesi için istatistiksel bilgilerden, anketlerden ya da grafiklerden yararlanılmasıdır. Örneğin, bir istatistiksel veriden yararlanarak bir düşünceyi desteklemek şöyle yapılabilir: “Tanzimat döneminde yazar ve şairlerimizin %79.5′u İstanbul’da, %7.1′i Anadolu’da doğmuştur. Cumhuriyetten sonra ise bu oranlarda büyük bir değişme olmuş İstanbul doğumluların oranı %29, Anadolu doğumluların oranı ise %67 olmuştur. Bu bize Türk edebiyatının halkçı bir nitelik kazandığını göstermez mi?”

 

 

ANLATICI TÜRLERİ

Metinlerde olayları, kişileri ve mekanı okurlara aktaran kişiye anlatıcı denir. Olay anlatımına dayalı metinlerde anlatım, genellikle birinci kişili ve üçüncü kişili anlatım olmak üzere iki şekilde yapılır:

1. BİRİNCİ KİŞİ AĞZINDAN ANLATIM

Bu tür anlatımlarda yazar, kendi başından geçen veya içinde bulunduğu bir olayı anlatır. Bu anlatımda genellikle birinci tekil şahıs (ben) veya birinci çoğul şahıs (biz) ekleri kullanılır. Örneğin:

“Günlerden bir gün, yeni bir kitap çıkarıyor olmanın heyecanıyla uyandım. Hemen matbaaya koştum ve kitaplarımın hazır olup olmadığını sordum. Matbaacılar, acele etmemem gerektiğini ve birkaç saat içinde hazır olacaklarını söyledi. Bu sırada, aslında ne kadar heyecanlı olduğumu fark ettim ve biraz sakinleşmeye çalıştım.”

2. ÜÇÜNCÜ KİŞİ AĞZINDAN ANLATIM

Bu tür anlatımlarda yazar, genellikle duyduğu veya gördüğü şeyleri anlatır. Üçüncü tekil şahıs (o) veya üçüncü çoğul şahıs (onlar) ekleri kullanılır. Örneğin:

“Akşama doğru bahçede oynayan çocuklar vardı. Hava aniden kapandı ve kar yağmaya başladı. Çocuklar, kar topu oynamak için çok heyecanlandı. Kısa sürede bahçe beyaza büründü. Çocuklar kardan adam yaparak eğlendi. Kar yağışı nedeniyle hazırlıksız yakalanan sürücüler ise arabalarını zorlukla sürdü ve yolda uzun kuyruklar oluşturdular.”

Bu şekilde, anlatıcı türleri metinlerde farklı etkiler ve anlatım biçimleri oluşturur, okuyucuya farklı deneyimler sunar.

Yorum yapın