Albert Camus, 7 Kasım 1913’te Cezayir’in Mondovi şehrinde, maddi zorluklar içinde yaşayan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Henüz 1 yaşındayken babasını kaybeder ve eğitim hayatının sorumluluğu annesine aittir. Camus, 1918 yılında ilkokula başlamış, 10 yaşına geldiğinde ise liseye geçmiştir. Eğitimine Cezayir Üniversitesi‘nde devam etmiştir.
Camus, 1934 yılında morfin bağımlılığı ile mücadele eden Simone Hie ile evlenir. Ancak bu evlilik uzun sürmez ve 1940 yılında yeniden evlenir. Yazar, edebi kariyerinin yanı sıra oyun yazarlığına da büyük ilgi duyar; tiyatroya olan sevgisi hayatı boyunca devam etse de yazdığı oyunlar çok fazla ilgi görmez.
Camus, 44 yaşında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanarak genç yaşında büyük bir başarı elde etmiştir. Savaş sonrası dönemde, insanların yaşadığı yabancılaşma ve hayal kırıklığı temalarını eserlerinde derinlemesine işlemiştir. Toplumda değişim sağlamak, kötülükleri ortadan kaldırmak ve dünyanın anlamsızlığına karşı başkaldırmak, onun önemli eserlerinde sıkça karşılaşılan konulardandır.
Temel Temaları ve Eserleri
Camus’un en önemli romanlarından biri olan “Veba”, simgesel bir hikâyeyi içermektedir. Bu eser, bir başkaldırı romanı olarak da adlandırılabilir; salgın hastalıklara karşı savaşan karakterlerin mücadelesini konu alır. Kahramanlar, başarısız olabileceklerini bilmelerine rağmen azimle savaşa devam ederler. Camus, bu eserinde insanın içsel çatışmalarını ve yaşamın zorluklarını ustaca tasvir eder.
Camus’un bilinen bir diğer özelliği ise futbol tutkusu ve kalecilik yeteneğidir. Genç yaşta Cezayir Üniversitesi futbol takımının kaleciliğini yapmıştır. Ancak vereme yakalandıktan sonra futbol kariyerini sonlandırmak zorunda kalmıştır.
yüzyıl Fransız edebiyatının en güçlü yazarlarından biri olarak anılan Camus, varoluşçuluk felsefesine ilgi duymuş, özellikle de “saçma” kavramını derinlemesine incelemiştir. Ona göre, insanın yaşadığı evren saçma ve mantıksızdır. Bu görüşten yola çıkarak, insan hayatının da bir anlam taşımadığını savunur. Ancak hayatta kalabilmek için insanın yapması gereken en önemli şeyin, hayatı dolu dolu yaşamak olduğunu ifade eder.
Camus, filozof kimliği ile de ön plana çıkar. “Absürt” fikrini özellikle “Yabancı” ve “Veba”romanlarında işler. Absürdizm, mantıksızlık ve uyumsuzluk felsefesi anlamına gelir.
Yorum gönder