Açıklık
Cümlede tek bir anlamın olması ve anlatımın net olması, açıklık ilkesinin bir parçasıdır. Açık bir cümlede tek bir anlam çıkar; aksi halde kapalı anlatım söz konusu olur. Uzun cümleler, dil ve anlatım yanlışlıkları, anlatım bozuklukları, açıklığı engeller.
Açıklık ilkesine uygun cümleler, herkes için aynı anlamı ifade eder. Noktalama işaretlerindeki yanlışlıklar da cümlelerdeki açıklığı bozabilir. Cümlede açıklığı ortadan kaldıran faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz:
- Yerinde Kullanılmayan Sözcük veya Öğeler: Bir sözcüğün anlamına uygun yerlerde kullanılmaması, açıklık ilkesini zedeler.
Örnekler:
- “Geri kalmış ülkemizin bazı şehirlerine öncelik tanınacak.” Cümlede “geri kalmış” ifadesi yerinde kullanılmamıştır. Doğru hali: “Ülkemizin geri kalmış bazı şehirlerine öncelik tanınacak.”
- “Ağrısız kulak delinir.” Bu cümlede “ağrısız” yanlış yerde kullanılmıştır. Doğru hali: “Kulak ağrısız delinir.”
- “Okulu bitirince doktor olarak doğduğu kasabada çalışmaya başlar.” Cümlede “doktor olarak” ifadesi yanlış yerleştirilmiştir. Doğru hali: “Okulu bitirince doğduğu kasabada doktor olarak çalışmaya başlar.”
- “Ekranlar, tekrar tekrar ölen kişileri gösteriyordu.” Cümlede “tekrar tekrar” ifadesi yanlış yerde kullanılmıştır. Doğru hali: “Ekranlar, ölen kişileri tekrar tekrar gösteriyordu.”
- Karşılaştırma Yanlışlığı: Cümlelerden iki farklı anlam çıkabilmesi açıklık ilkesine aykırıdır.
Örnekler:
- “Öğretmen, çocuğuyla eşinden çok ilgilenir.” Burada iki anlam çıkmaktadır. Doğru hali: “Öğretmen, çocuğuyla eşinden daha fazla ilgilenir.”
- “Ali maç izlemeyi Mustafa’dan çok sever.” Cümlede çift anlamlılık söz konusudur. Doğru hali: “Ali maç izlemeyi Mustafa’dan daha çok sever.”
- Zamir Eksikliğinden Kaynaklanan Anlam Belirsizliği: İyelik zamirinin eksik olması anlam karışıklığına yol açar.
Örnek:
- “Sınavda başarılı olduğuna inanamadım.” Burada “senin” ya da “onun” zamirlerinin eksik olduğu anlam belirsizliğine yol açar.
- Anlamca Çelişen Sözcüklerin Bir Arada Kullanılması: Anlamca birbirine zıt sözcüklerin bir arada kullanılması açıklık ilkesine aykırıdır.
Örnekler:
- “Tam seksen civarında köyün yolu kapalıdır.” Burada “tam” ve “civarında” sözcükleri çelişmektedir. Doğru hali: “Seksen civarında köyün yolu kapalıdır.”
- “Çalış çalış baban gibi, eşek olma.” Virgül işareti, anlamı belirsizleştirir. Doğru hali: “Çalış çalış, baban gibi eşek olma.”
Akıcılık
Akıcılık, anlatımda cümlelerin pürüzsüz olmasını ve sözcüklerin kolay söylenişli olmasını ifade eder. Gereksiz ek, hece, sözcük veya söz öbeği kullanımı akıcılığı bozar. Noktalama işaretlerinin gereksiz kullanımı, bağlaç ve edatların aşırı kullanımı da akıcılığı etkiler.
Bir yazı, şekil ve anlam bakımından iyi bir şekilde yoğrulmuşsa, akıcılığa sahiptir. Akıcılık, gereksizleri dışlamayı ve duruluk ile doğruluk ilkesinin bir sonucudur.
- Gereksiz Olan ve Sürekli Tekrar Edilen Ek, Sözcük veya Söz Öbekleri: Gereksiz ek, sözcük veya söz öbeği cümleden çıkarıldığında, cümlenin anlamında bir eksiklik oluşmuyorsa, bu unsurlar gereksizdir.
Örnekler:
- “Bu yol yaya yürümekle bitecek gibi değil.” Cümlede “yaya” kelimesi gereksizdir. Doğru hali: “Bu yol yürümekle bitecek gibi değil.”
- “Türkçede, Arapça ve Farsça dillerinden gelmiş sözcükler var.” Burada “dil” sözcüğü gereksizdir. Doğru hali: “Türkçede, Arapça ve Farsçadan gelmiş sözcükler var.”
- “Biz, onlara iki günde bir gün aşırı giderdik.” “İki günde bir” ve “gün aşırı” ifadeleri aynı anlama gelir. Doğru hali: “Biz, onlara sık sık giderdik.”
- Noktalama İşaretlerinin Gereksiz Kullanılması: Gereksiz veya yanlış kullanılan noktalama işaretleri, anlamı değiştirir ve akıcılığı bozabilir.
Örnekler:
- “Hasta doktora ters ters baktı.” Virgül eksikliği anlamı belirsizleştirmiştir. Doğru hali: “Hasta, doktora ters ters baktı.”
- Cümlelerin Gereğinden Uzun Olması: Birden fazla cümle ile anlatılması gereken düşüncelerin tek cümle ile anlatılması akıcılığı bozar.
Örnekler:
- “Mustafa, yarın akşam babasıyla çarşıyı gezdikten sonra eve uğrayıp bizim eve gelirse onlara evde ikramlarda bulunup sonra onları yolcu edeceğiz.” Bu cümle uzun ve karmaşıktır. Daha akıcı hali: “Mustafa, yarın akşam çarşıyı gezdikten sonra babasıyla evine uğrayacak. Mustafa ve babası bizim eve gelecekler. Biz de onlara ikramlarda bulunup, sonra onları yolcu edeceğiz.”
- Duygu ve Düşünce Sıralamasındaki Yanlışlık ve Tutarsızlıklar: Duygu ve düşüncelerin sıralamasındaki yanlışlıklar, akıcılığı zedeler.
Örnek:
- “İlgili madde 180’e karşı 110 oyla genel kurulda kabul edildi.” Düşüncelerin sıralamasında bir yanlışlık vardır. Doğru hali: “İlgili madde, genel kurulda 180 oyla kabul edildi, 110 oy karşı çıktı.”
Duruluk
Duruluk, gereksiz ek, sözcük ve söz gruplarının bulunmamasıdır. Cümledeki gereksiz sözler çıkarıldığında anlamda bir daralma olmamalıdır.
- Eş Anlamlı Sözcüklerin Aynı Cümlede Kullanılmaması: Aynı anlamı veren sözcüklerin cümlede tekrar kullanılması duruluğu bozar.
Örnekler:
- “Arkadaşınız henüz daha eve gitmemiş.” “Henüz” ve “daha” aynı anlama gelir. Doğru hali: “Arkadaşınız henüz eve gitmemiş.”
- “Kulağıma eğilerek alçak sesle bir şeyler fısıldadı.” “Fısıldamak” zaten alçak sesle konuşmak anlamını içerir. Doğru hali: “Kulağıma eğilerek bir şeyler fısıldadı.”
- “Türkçede, Arapça ve Farsça dillerinden gelmiş sözcükler var.” “Arapça” ve “Farsça” zaten dil ismidir. Doğru hali: “Türkçede, Arapça ve Farsçadan gelmiş sözcükler var.”
- “Gizli sırlarımı aşikâr etme.” “Sır” zaten gizli şey . Doğru hali: “Sırlarımı aşikâr etme.”
Yalınlık
Yalınlık, dili süssüz, sanatsız ve anlaşılır bir biçimde kullanma durumudur. Duygu ve düşünceler kısa, açık ve kesin biçimde dile getirilir. Yalın cümlelerde edebi sanatlara başvurulmaz.
- Yalınlık ile İlgili Örnekler:
Örnekler:
- “Seni içinden trenler geçen uykusuz şehirler kadar seviyorum.” Buradaki “içinden trenler geçen uykusuz şehirler” ifadesi, edebi bir anlatım içerir. Yalın hali: “Seni çok seviyorum.”
- “Bulutların küskünlüğü bizde de duyuluyor.” Burada “bulutların küskünlüğü” edebi bir ifade kullanımıdır. Yalın hali: “Hava çok kapalı.”
- “Tarihin derinliklerinde, kalemlerle mürekkep izlerinin ardında bir arayış var.” Burada “tarihin derinliklerinde”, “kalemlerle mürekkep izlerinin ardında” ifadeleri sanatsaldır. Yalın hali: “Geçmişte bir arayış var.”
Bu dört ilkeye dikkat ederek yazılarınızda daha etkili, anlaşılır ve akıcı bir anlatım sağlayabilirsiniz.