Bazı eleştirmenler 1980 sonrası Türk şiirini “kayıp dönem” olarak adlandırsa da, bu dönem Türk şiirinde önemli değişimlerin ve çeşitliliğin yaşandığı bir dönemdir.
- 1980 darbesi, Türk toplumunda ve edebiyatında derin bir etki bırakmıştır. Darbe sonrası yaşanan baskıcı ortam, şiirde de kendini hissettirmiş ve bazı eleştirmenler bu dönemi “kayıp dönem” olarak değerlendirmişlerdir.
- Ancak bu dönemde, Haydar Ergülen, Hüseyin Atlansoy, Seyhan Erözçelik, Lale Müldür, Ahmet Erhan ve Küçük İskender gibi önemli şairler ortaya çıkmıştır.
- Bu şairler, Türk şiirinin tüm dönemlerini bir bütün olarak değerlendirmiş ve Halk, Divan, İkinci Yeni ve saf şiir gibi ayrımlara girmeden tüm Türk şairlerini okumanın önemini vurgulamışlardır.
- Halk şiirinin dilinden ve kültüründen de yararlanmışlardır.
1980 sonrası Türk şiirinde ortak bir şiir anlayışından ziyade, farklı grupların ve şairlerin kendi şiir anlayışlarını geliştirdikleri görülmektedir. Bu dönemde, imgeci, mitolojik, gelenekselci, toplumcu, yeni garipçi gibi farklı şiir anlayışlarının temsilcileri aynı dönemde eserler vermişlerdir.
1980 sonrası şiirinin bazı önemli özellikleri şunlardır:
- Düz yazıya yaklaşan bir şiir dili: Şiir dili, daha akıcı ve anlaşılır bir anlatım tarzı benimsemek amacıyla düz yazıya yaklaştırılmıştır.
- Büyük harf ve noktalama işaretlerinin kullanılmaması: Geleneksel yazım kurallarından uzaklaşma eğilimiyle, şiirlerde büyük harf ve noktalama işaretleri genellikle kullanılmamıştır.
- İmge anlayışında İkinci Yeni ile benzerlik: Uzak çağrışımlara önem vermeleri bakımından, 1980 sonrası şairlerinin imge anlayışında İkinci Yeni şairleri ile benzerlik gösterdiği söylenebilir.
- Kapalı şiir ve süslü anlatım: Bu dönemin şiirleri genellikle kapalı şiir özelliği gösterir ve anlatımı süslü ve sanatlıdır.
- İmge, çağrışım ve çok katmanlılık: İmgelemeler, çağrışımlar ve çok katmanlı şiirler, 1980 sonrası şiirinde sıkça kullanılan unsurlardır.
- Toplumsal acıları yansıtma ve yer yer alaycı anlatım: Şairler genellikle toplumun acılarını farklı bakış açılarıyla yansıtmış ve zaman zaman alaycı bir anlatım ve mizah kullanmışlardır.
- İçe dönük, durağan ve dingin bir edebiyat anlayışı: 1980 sonrası Türk şiirinde daha içe dönük, daha durağan ve daha dingin bir edebiyat anlayışı benimsenmiştir.
- Şehirli kimliğinin ön plana çıkması: Metropollerde yaşayan bireylerin şehre ve diğer insanlara yabancılaşması, gelenek ve teknoloji arasında sıkışıp kalmaları, geçmişte var olan ancak kendilerini ifade edemeyen alt kültür gruplarının bir kimlikle ortaya çıkması gibi temalar sıklıkla işlenmiştir.
- Popüler kültürün etkisi: Şiir, popüler kültürün bir parçası haline gelmiştir.
- Çevirinin artan önemi: Çeviri, 1980 sonrası Türk şiiri için önemli bir kaynak haline gelmiştir.
- Türk edebiyatına bütüncül bakış: 1980 sonrası şairlerini birleştiren en önemli özelliklerden biri, Türk ve dünya şiirinin binlerce yıllık birikimine “şiire saygı” penceresinden bakmaları ve Türk edebiyatını bir bütün olarak görme düşüncesidir.
Sonuç olarak, 1980 sonrası Türk şiiri, toplumsal ve siyasi değişimlerin etkisiyle yeni arayışlara yönelmiş, çeşitli şiir anlayışlarının bir arada var olduğu ve geleneksel şiir anlayışını modern unsurlarla harmanlamaya çalıştığı bir dönemdir. Bu dönem, “kayıp dönem” olarak nitelendirilse de, aslında Türk şiirinin zenginleşmesine ve yenilenmesine katkıda bulunmuştur.