Fıkra, genellikle güncel, siyasi ve sosyal konular hakkında yazılan kısa yazılardır. Fıkralar, genellikle gazete veya dergilerin belirli köşelerinde yayımlanır. Batı edebiyatında bu tür yazılara “kronik” adı verilir. Türk edebiyatında fıkra türünün ilk başarılı örneğini Ahmet Rasim vermiştir. Diğer önemli fıkra yazarları arasında Peyami Safa, Necip Fazıl Kısakürek, Falih Rıfkı Atay, Osman Yüksel Serdengeçti, Hüseyin Cahit Yalçın ve Ahmet Haşim bulunmaktadır.
Fıkranın Özellikleri:
- İspatlama Amacı Yoktur: Fıkralarda işlenen konu, genellikle kanıtlamaya ihtiyaç duymaz. Yazar, konu hakkındaki kişisel yorumlarını paylaşır, dolayısıyla objektif bir ispatlama amacı güdülmez.
- Kişisel Yorum: Fıkrada yazar, konuyu kendi bakış açısıyla değerlendirir. Yazarın kişisel görüşleri ve yorumları, fıkranın temelini oluşturur.
- Bilgilendirme Amacı: Fıkralar, okuyuculara konu hakkında bilgi vermek amacı güder. Yazar, genellikle bilgilendirici bir dil kullanır, ancak bu bilgi verirken eğlenceli bir üslup da benimseyebilir.
- Konu Sınırlaması Yoktur: Fıkranın işlediği konu genellikle sınırsızdır. Güncel olaylardan, siyasi gelişmelere kadar geniş bir yelpazede konular ele alınabilir.
- Yalın Dil: Fıkralarda düşünceler genellikle sade ve anlaşılır bir dille anlatılır. Yazar, karmaşık ifadelerden kaçınarak mesajını net bir şekilde iletmeye çalışır.
Örnek Fıkra:
Bir iki ay önce, basına gün doğacağı söylentileri dolaşıyordu. Bu duruma ilişkin kalpten dua ettim ve şöyle dedim:
─ Ey geleceğin güneşi, lütfen burayı cayır cayır yakma!
Görünüşe göre dualarım kabul olmuş. Dün bana dediler ki:
─ Basına gün doğdu!
Gerçekten de hava, ilkbaharı andıran bir gelişme ile yazdan kalma bir günün tatlılığında parlıyordu. Vapurda tesadüf ettiğim genç birine sordum:
─ Doğacak dediğiniz gün bu mu?
Yeni bir gazete çıkarılacağı bilgisini veren kişi, yazar tavrı takınarak şöyle cevap verdi:
─ Ne yapalım? Bize doğan günler böyle olur. Yeni sermayeli bir gazete çıkacak, bizim maaşlarımız fırlıyor… Bir türlü otuz liradan yukarıya çıkamayan muhbir maaşı altmış, yetmişe; yazarlık maaşları iki yüz, iki yüz elliye!..
Bu örnek, Ahmet Rasim‘in fıkra türündeki ustalığını ve fıkraların kişisel yorum ve esprili dille nasıl kaleme alındığını gösterir.