Tahmis Nedir? Özellikleri ve Örnekleri

Tahmis Nedir?

Tahmis, kelime anlamıyla “beşleme” veya “beşli duruma getirme” ifadesini taşır. Bu nazım biçimi, bir gazelin beyitlerine aynı ölçü ve uyakla başka bir şair tarafından eklenen üçer dize ile oluşur.

Tahmis, Türk edebiyatında oldukça yaygın bir kullanıma sahip bir nazım türüdür ve neredeyse her Divan şairinin divanında bu biçime rastlamak mümkündür.

Tahmis Nazım Şeklinin Özellikleri

Uyak düzeni, “aaaaa / bbbba / cccca” biçimindedir. Tahmis, genellikle bir şairin başka bir şairin gazeline ekleme yapması yoluyla meydana gelir. Bununla birlikte, kendi gazeli üzerinde de tahmis oluşturabilen şairler bulunmaktadır.

Şairler, başka bir kişinin gazeline ekleme yaptıklarında çoğunlukla devlet büyüklerine ait gazelleri veya beğendikleri şairlerin eserlerini referans almışlardır. Genellikle, tahmis edilen gazel, daha önce yazılmış olan bir şaire aittir.

Tahmisin başına eklenen üç dize, gazelin matla kısmı ile aynı uyak düzenine sahip olmalıdır. Diğer beyitlerin üzerine eklenen üçer dize de o beyitlerin ilk mısraları ile kafiyeli olmalıdır.

Başarılı bir tahmis, ses uyumu ve anlam derinliği ile şekillenir. Eklenen mısralar arasında anlam kaynaşmasının varlığı da eserin bütünlüğü açısından oldukça önemlidir.

Fuzuli’nin Lutfi’ye, Hayali Bey’in Muhibbî’ye, Baki’nin Necati’ye, Bağdatlı Ruhi’nin Sultan Murat’a ve Hayreti’nin Nesimi’nin gazeline yaptığı tahmisler, edebiyatımızda bu nazım biçiminin güzel örneklerinin ortaya çıkmasına katkı sağlamıştır.

Edebiyattaki Yeri

Tahmis, sadece bir nazım şekli değil, aynı zamanda şairler arası etkileşimin bir ifadesidir. Bu tür, sanatçıların birbirlerinin eserlerine saygı duymalarını ve kendi yeteneklerini geliştirmelerini sağlar. Edebiyatımızda oluşturulan bu bağlar, derin bir anlam katmanıyla zenginleşir ve okuyuculara estetik bir deneyim sunar.

 

Tahmis Nazım Şekli ile
İlgili Örnekler

Örnek 1

 

Hirâs-ı fitne saldun dehre ey bî-dâd n’eylersün
Kopardun yer yer âşûb-ı kıyâmet-zâd
n’eylürsün
Perîşânlıklar etdün nev-be-nev icâd
n’eylersün
Dağıtdun hâb-ı nâz-ı yârı ey feryâd
n’eylersün
Edüb fitneyle dünyâyı harâb-âbâd
n’eylersün

Vücûdun eylemiş hikmet-şinâs-ı âlem-i bâlâ
Aristâlis-i asr u nakd-ı vakt-ı bû alî
sînâ
Benânun hall-i râz-ı müşkilât-ı nabz edüb
hakka
Edersün gerçi herr derde tabîbim birr devâ
ammâ
Cünûn-ı ehl-i ışk olunca mâder-zâd
n’eylersün

Nihândır bû-yı fitne târ-ı anber-fâm-ı
zülfünde
Nice subh-ı kıyâmet muhtfîdir şâm-ı
zülfünde
Dimağ-âşüftedir cân ârzû-yı kâm-ı zülfünde
Dil-i mecrûhuma rahm eyle kalsun dâm-ı
zülfünde
Şikeste-bâl olan murgı edüp âzâd
n’eylersün

Zemîn nat-ı siyâset-gâh-ı dil seyf-i kazâ
mübrem
Zebân hâmûş-ı hayret sîne sûzân dîdeler
pür-nem
Hevâ-yı ışk şûr-efgen mahabbet gaalib ü
muhkem
Şehîd-i tîg-ı ışk-ı yârdır ser-cümle-i
âlem
Urub şemşîre dest ey gamze-i cellâd
n’eylersün

Bulub pervâza ruhsat rûzgâra işveler
satdun
Perîşân etmeğe cem’iyyet-i uşşâkı can
atdun
Ne âl etdünse etdün murg-ı cânı dâma
uğratdun
Varub gîsû-yı zülf-i yârı biri birine
katdun
Yine birr fitne tahrîk eyledün ey bâd
n’eylersün

Ne sûret kim çekersün can bağışlarsun
mesîh-âsâ
Olur hayrân-ı kârun mû-şikâfân-ı yed-i
beyzâ
Bu san’atde ne erjeng ü ne mânîdür sana
hemtâ
Güzel tasvîr edersün hatt u hâl-i dil-beri
ammâ
Füsûn u fitneye geldükçe ey bihzâd
n’eylersün

Olursun nâilî-veş gördüğün mahbûba efgende
Meta’-ı sabrunı tâlân eder herr tıfl-ı
nâz-ende
Mahabbet gam-fezâ esbâb-ı cem’iyyet
perâkende
Bahâyî-veş değülsün kaabil-i feyz-i safâ
sen de
Tekellüf ber-taraf ey hâtır-ı nâ-şâd
n’eylersün

Naili

Not:
Yukarıdaki tahmis Naili-i Kadim’in Bahayi’nin gazeline yaptığı ekleme ile
oluşmuştur.

Yorum yapın