Surname Nedir?
Surname, Osmanlı döneminde şehzadelerin sünnet olma törenleri ve kadın sultanların doğumlarına dair yazılmış, hem düzyazı hem de manzum eserlerin genel adıdır. Bu eserler, kültürel ve toplumsal önem taşıyan olayları anlatmakta ve dönemin zenginliğini yansıtmaktadır.
Şenliklerin Anlatımı
Surname eserleri, şehzadelerin “Sûr-ı Hıtân” adı verilen sünnet düğünlerini, kızların ve kız kardeşlerinin “Sûr-ı Ârûs” olarak bilinen evlenme törenlerini ve “Veladet-i Hümayun” ismiyle anılan padişah ve şehzadelerin doğum etkinliklerini kapsamaktadır. Başka bir deyişle, Osmanlı Türk edebiyatında şenliklerle ilgili kaleme alınan edebi metinlerin kapsamlı adıdır.
Sözlük Anlamı
Kelime kökenine bakıldığında, surname; düğün, ziyafet ve şenlik anlamına gelen “sur” kelimesi ile mektup veya kitap anlamına gelen “name” sözcüklerinin birleşiminden oluşmaktadır. Ayrıca, kaside şeklinde yazılan eserlere ise “surriye” denilmektedir.
Tarihsel Gelişim
Surname türü, 16. yüzyıldan itibaren belirgin bir biçimde edebi bir tür olarak ortaya çıkmıştır. Bu eserler, dönemin kültürel zihniyeti hakkında da önemli bilgiler sunar; yarışmalar, folklorik unsurlar, müzik parçaları, ziyafetler ve dönemin giyim-kuşamı gibi unsurları içerir.
Eğlencelerin Tasviri
Surnamelerde, gece ve gündüz devam eden eğlencelerde dağıtılan ödüller, vezirlerin sunduğu hediyeler ve eğlenceler sırasında sergilenen yetenekler detaylı bir şekilde anlatılmaktadır. Bu eserler, yalnızca sarayda düzenlenen törenlere odaklanır ve genellikle yazarlar, ya kendi arzuları ya da padişahın talimatları doğrultusunda bu metinleri kaleme almışlardır. Surnamelerdeki minyatürler de bu şenliklerin canlı birer yansımasıdır.
Abartılı Anlatımlar
Bazı durumlarda, yazarların padişahın lütfuna ulaşmak amacıyla olayları gereğinden fazla abarttıkları ve ifade tarzında sıradanlığın dışına çıktıkları görülmektedir. Bu durum, eserlerin sanatsal değerini de etkileyebilir.
Önemli Eserler
Müstakil anlamda bilinen ilk surname, Gelibolulu Âlî‘nin kaleme aldığı “Câmiu’l-Buhûr Der Mecâlis-i Sûr” adlı eseridir. İlk surriye ise Hayalî Bey‘in yazdığı “Kasîde Der Sûr-ı İbrahim Paşa” kasidesidir. Bağımsız olarak bilinen ilk surname örneği ise III. Murat‘ın oğlu Şehzade Mehmet için düzenlediği sünnet törenidir. Ayrıca, Nabi’nin “Surname” eseri de bu türün önemli örneklerinden biridir.
Surname eserleri, yalnızca tarihi olayları anlatmakla kalmayıp, aynı zamanda Osmanlı kültürünün derinliklerine de ışık tutmaktadır. Bu eserler, edebiyatın ve sanatın bir arada dans ettiği, geçmişe özlemle dolu ve görkemli bir mirası temsil eder.