Faka basmak: Kandırılmak veya tuzağa düşmek.
Falakaya yatırmak: Ayaklarını bağlayarak acı verici bir şekilde dövmek.
Falso vermek: Kusurlu bir durumda hatanın ortaya çıkması.
Fareler cirit oynamak: Tamamen ıssız ve insanın olmadığı bir yer.
Felce uğramak: Çalışamaz bir hale gelmek.
Feleğin çemberinden geçmek: Hayatın zorluklarını aşarak deneyim kazanmış bir kişi.
Feleğin sillesini yemek: Büyük bir kayıp veya zarar görmek.
Feleğini şaşırmak: Ne yapacağını bilemez duruma gelmek.
Felekten bir gün çalmak: Keyifli bir zaman geçirmek.
Fellik fellik aramak: Birini her yerde heyecanla aramak.
Felsefe yapmak: Gereksiz yere bir olayın nedenleri ve sonuçları üzerinde düşünmek.
Fena etmek: Birini kötü bir duruma sokmak.
Feragat sahibi: Kendisini düşünmeyip özveride bulunan kişi.
Ferman dinlememek: Kurallara uymamak veya hiçbir yerden emir almamak.
Fermanlı deli: Tam anlamıyla deli olan kişi.
Feryadı basmak: Olumsuz bir durumda bağırıp çağırmaya başlamak.
Fesat kumkuması: Ortalığı karıştıran kötü niyetli kişiler.
Fırıldak çevirmek: Hileli işler yapmak.
Fırsat düşkünü: Başkalarına zarar vermek için fırsat kollayan kişi.
Fırsatı ganimet bilmek: Gelen fırsatlardan hemen yararlanmak.
Fıtık etmek: Birini son derece kızdırmak.
Fikir almak: Birinin düşüncelerinden yararlanmak.
Fikir vermek: Birine bir konuda görüş bildirmek veya yönlendirmek.
Fikir yürütmek: Bir konu hakkında tahminlerde bulunmak.
Filinta gibi: Uzun ve ince yapıda olan kişi.
Fincancı katırlarını ürkütmek: Birine zarar verecek bir davranışta bulunmak.
Fink atmak: İstediği gibi dolaşmak.
Fire vermek: Miktarın azalması.
Fiskos etmek: Bir grup içinde alçak sesle konuşmak.
Fit olmak: 1. Bir şeye razı gelmek 2. Bedensel olarak zayıflamak.
Fitil etmek: Birini aşırı derecede kızdırmak.
Fitil olmak: Aşırı şekilde kızmak veya sarhoş olmak.
Fitne sokmak: İnsanları birbirine düşürmek.
Fiyaka satmak: Gösteriş yapmak veya çalım atmak.
Fiyat biçmek: Bir şeyin değerini belirlemek.
Fiyat kırmak: Bir şeyin değerini düşürmeye çalışmak.
Fiyatı dondurmak: Fiyatın artışını durdurup sabit tutmak.
Fol yok yumurta yok: Hiçbir şeyin olmadığını belirtmek.
Fondip yapmak: Bir içeceği bir seferde tamamen içmek.
Fora etmek: Bir şeyi yerinden çıkarmak.
Formül bulmak: Bir sorunu çözmek için bir yol bulmak.
Forsu kalmamak: Saygınlığını veya konumunu kaybetmek.
Fos çıkmak: Beklentilerin çok uzağında bir sonuç almak.
Foyası meydana çıkmak: Kişinin kötü taraflarının bir süre sonra anlaşılması.
Fukara babası: Fakir insanları destekleyen kişi.
Funda demir etmek: Demir atmak için işaret vermek.
Fütur getirmemek: Umutsuzluğa kapılmamak.
Fabrika Ayarı: Bir şeyin ya da kişinin temel, orijinal durumu, öz hali anlamında kullanılır. Genellikle değişim geçirmiş durumları geri kazanma anlamında da kullanılır.
Fabrika Tıkanması: Bir süreçteki engeller ya da duraksamalar için mecazi bir ifade olarak kullanılır.
Falan Filan: Belirsiz bir şekilde bahsedilen, detaylandırılmayan şeyler için kullanılır.
Fırtına Öncesi Sessizlik: Bir olaydan önceki huzurlu, sakin dönemi ifade eder; genellikle büyük bir değişim ya da olaydan önce gelir.
Fırtına Gibi Geçmek: Bir olayın ya da durumun hızlı, yoğun ve etkileyici bir şekilde yaşanmasını ifade eder.
Fıstık gibi: Çok güzel, alımlı, çekici birisi için mecazi olarak kullanılır.
Fırlatmak: Bir şeyi ya da durumu aniden, düşünmeden bırakmak ya da terk etmek anlamında kullanılır.
Fısıldamak: Düşük sesle konuşmak ya da gizli bir bilgiyi paylaşmak anlamında kullanılır.
Fıstık gibi Çocuk: Çok sevimli ve şirin bir çocuk anlamında kullanılır.
Fırtına Düşürmek: Bir durumun ya da olayın önemini, ciddiyetini azaltmak ya da hafife almak anlamında kullanılır.
Fırtınalı Geçiş: Zor bir sürecin ardından yaşanan geçiş ya da değişiklik anlamında kullanılır.
Fırsatı Kaçırmak: Bir fırsatı değerlendiremeyip geri çevirme durumu anlamında kullanılır.
Fırsatları Yakalayıp Değerlendirmek: İyi fırsatları zamanında görmek ve bunları en iyi şekilde kullanmak anlamında kullanılır.
Fitne Kırmak: Araya girecek, bozan durumları ortadan kaldırmak anlamında kullanılır.
Fitne Ortalığı Karıştırmak: Bir kişiyi ya da durumu bozarak kargaşaya neden olmak anlamında kullanılır.
Fikir Sahibi Olmak: Bir konuda düşünceleri ya da görüşleri olan biri olmak anlamında kullanılır.
Fikir Üretmek: Yeni düşünceler, öneriler ya da çözümler geliştirmek anlamında kullanılır.
Fıkrayı Anlatmak: Bir olayı ya da durumu komik bir şekilde aktarmak, eğlenceli bir dille ifade etmek anlamında kullanılır.