Mecaz Anlam
Mecaz anlam, bir sözcüğün gerçek anlamıyla şekil veya işlev bakımından hiçbir bağı kalmadığı durumlarda kullanılır. Mecazlı anlatımda, benzetme amacı güdülür ve sözcüğün gerçek anlamından uzaklaşarak yeni bir anlam kazandığı görülür. Bu anlam, dilin zenginliğini ve renkli ifade biçimlerini yansıtır. Mecaz anlamlar, deyim ve atasözü gibi ifade şekillerinde de karşımıza çıkabilir.
Mecaz Anlam Örnekleri
- Sen bizim için bir ışıksın üstadım.
(Mecaz anlam: Yol gösterici. Burada “ışık” kelimesi, gerçek anlamında ışık olmanın ötesinde, kişiyi yönlendiren, rehberlik eden biri olarak kullanılmıştır.) - Çok ağır sözlerle muhatabına yükleniyordu.
(Mecaz anlam: Hakaret içeren. “Ağır sözler” ifadesi, gerçek anlamında fiziksel ağırlık taşımayan, ancak hakaret veya eleştiri barındıran sözler anlamında kullanılmıştır.) - Komşumuz bize dün akşam soğuk davrandı.
(Mecaz anlam: İlgisiz, sevgisiz. “Soğuk” kelimesi, gerçek anlamında fiziksel soğukluk anlamında değil, kişinin ilgisiz ve sevgisiz tavırlarını ifade eder.) - Boş gözlerle etrafına bakıyordu.
(Mecaz anlam: Anlamsız. “Boş gözler” ifadesi, kişinin bakışlarının anlamsız, boş olduğunu ifade eder; gerçek anlamında gözlerin içi boşalmış anlamına gelmez.) - Mustafa bizimle olan tüm ilişkilerini kesti.
(Mecaz anlam: Bitirmek. Burada “kesti” kelimesi, gerçek anlamında bir şeyi fiziksel olarak kesmekten ziyade, ilişkilerin sona erdirilmesini ifade eder.) - Öğretmenin sorusuna ters bir cevap verdi.
(Mecaz anlam: Alakasız. “Ters cevap” ifadesi, gerçek anlamında fiziksel bir terslik değil, soruya uygun olmayan veya alakasız bir yanıt anlamında kullanılmıştır.) - Bu işte bizim sorumluluğumuz olmasaydı bu taş bize gelmezdi.
(Mecaz anlam: Üstü kapalı söylenen dokundurucu söz. “Taş” ifadesi burada, olumsuz bir durumu ifade eden, dolaylı yoldan eleştiri anlamında kullanılmıştır.) - İki göz bebeğini aynı anda kaybedince günden güne erimeye başladı.
(Mecaz anlam: Metanetini kaybetmek. “Erimek” ifadesi, gerçek anlamında fiziksel bir erimeyi değil, kişinin moralinin ve dayanma gücünün azalmasını ifade eder.) - Dünya, Suriye’de olanlara kör ve sağır kaldı.
(Mecaz anlam: Duyarsız kalmak. Burada “kör ve sağır kalmak,” gerçek anlamında gözlerin ve kulakların işlevsiz hale gelmesi değil, olaylara karşı duyarsızlık .) - O, yetim çocuklara gayet sıcak davrandı.
(Mecaz anlam: İlgi göstermek, yakınlık beslemek. “Sıcak” kelimesi, gerçek anlamında fiziksel sıcaklığı ifade etmez; burada ilgi ve samimiyeti temsil eder.) - Bütün yapılanlara karşın ne de ince davranmıştı Mustafa oysa.
(Mecaz anlam: Nazik, anlayışlı. “İnce davranmak” ifadesi, gerçek anlamında fiziksel bir incelik değil, kişinin nazik ve anlayışlı tavrını ifade eder.) - Murat Bey, bu konuda bizimle resmen oynuyor.
(Mecaz anlam: Aldatmaya çalışmak. “Oynamak” kelimesi, gerçek anlamında fiziksel bir oyun oynamak değil, kişinin aldatma veya kandırma davranışını ifade eder.) - Bu işte onun da parmağının olması bizi üzdü.
(Mecaz anlam: Olumsuzlukta katkısı olmak. “Parmak” ifadesi burada, kişinin olumsuz bir durumun parçası olmasını ifade eder; gerçek anlamında fiziksel bir parmak değil.) - Öğrencinin olanlar karşısında cesareti tamamen kırıldı.
(Mecaz anlam: Güven kaybetmek. “Cesaretin kırılması,” gerçek anlamında fiziksel bir kırılmayı değil, kişinin özgüveninin azalmasını ifade eder.) - Şu çeşmenin haline bak, su içecek tası yok; kırma insanın kalbini yapacak ustası yok.
(Mecaz anlam: İncitmek, üzmek. Burada “kırmak,” gerçek anlamında fiziksel bir kırma değil, duygusal bir incitme anlamında kullanılmıştır.)