Bu mini sözlük, Türkçe derslerinde özellikle paragraf ve cümle anlamı sorularında öğrencilerin işine yarayabilecek önemli anahtar kelimelerin genişletilmiş, detaylı ve anlamlı açıklamalarını içermektedir. Öğrenciler, bu tür sorularda daha hızlı ve doğru cevaplar verebilmek için bu sözcüklerin anlam ilişkilerini daha iyi kavrayabileceklerdir.
Alışılmış Bağdaştırma:
Dil içerisinde sıkça kullanılan, yaygın olarak kabul gören ve kullanıldığında herhangi bir tuhaflık ya da yadırgama yaratmayan ifadelerdir. Bu tür bağdaştırmalar, herkesin dilinde yerleşmiş kalıplar hâlinde bulunur. Örneğin:
“Pembe çiçekler, beyaz bulutlar”
Alışılmamış Bağdaştırma:
Dil içinde yaygın kullanılmayan, ilk duyulduğunda kulağa biraz farklı veya sıra dışı gelen ifadelerdir. Bu tür bağdaştırmalar, genellikle edebi metinlerde veya sanatsal çalışmalarda karşımıza çıkar. Örneğin:
“Üzgün yıldızlar, mahzun rüzgarlar”
Ayrımına Varmak:
Bir şeyin farkında olmak, onu tam anlamıyla algılayabilmek ve idrak etmek . Örneğin, bir olayın iç yüzünü anlamak ya da bir durumun derinliğine vakıf olmak için kullanılır.
Bağdaştırma:
Dil içinde tamlamalar, deyimler gibi söz varlıklarını anlamlı bir bütün hâlinde bir araya getirip kullanma işlemidir. Bağdaştırma, dilin zenginliğini gösteren en önemli unsurlardan biridir.
Bağlam:
Herhangi bir olgunun, olayın, durumun ya da ilişkinin çevresindeki unsurlarla kurduğu bütünsel örgüdür. Olayların akışı veya kelimelerin kullanıldığı ortamla ilgili bir çerçeve çizer.
Benmerkezci (Egocentrik):
Kendini fazlasıyla öven, sürekli olarak kendinden bahseden, kibirli ve bencil olan kişilere denir. Bu tür insanlar genellikle kendilerini başkalarından üstün görür ve her durumda kendi çıkarlarını düşünürler.
Bilinç Akışı:
Bir kişinin düşüncelerinin, arka arkaya gelen fikirlerin ve imgelerin düzenlenmeden, olduğu gibi anlatılmasıdır. Edebiyatta sıkça kullanılır ve karakterin iç dünyasını daha yakından tanımamızı sağlar.
Çağrışım:
Bir düşünce, görüntü veya olayın başka bir olayı, durumu ya da kavramı hatırlatmasıdır. Örneğin, güneşli bir gün ifadesi, tatili ya da denizi hatırlatabilir.
Çalakalem:
Bir konuyu üzerinde çok düşünmeden, hızla ve özensiz bir biçimde yazmaktır. Bu tür yazılar genellikle dikkat ve özen gerektirmez, daha çok bir fikir ya da durumu hızlıca aktarma amacı taşır.
Çığır Açmak:
Bir alanda yeni bir yöntem, yeni bir yol veya yeni bir anlayış geliştirerek büyük bir yenilik yapmak . Örneğin, bir bilim insanı yeni bir buluş yaptığında o alanda çığır açmış olur.
Dinginleşmek:
Bir kişinin veya bir durumun sakinleşmesi, huzura kavuşması . Örneğin, bir tartışma sonrasında ortamın dinginleşmesi istenir.
Durağan:
Hareketsiz, sabit veya sürekli aynı halde kalan . Durağan bir hayat ifadesi, monoton bir yaşamı anlatır.
Duyumsamak:
Bir şeyi duyu organları aracılığıyla hissetmek, algılamak . Örneğin, bir kişinin bir çiçeğin kokusunu duyumsaması, onun kokusunu algılamasıdır.
Editör:
Yayıma hazırlanan yazıları düzenleyen, gözden geçiren ve yayına uygun hâle getiren kişidir. Editörler, bir kitabın, derginin ya da yazının daha okunabilir ve anlaşılabilir olmasını sağlarlar.
Estetik:
Güzel duygu ve sanatsal yaratıcılığın teorik temellerini inceleyen bir bilim dalıdır. Estetik, sanatın ne olduğunu ve nasıl algılandığını sorgular.
Fantastik:
Gerçek dünyada karşılığı olmayan, hayal ürünü olan olaylar ya da durumları anlatmak için kullanılır. Fantastik eserler genellikle büyü, sihir veya doğaüstü olaylar içerir.
Folklorik:
Halk bilimiyle ilgili olan, halkın geleneksel kültürüne dair unsurları barındıran . Örneğin, halk oyunları, şarkılar ve masallar folklorik unsurlardır.
İroni:
Bir olay veya kişiyle alay etmek amacıyla, söylenen sözün tam tersini kastederek yapılan ince bir eleştiridir. İroni, sözün tam tersinin ima edilmesiyle gülmece oluşturur.
İzlek:
Bir edebi eserde işlenen ana tema veya konunun altındaki genel yönelimi ifade eder. Eserin ana fikrine doğru uzanan yolda izlekler karşımıza çıkar.
İzlenim:
Bir olayın, durumun veya kişinin özne üzerinde bıraktığı etki anlamındadır. Örneğin, bir toplantıdan sonra kişilerde oluşan izlenim, toplantının genel havasını yansıtabilir.
Kanıksamak:
Sürekli tekrarlanan bir duruma veya olaya alışmak, artık o durumun etkisi altında kalmamak . Bir insanın sürekli aynı şarkıyı dinlemesi sonucunda o şarkıyı artık fark etmemesi bu duruma örnek olabilir.
Kilometre Taşı:
Bir işin önemli bir aşamasını, dönüm noktasını belirleyen olay ya da kişi . Kilometre taşları, başarıların veya önemli olayların simgesidir.
Klişe:
Çok fazla tekrarlandığı için özgünlüğünü yitirmiş, basmakalıp ifadeler . Örneğin, “Her şey güzel olacak” gibi çok duyulan bir söz klişe olabilir.
Köşe Taşı:
Bir yapının veya sistemin en önemli, temel unsurlarından biri . Köşe taşı, herhangi bir işin olmazsa olmaz bir parçasını ifade eder.
Nostalji:
Geçmişte yaşanan güzel anılara duyulan özlem . Nostaljik hisler, genellikle eski zamanların güzelliklerine olan özlemi yansıtır.
Olgu:
Bir olayın ya da durumun temelini oluşturan gerçekliktir. Olgular, olayların neden ve sonuç ilişkilerini anlamamıza yardımcı olur.
Örneksemek:
Bir durumu veya olayı örnek olarak kabul etmek, başka bir olguya model olarak almak .
Örselenmek:
Bir şeyin ya da bir kişinin yıpranması, zarar görmesi . Örselenmiş bir kitap, uzun süre kullanıldığı için eskimiş olabilir.
Örüntü:
Olayların veya nesnelerin düzenli bir şekilde birbirini takip etmesiyle oluşan yapı .
Öz Denetim:
Bir kişinin kendi davranışlarını, tepkilerini ve düşüncelerini kontrol edebilme yeteneğidir. Öz denetim, kişinin kendisini dizginleme becerisini ifade eder.
Özdeş:
Nitelik olarak tamamen aynı, birbirine eş olan . Özdeş iki fikir, birbirinin aynısıdır.
Özümsemek:
Bir bilgiyi veya düşünceyi içselleştirip, onu kendine mal etmek . Bir konuyu özümsemek, o konuya tam anlamıyla hakim olmak demektir.
Popüler:
Halk tarafından çok sevilen, geniş kitleler tarafından ilgi gören . Popüler bir film, herkesin izlemek istediği bir yapım olabilir.
Saptama:
Bir durumu, olayı ya da gerçeği belirlemek ve tespit etmek . Saptamalar, olayların nasıl geliştiğini anlamamıza yardımcı olur.
Söylem:
Bir kişinin ya da bir topluluğun belirli bir konuda kullandığı dil ve ifade biçimidir. Söylemler, düşüncelerin nasıl ifade edildiğini gösterir.
Tekdüze:
Sıradan, monoton ve her zaman aynı şekilde devam eden . Tekdüze bir hayat, değişiklikten uzak bir yaşamı ifade eder.
Tema:
Bir edebi eserde işlenen ana konuya verilen isimdir. Tema, eserin temelini oluşturan düşünceyi ifade eder.
Tematik:
Belirli bir tema etrafında şekillenen, o tema ile ilgili olan .
Terkip:
Bir araya getirme, sentez yapma, birleştirme . Terkip, farklı unsurları bir bütün hâline getirmeyi ifade eder.
Yadsımak:
Bir durumu veya olayı inkâr etmek, yok saymak, kabul etmemek . Yadsımak, yapılan bir şeyi kabul etmemek anlamında da kullanılabilir.
Yaklaşım:
Bir durumu ele alış, değerlendiriş ve yorumlama biçimi .
Yanılsama:
Bir olayın ya da durumun yanlış algılanması . Yanılsamalar, genellikle gerçeği farklı bir biçimde görmemize neden olur.