Betimleyici Anlatım (Betimleme-Tasvir):
Betimleyici anlatım, varlıkların kendine has ve ayırt edici özelliklerinin, okuyucunun zihninde canlı bir şekilde canlanmasını sağlamak amacıyla resim çizer gibi anlatılmasıdır. Bu anlatım türü, varlığın veya olayın çeşitli niteliklerini ayrıntılı bir biçimde sunarak okuyucunun gözünde net bir imaj oluşturmaya çalışır.
Betimleme yaparken kullanılan bazı duyular şunlardır:
- Görme: Renkler, şekiller, boyutlar
- İşitme: Sesler, gürültüler, melodiler
- Tatma: Tatlar, lezzetler
- Koklama: Kokular, aromalar
Betimleyici anlatımda gözleme büyük önem verilir. Yazar, betimleme yapacağı varlığı kendi gözlemlerine ve bakış açısına göre değerlendirir. Bu sayede, betimlenen varlık okuyucunun zihninde belirgin ve etkili bir şekilde canlanır.
Betimlemenin iki türü vardır:
- Açıklayıcı Betimleme: Yazarın nesnel bir bakış açısıyla, kendi kişisel yorumunu katmadan yaptığı tasvirlerdir. Bu tür betimlemede ayrıntılara yer verilir.
- Sanatsal (İzlenimsel) Betimleme: Yazarın öznel bir bakış açısıyla, kendi duygularını ve yorumlarını ekleyerek yaptığı tasvirlerdir. Bu tür betimlemenin amacı sanat yapmaktır.
İnsanlarla ilgili yapılan betimlemelere “portre” denir. Portreler, kişinin iç dünyasını anlatan “tahlil” (ruhsal portre) ve kişinin dış görünüşünü anlatan “simgesel betimleme” (fiziksel portre) olarak ikiye ayrılır.
Örnek: “Yöre, ulaşılması zor olan kayaların üzerindeki kale ve kilise kalıntıları, asma köprüleri, dik yamaçlarındaki ahşap evleri, nadir bulunan orkideleri ve rengârenk kelebeklerin eksik olmadığı çiçekleriyle keşfedilmeyi bekleyen bir yer olarak dikkat çeker. Yakınlardaki Barhal köyü ise Altıparmak Dağları’nın ötesinde, en yüksek nokta olan Marsis Tepe’nin karşısında kendinden emin bir şekilde yer alır. Naznara ve Amanezget mahalleleri, bozulmamış mimari dokusuyla dikkat çekerken, Barhal aynı zamanda başta Karagöl olmak üzere buzul gölleriyle de göz alıcı bir görüntü sunar. Öküz, Davar ve Deniz gölleri ise yörenin diğer estetik unsurlarıdır.”
Öyküleyici Anlatım (Öyküleme):
Öyküleyici anlatım, bir anlatıcının tasarlanan veya yaşanmış bir olayı başkalarına sözlü veya yazılı olarak aktardığı anlatım türüdür. Bu tür anlatım, hikaye, roman, anı, söyleşi gibi türlerde kullanılır ve olayların, kişilerinin, yerlerinin ve zamanlarının detaylı bir şekilde sunulmasını içerir. Öyküleyici anlatım, betimleyici anlatım gibi olayları okurun gözünde canlandırmayı hedeflese de, zamanın akışı içinde devam eden olayları ve karakterleri içerir. Bu, bir film ile bir fotoğraf arasındaki fark gibi düşünülebilir; filmde hareket ve akış vardır, fotoğraf ise hareketsizdir.
Örnek: “Genç mühendis, yeni işinin heyecanını yaşarken, geceyi huzursuz bir şekilde geçirmiş ve sabahı zor etmişti. İştahsızca birkaç lokma bir şey atıştırıp, akşam özenle ütülediği elbiseleri giyerek evden çıkmıştı. Yeni aldığı ayakkabılar ilk adımlarında ayağını rahatsız etmeye başlamıştı. Ancak, hayalini kurduğu meslekte çalışma fırsatını elde etmiş olmanın mutluluğu her şeye değerdi.”
Açıklayıcı Anlatım:
Açıklayıcı anlatım, okuyucuya bilgi vermek, bir konuyu açıklamak ve öğretmek amacıyla kullanılan bir anlatım tekniğidir. Bu tür anlatımda, açık ve anlaşılır bir dil kullanılarak nesnel yargılarla bilgi sunulur. Genellikle bilimsel eserlerde ve ders kitaplarında bu anlatım tekniğine rastlanır.
Örnek: “Ahmet Hamdi Tanpınar, Cumhuriyetin ilk yıllarında öğretmenliğe başlamış bir şairdir. Aynı zamanda roman, öykü yazarı, çevirmen, makale yazarı, deneme yazarı ve edebiyat tarihçisidir. İlk romanı olan ‘Mahur Beste’, 1944 yılında Ülkü Dergisi’nde yayımlanmış, kişisel yaşamından kesitler bulunan ‘Huzur’ adlı romanı ise 1949 yılında yayımlanmıştır. ‘Beş Şehir’ adlı önemli deneme çalışması, Ankara, İstanbul, Konya, Bursa ve Erzurum’u anlatarak 1946 yılında kitap olarak basılmıştır.”
Tartışmacı Anlatım:
Tartışmacı anlatım, yazarın çeşitli görüşleri ele alarak okuyucuyu kendi görüşüne ikna etmeye çalıştığı anlatım tekniğidir. Bu anlatım türünde yazar, kendi görüşünün daha geçerli olduğunu ve diğer görüşlerin neden eksik veya yanlış olduğunu tartışır.
Örnek: “Bizde her şeyin aynı anda ve aynı yerde öğretilmesi gerektiği düşüncesi yaygındır. Ancak bu yaklaşımın ne kadar gerçekçi olduğu tartışmalıdır. Eğitimde daha etkin bir yaklaşım, herkesin yetenek ve ilgisine uygun konuları, uygun yer ve zamanda öğrenmesini sağlamak olacaktır. Bu sayede, bireyler daha derinlemesine bilgi ve uzmanlık sahibi olabilirler.”
Birinci Kişili Anlatım:
Birinci kişili anlatım, yazarın olayın içindeki karakterlerden biri olduğu ve bu karakterin gözünden olayları anlattığı bir anlatım türüdür.
Örnek: “Uzun bir yaz tatilinden sonra okulların açılacak olmasının verdiği heyecanla, o gece pek uyuyamamış, sabahı zor etmişti.”
Üçüncü Kişili Anlatım:
Üçüncü kişili anlatım, yazarın olayları dışarıdan gözlemleyerek ve olayların akışına dışarıdan bakarak anlattığı bir anlatım türüdür.
Örnek: “Alperen, uzun bir yaz tatilinden sonra okulların açılacak olmasının verdiği heyecanla o geceyi pek uyuyamayarak geçirmiş ve sabahı zor etmişti.”