Anlam Aktarması Nedir? Anlam aktarması, bir kavramın biçimi veya işlevi açısından başka bir kavram yerine kullanılmasıdır. Bu tür kullanımlar genellikle edebi ve sanatsal dilde görülür. Anlam aktarması dört ana başlık altında incelenir:
a. İnsandan Doğaya Aktarım
İnsana özgü kavramların veya organ adlarının doğadaki başka varlıklara aktarılmasıdır. Bu tür aktarmalar, doğayı insana benzetme yoluyla yapılır.
Örnekler:
- İki kardeş evlerini sırt sırta yaptırmıştı. (İnsana özgü bir kavram olan “sırt sırta” ifadesi, evlere aktarılmış.)
- Şehrin göbeğinde çok güzel bir daire satın almış. (İnsana özgü bir kavram olan “göbek” ifadesi, şehre aktarılmış.)
- Rüzgâr söylüyor şimdi o yerlerde bizim eski şarkımızı. (İnsana özgü bir kavram olan “söylemek” ifadesi, rüzgâra aktarılmış.)
- Gülen ayvam, ağlayan narımsın. (İnsana özgü duygular olan “gülmek” ve “ağlamak” ifadeleri, meyvelere aktarılmış.)
b. Doğadan İnsana Aktarım
Doğaya veya doğadaki diğer varlıklara özgü kavramların insana aktarılmasıdır. Bu tür aktarmalar, insanı doğaya benzetme yoluyla yapılır.
Örnekler:
- Bu sığ düşüncelerle bir yere varamazsın. (Doğadaki “sığ” kavramı, düşüncelere aktarılmış.)
- Kardeşim eve geç gelince babam kızıp köpürdü. (Doğadaki “köpürmek” kavramı, insanın öfkelenmesine aktarılmış.)
- Haberi aldığında sevinçten havalara uçtu. (Doğadaki “uçmak” kavramı, insanın sevinç duygusuna aktarılmış.)
- Düşman saflarına sızıp bilgi toplayacaklardı. (Doğadaki “sızmak” kavramı, insanların gizlice bilgi toplamasına aktarılmış.)
Deyim ve Atasözlerinde Kullanımı:
- Kurtlarını dökmek (Kurtlara özgü bir kavram, insanın sıkıntısını atmasına aktarılmış.)
- Kanatları altına almak (Kuşlara özgü bir kavram, insanın koruma altına almasına aktarılmış.)
- Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır. (Tavuğa özgü bir kavram, aç insanın hayal kurmasına aktarılmış.)
- Aslan yatağından belli olur. (Aslana özgü bir kavram, insanın bulunduğu yerden anlaşılmasına aktarılmış.)
c. Duyudan Duyuya Aktarım
Bir duyuya özgü kavramın, başka bir duyuya aktarılmasıdır.
Örnekler:
- Bir kuş, keskin çığlıklar atarak tepemizde uçuyordu. (Görmeye özgü “keskin” kavramı, işitmeye aktarılmış.)
- Araba tatlı bir rampayı ağır ağır çıkıyordu. (Tat almaya özgü “tatlı” kavramı, görmeye ve hissetmeye aktarılmış.)
- Kapıyı orta yaşlı, ekşi suratlı bir hizmetçi açtı. (Tat almaya özgü “ekşi” kavramı, görmeye aktarılmış.)
- Kuru kuru öksürmesinden üşüttüğü belliydi. (Dokunmaya özgü “kuru” kavramı, işitmeye aktarılmış.)
d. Doğadan Doğaya Aktarım
Doğadaki bir varlığa özgü bir kavramın, doğadaki başka bir varlığa aktarılmasıdır. Genellikle şiirlerde ve sanatlı söyleyişlerde görülür.
Örnekler:
- Deniz yırtılır kimi zaman, ben dikerim. (Kumaşa özgü “yırtılmak” ve “dikmek” kavramları, denize aktarılmış.)
- Ay, ağaçların arasından yere damlıyordu. (Suya özgü “damlamak” kavramı, aya aktarılmış.)
- Gece, siyah perdesini yavaş yavaş toplamaya başlamıştı. (Kumaşa özgü “perde” kavramı, geceye aktarılmış.)
- Ve karlar uçuşmaya başlayınca pencerende beni hatırla ey yâr, kalbinin en derininde. (Kuşlara özgü “uçuşmak” kavramı, karlara aktarılmış.)
Bu tür anlam aktarmaları, dilin zenginliğini ve ifade gücünü artırır, aynı zamanda edebi ve sanatsal etkiler yaratır.